Toprak Üzerine

Öncelikle Sarayönü Manşet gazetesinde ilk defa yazıyor olmam nedeniyle başta Sarayönü ve bağlı bölgeler olmak üzere tüm yurtta bitkisel ve hayvansal üretim yaparak geçimini sağlayan tarım üreticilerine bereketli ürünler,...

Öncelikle Sarayönü Manşet gazetesinde ilk defa yazıyor olmam nedeniyle başta Sarayönü ve bağlı bölgeler olmak üzere tüm yurtta bitkisel ve hayvansal üretim yaparak geçimini sağlayan tarım üreticilerine bereketli ürünler, bol kazançlar dilekleri ile selamlar.

İlkyazı olması nedeniyle yazılara belki en temel unsurdan başlarken yapmak istediğim şey tamamen zirai ve teknik bilgilerle ve terimlerle boğucu bir şeyler anlatmak değil.

Başlangıç olarak biraz etrafımıza bakalım. Tarımla ilgili yerlere mesela.

Görenler tekrar gözlerinin önüne getirsin, fırsatı olup da denk gelmeyenler ise bir fabrika düşünsün. Ve bu fabrika diyelim ki azotlu gübre üretsin.

Şöyle bir hayal edin. Tamamen kimyasal hammaddelerden yani sıfırdan denecek noktada üretim yapan bir gübre fabrikası ne kadar bir alan kaplar. Birlikte nasıl yapıldığını düşünelim.

Klasik ve eski sistem gübre fabrikaları asıl hammaddelerini havanın azotundan elde ederdi çünkü havada yaklaşık olarak % 78 Azot olduğu kabul edilir. Bu fabrikalar o havayı emer, sıvılaştırır, o sıvılaştırılmış havadan azotunu ayrıştırıp daha sonra belli aşamalarla gübreye çevirirdi.

Sonra birlikte bir kimya laboratuarına gidelim. Bu laboratuar toplamda onlarca reaksiyonu aynı anda gerçekleştirsin. Hatta öyle bir laboratuar ki bu onlarca kimyasal reaksiyonun kimisine ulaşmak için ön işlemler yapmak zorunda kalsın.

Nasıl bir yer hayal ettiniz. Ne kadar büyük bir laboratuar olmalı. Kaç çeşit malzeme, makine, aparat kullanmalı sizce?

Hatta daha ileri gidelim bu laboratuarda elde edilen kimyasalların kalite kontrolü yapılsın ve işe yaramayan sonuçlar ayrılsın ama tekrar çöpe atılmadan baştan ele alınsın.

Hazır bunları düşünüyorken yanına birde mikrobiyoloji laboratuarı kuralım.

Gözle görülmeyen mikrobiyolojik canlıların üretilmesi, çoğalması için çalışsın. Onlarca tür ve çeşitte mikrobiyolojik canlı.

Onların ortaya çıkması, çoğalması ve yaşaması için ayrı ayrı teknik malzemeler, özel sıcaklıklarda sabit ısı ortamları, beslenmeleri için besi kültürü denilen ortamlar yaratmak... O kadar çok ayrıntı var ki.

Şimdi tüm bunları birleştirelim. Nasıl bir tesis hayal ettiniz. Gözünüzün önüne ne büyüklükte, ne imkânlarda ve ne maliyette bir tesis geldi.

Eğer üretim için sahadaysanız yani tarlanızda, bağınızda, bahçenizdeyseniz çok uzaklara gitmeyin. Eğer bir toprağa basıyorsanız emin olun o hayalini kurduğunuz tüm tesisler bilmem kaç milyonluk yatırımlar tam da ayağınızın altında duruyor.

Tüm bu örneklenen kimyasal reaksiyonları, laboratuar çalışmalarını, mikro-biyolojik canlılarla ilgili yukarda düşündüğümüz her şeyi ama her şeyi toprak yapıyor.

Sorunlu olmayan normal bir toprak, içindeki kimyasal yapı, o yapı içindeki reaksiyonlarla mikrobiyolojik ve faydalı bakteriler üreterek havanın azotunu bağlayarak gübre haline getirebilir.

Ortaya çıkardığı, nem, ısı, asitlik dereceleri ve onlarca kimyasal dönüşümle yaptıklarını açıklayan yüzlerce kitap, makale, araştırma yazılmıştır belki.

Tüm bu hayal kurmalar ve anlatımdan sonra sözün özü demek gerekirse her gün üstüne bastığımız toprak aslında çok ciddi bir kimya fabrikasıdır bu açıdan bakarsanız. İçinde olanları açıklayabilmek için araştırmalar yapılmış, tezler kitaplar yazılmış bir laboratuardır.

Zaman içerisinde toprakla ilgili teknik bilgiler paylaşmanın dışında başlangıç olarak aslında toprağın ne demek olduğuna farklı bir yerden bakalım.

Elbetteki toprak da, bitkiler yada yaşayan tüm canlıların beslenmesi gibi ilaveler destekler isteyecektir. Ama anlatmaya çalıştığım, ayağımızın altındaki şeyin, umursamadan her gün basıp geçtiğimiz ve adına toprak deyip geçtiğimiz şeyin ne kadar büyük bir mekanizma hatta bitki, hayvan ya da tüm varlıklar gibi canlı bir organizma olduğunun farkında olalım demekti.

Hayalini kurduğumuz o fabrikaların, laboratuarların dibine dinamit koymadan üretim yapalım demeye çalışıyorum açıkçası.

O devasa mekanizmayla çalışan canlı bir organizmaya acı çektirmeden zarar vermeden üretim yapalım. Onu küstürüp hatta bazı yerlerde olduğu gibi öldürmeden.

Her gün üzerine bastığımız şeyin kıymetini bilerek üretim yaptığımız ürünü bol ve kazancı bereketli güzel günlere…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri