Kur'an-ı Kerim dersi vermek için bisikletle camiye giderken otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybeden 43 yaşındaki imam Ali Rıza Togöz'ün insanların iyiliğine adanmış hayatı ortay çıktı.
Uzak doğu sporları antrenörü de olan Tokgöz, mesaisinin dışında görev yaptığı yerlerde gençlere hem spor dersleri hem de dini dersler veriyordu. Kalan zamanlarında da yetişkinlere Kur'an-ı Kerim öğreniyordu.
İlk görev yeri Diyarbakır'da Kur'an-ı Kerim öğretip, din ve spor dersleri verdiği için terör saldırısına da uğrayan Tokgöz, kendisini vurana da hakkını helal edip insanlar içi çalışmaya devam etti.
Hafız olan Tokgöz, son görev yeri Antalya'da da, insanlara faydalı olabilmek için kendini adadığı yolda hayatını kaybetti.
Memleketi Konya'nın Sarayönü ilçesinde toprağa verilen imamın 17 yıllık eşi 42 yaşındaki Yeliz Tokgöz, eşinin görev yaptığı yerlerde insanlar için yaptıklarını anlattı.
Eşinin hep insanlar için uğraştığını kaydeden Tokgöz, "Özellikle çocuklar ve gençler için çabalardı. İyi olsunlar, iman ehli, çalışkan olsunlar diye çalışırdı. Sportif yetenekleri vardı. Onları kullanarak, 'çocukları dine ne kadar yaklaşabilirim, nasıl fayda sağlayabilirim" gayesiyle çalışırdı. O yolda da vefat etti." diye konuştu.
Eşinin imamlığa 2015 yılında Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Eşme köyünde başladığını kaydeden Tokgöz, şöyle konuştu:
"İnsanlar ilk önce bizi orada kabullenmedi ama sonra çok sevdiler. Kendimizi nasıl sevdirip faydalı oluruz diye düşündü. Çocuklara spor yaptırmaya başladı. Caminin yanındaki evi temizleyip sınıf haline getirdik. Bende diyanette fahri öğreticilik yaptığım için kadınlara ve kızlara ders veriyordum. Yediden yetmişe herkese ulaştık. İki yıl sonra Çermik ilçesinin Belvan köyüne atandık. Orada daha geniş kapsamlısını yaptı. Köy okulunu tadilat ettirdi. Dersliğin birini spor salonu, birini kütüphane yaptı. Gençlere, çocuklara spor yaptırıyordu, oyun oynuyorlardı. Akşam yetişkinlere ders veriyordu. Bazen ders yapıyorduk, bazen de pikniğe gidiyorduk. Hep, 'onlara biraz daha yakınlaşalım da bir şeyler daha öğretelim' gayesindeydik."
"Eşim kendini vurana bile hakkını helal etti"
Köydeki faaliyetlerinin terör örgütü PKK'nın tepkisini çektiğini ve sık sık tehditler almaya başladıklarını anımsatan Tokgöz, şöyle devam etti:
"Teröristler, çalışmalarımızdan rahatsız oluyorlardı. Eşimi, bizi tehdit ediyorlardı. Eşim'ne olursa olsun devam edeceğim' dedi. Maalesef orada terör saldırısına uğradık. Bir gün yine eşim çocuklarla ilgilenirken köyün gençlerinden birine eşimi vurdurdular. Yüzüne saçmalar isabet etti. Alnından yaralandı. Hatta saçmalardan bir tanesi göz pınarında kaldı. Çıkaramamışlardı. Bu olaydan sonra köylüler terörden korktukları için bize yaklaşamadılar. Biz bunu yıkmak için mücadele ettik. Eşimi vuran gencin annesi geldi bizden özür diledi. O genç, annesine, 'birileri bana git hocayı vur, öldür dedi. Vurdum ama ölmedi' demiş. Yine de eşim onlara hakkını helal etti. Hiç kin gütmedi. Sadece 'benim hakkımı rabbim alsın' dedi."
"Buradaki hizmetim daha bitmedi"
Tokgöz, eşine gazilik unvanı teklif edildiğini ancak "mükafatını Allah verir" diyerek kabul etmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"İyileştikten sonra tayin olması gerektiğini söylemelerine rağmen eşim, "ben burada göreve devam etmek istiyorum, buradaki hizmetim daha bitmedi" dedi. 'Burada senin için hizmet bitti' deyip Diyarbakır'dan Antalya'ya atandık. Orada da durmadı, diyanetin gençlik koordinatörü oldu. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın, gençleri bağımlılıktan koruma projesini yürütmeye başladı. Toplamda 400'e yakın öğrenciye ders veriyordu. Kazanın olduğu gün de kursa gidiyordu. Yatılı okuldan izne gelen büyük oğlumla vedalaştı. İçimde kötü bir his vardı. 'Bugün gitme ya da beraber gidelim' dedim. 'Arabayla gitmek istemiyorum, bisikletle gideceğim' dedi. Çok sevdiği bisikletiyle evden çıktı. Emniyet şeridinden giderken de araba arkasından vurmuş. Bize orada vefat ettiğini söylediler."