Adana ve Danimarka'dan bilim insanlarının serumlar üzerinde yaptığı ortak araştırmanın sonucunda 1 litre serumda 65 mikroplastik tespit edildi. Uzmanlar, damar yoluyla alınan bu mikroplastiklerin farklı sağlık sorunları yaratabileceğini kaydetti.
Bir litre serumda 65 mikroplastik tespit ettiklerini ifade eden Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Gündoğan, "Farklı markadan aldığımız serum ürünlerinin içinde 1 litrede 65 adet olacak şekilde mikroplastik olduğunu tespit ettik. Zaten bu bulgular daha önce yapılan başka çalışmalardaki bulgularla da örtüşüyordu. Örneğin kanda yapılan bir çalışmada kan plaklarında oluşan var olan plastiklerin kalp krizi riskini çok ciddi miktarda ortaya koyuyordu." açıklamasında bulundu.
Araştırma, Adana'nın Çukurova Üniversitesi ile Danimarka'daki Roskilde Üniversitesi'ne ait. İki üniversitenin akademisyenleri, mikroplastiklerle ilgili ortak bir çalışmaya imza attı. PVC ve polipropilen ambalajlı serumlar incelendi. İçlerindeki sıvılarda mikroplastik olup olmadığı araştırıldı. Sonuç çarpıcı. 1 litrede 65 mikroplastik tespit edildi.
Prof. Dr. Gündoğan, "Yakın zamanda yapılan çalışmalar plastiğin perkinsonla alzheimerla demansla kalp kriziyle tümör oluşumuyla çok ciddi ilişkileri olduğunu ortaya koyuyordu. bunun yanında sadece plastik olarak düşünmemek lazım plastik yapılırken kullanılan kimyasallar da çeşitli kanser vakaları ve hormonal bozukluklarla doğrudan ilişkili olarak nitelendiriliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tedavi olmak isterken farklı sağlık sorunlarıyla karşılaşılabileceğini, bu nedenle önlem alınması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Gündoğan, "Bu plastiklerin bu alanda kullanımının sınırlandırılması gerekiyor. ve bu anlamda ciddi testlerin ve kontrollerin yapılarak mümkün olduğunca cam serum ambalajlarının kullanılması yerinde olacaktır" dedi.
MİKROPLASTİK NEDİR?
Mikroplastikler; plastik kirliliği sonucu oluşan, uzunluğu 5 milimetreden küçük olan plastik parçalarıdır. Mikroplastikler, polimer katkı maddelerinin karışımından oluşan katı plastik parçacıklardan meydana gelir.
Plymouth Üniversitesinde deniz biyolojisi profesörü olan Richard Charles Thompson yazdığı bir makalesinde, gözlemlediği küçük plastik parçalarına "mikroplastikler" ismini vererek bu terimi ilk kullanan kişi olmuştur. Thompson, mikroplastik terimini ilk kullanan kişi olsa da mikroplastik parçalarının boyutlarını resmi olarak ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi ve Avrupa Kimyasallar Ajansı belirlemiştir.
MİKROPLASTİKLERİN ZARARLARI
Mikroplastikler, canlı ve çevre sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Denizler, göller ve nehirler gibi su kaynaklarında yoğun miktarda bulunan mikroplastikler, su yaşamının tüm katmanlarını olumsuz etkileyebilir. Deniz canlıları, bu parçacıkları besin zincirine dahil ederek insanlar dahil olmak üzere birçok canlı türünün sağlığına zarar verebilirler. Ayrıca mikroplastiklerin toprağa ve havaya yayılması, tarım ürünlerini ve soluduğumuz havanın kalitesini etkileyebilir.
