Ölürken altın ve gümüş namına birşey kalmamış,
Birkaç ev eşyalarından başkasını hep dağıtmış.
Medine'de, Fedek ve Hayber'de hisseleri vardı,
Yirmi deve, yüz koyun, yedi keçi birde katırdı.
Zevcelerine hisse verdikten sonra, bu mallardan,
Vasiyet etti, yolculara saif için kalandan.
Hatice'nin yadigârı, biricik nazlı kuzusu,
Ve kızı Fatıma kalmıştı hayatta tek yavrusu.
Fatıma hergün babasına gider, ziyaret eder,
Babası onu ayakta karşılar, kucaklar öper.
Birgün yine babasına, ziyarete gittiğinde,
Babasını pek fena gördü, çok hasta bir şekilde.
Kimbilir, ne acı çekiyor babam diye seslendi,
Gözyaşlarını tutamayıp, yaşlar yüzüne indi.
''Ağlama yavrum,artık acı çekmeyeceğim''dedi,
Bu dünyadan göçeceğine dair işaret verdi.
''Üzülme yavrum yerde ve gökte,kadınlar içinde,
En hayırlısı olmak yetmez mi?'' demiş dilberine.
Fatıma en hayırlı kadındı,Peygamber kızıydı,
Ama , babası ölüm anında, şunu hatırlattı:
''Ey Peygamber kızı! Sen ahiret mes'uliyetinden,
Kendini kurtaracak güzel şeyler yap amellerden.
Peygamber kızı olman, hiçbir şey kazandırmaz sana,
Seni o günkü dehşetten kurtaramam'' dedi O'na.
Ölümünden iki gün evvel bitkin, mescid'e geldi,
Yüzünde tasviri olmayan bir tebessüm belirdi.
Mimbere çıkıp,yüzünü cemaate çevirdiler,
Onlarla helalleşmek istemiş, şunu söylemişler.
''Ey İnsanlar,kötülükte bulunduysam birinize,
Karşılığını kabule amadeyim, hepinize.
Kime vurmuşsam,işte arkam vursun,hakkı kalmasın,
Kimin bende alacağı varsa işte malım, alsın.''
Ashâb dan biri, üç dirhem alacağını söylemiş,
O'nun namına sadaka vermiş, parası ödenmiş,
Böyle bir manzarayı tarih,ne görmüş,ne kaydetmiş,
O böyle bir insandı, ahirete de böyle gitmiş.