MİKROPLASTİKLERİN ÇEVREYE ETKİSİ
Mikroplastikler, Dünya'nın herhangi bir noktasında bulunabilirler. Dünyanın en derin noktası olan Mariana Çukuru'ndan tutun dünyanın en yüksek noktası Everest Dağı'na kadar her yerde plastik kirliliği problemi yaşanmaktadır. Bu plastik atıkların mikroplastik parçalarına ayrıldığını gösteren bir çalışma henüz bulunmasa da muhtemelen gelecek yıllarda konum ve rakım fark etmeksizin her yerde mikroplastik parçaları görülecektir.
Mikroplastiklerin biriktiği yerlerde hem çevre kirlenmekte hem de o çevrede yaşayan canlıların yaşam kalitesi düşmektedir. Bu birikmelerin yarattığı bazı problemler şunlardır:
Mikroplastiklerin biriktiği ortamlarda yaşayan bitkilerin, mikroplastikleri toprak aracılığıyla köklerine aldıkları kanıtlanmıştır. Bu durum hem bitkilerde hem de o bitkiler ile beslenen hayvanlarda mikroplastik birikimine sebep olmaktadır.
Mikroplastikler özellikle okyanus ve deniz gibi sulak alanların yüzeyinde birikmektedir. Bu yüzden sucul ekosistemler doğrudan zarar görmektedir.
MİKROPLASTİKLERİN İNSANLARA ZARARLARI
Mikroplastikler insan vücuduna çeşitli yollarla girebilir. Bu durum insan sağlığını önemli ölçüde tehdit etmektedir. Çünkü mikroplastikler insan sağlığına zararlı kimyasallar içermektedir. Bu zararlı mikroplastiklerin insan vücuduna giriş yollarından bazıları şunlardır:
Mikroplastiklerin bol bulunduğu ortamda yaşayan bitkiler, mikroplastikleri gövdelerine alır. Eğer insanlar bu bitkileri gıda olarak tüketirse vücutlarına mikroplastik girişi olur.
Özellikle hava kirliliğinin fazla olduğu şehirlerde yaşayan insanlar, solunum yoluyla içinde mikroplastikler de bulunmak üzere yüklüce toz ve insan sağlığına zararlı maddeyi vücutlarına alırlar.
Deniz veya okyanusa sınırı olan ülkelerde deniz ürünleri yoluyla mikroplastik alımı oldukça fazladır. Bunun sebebi, deniz ve okyanusların tabanlarında çok fazla mikroplastik bulunması ve deniz canlılarının da bu mikroplastikleri dolaylı olarak vücutlarına almalarıdır.
2021 yılının ocak ayında yayımlanan araştırmaya göre çalışmaya katılan 6 gebe kadından 4'ünün plasentasında toplamda 12 mikroplastik parça tespit edilmiştir.
Plastikler, yaşadığımız çevreyi kirletmesinden tutun doğmamış bir bebeğin sağlığında dahi olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Plastiklerin çevreye ve canlılara olan zararını ciddiye almak ve bu zararları en aza indirmek için çalışmalar yürütmeye başlamak çok büyük bir önem taşımaktadır.
MİKROPLASTİKLERİN CANLILARA ZARARLARI
Günümüzde çok fazla plastik kullanılmasından dolayı kimyasallardan oluşan çokça mikroplastik atık oluşmaktadır. Bu atıkların dünyadaki habitatlara karışması sonucu hayvanlar; beslenme, solunum ve üreme gibi yaşamsal faaliyetlerinde sıkıntılar yaşar.
Zooplanktonlar, midyeler, yumuşakçalar, balıklar, penguenler, farklı deniz kuşları, deniz kaplumbağaları ve köpekbalıkları gibi deniz canlılarında tespit edilen mikroplastikler; beslenme davranışlarında farklılaşma, kütle kaybı, bağırsaklar yaralanmaları, iltihaplanma, gelişim bozuklukları ve üreme bozukluklarına neden olmaktadır. Martı ve güvercin gibi birçok kuş çeşidi ise, aldıkları besinlerde bulunan mikroplastik parçaları yüzünden iltihaplanma, boğaz ile bağırsaklarda yırtılma ve gelişim bozuklukları yaşamaktadır.