Bölgemizin yetiştirdiği önemli akademisyenlerden Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emrah Torlak, yeni tip koronavirüs ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Harita ve Kadastro Mühendisi Kazim Torlak’ın kardeşi de ola Prof. Dr. Emrah Torlak, virüsün bilinmeyenleri hakkında konuştu.
Torlak, canlı olmamaları nedeniyle partikül olarak da isimlendirilen virüslerin çoğalabilmeleri için insan hücrelerine ihtiyaç duymalarının, viral hastalıkların tedavisini zorlaştırdığını söyledi.
Korona Virüs dahil olmak üzere birçok virüsün neden olduğu hastalıklar için tedavi edici bir ilacın henüz geliştirilemediğine dikkati çeken Torlak, “Hastalıkla savaşta en etkili yol ise erken tanı sayesinde hastayı izole etmek ve hastalığın ağır seyretmesini önlemek olarak kabul edilmektedir. Kişinin maruz kaldığı virüs partikülü sayısı hastalığın ortaya çıkması için gerekli minimum enfektif dozdan düşük olabilir. Bu durumda PCR sonucu pozitif olsa dahi kişide hastalık tablosu oluşmayabilir. Bilimsel çalışmalar, Covid-19’un insanlarda minimum enfektif dozunun 100 virüs partikülünden daha yüksek olduğunu göstermiştir. PCR hastalığın erken tanısı için en uygun laboratuvar testi olarak kabul edilmektedir. Hastanın kan örneği kullanılan antikor testleri ise hastalığın erken aşamalarında sonuç vermemesi nedeni ile Covid-19 ile mücadele için öncelikli olarak tercih edilen testler değildir.” dedi.
Bulaşma şekilleri değişiklik gösteriyor
Tek bir öksürük veya hapşırığın saniyede 10 metreye kadar hızla hareket eden binlerce damlacık salınmasına neden olduğuna değinirken, “Damlacıkların çoğu küçüktür ve büyük mesafeler kat edebilir. Enfekte bir kişinin tek bir öksürük veya hapşırığından çıkan damlacıklar 100 milyon virüs parçacığı içerebilir. Öksürük ve hapşırığın aksine normal nefes düşük kuvvetle dışarı atıldığından dolayı alt solunum bölgelerinde bulunan viral partiküllerin dışarı atılmasına neden olmaz. Konuşma, solunum damlacıklarının salınımını normal nefesten yaklaşık on kat daha fazla artırır. Bir kişi, enfekte bir kişiyle on dakika yüz yüze konuştuktan sonra enfekte olabilir. Bu rakamlar sosyal mesafeyi korumanın önemini göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Antimikrobiyal ürünler geliştirilmeli
Antimikrobiyal ürünlerin ger geçen gün daha fazla tercih edilmeye başlandıını ve bu ürünlerin daha çok geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Torlak, şöyle konuştu:
“Covid-19 pandemisi günlük hayatta kullandığımız eşyaların, dokunduğumuz yüzeylerin ve teneffüs ettiğimiz havanın zararlı mikroorganizmaların bir bulaşma kaynağı olabileceğini tekrar gösterdi. Son yıllarda yükselen hijyen standartları antimikrobiyal özellikte tüketici ürünlerine ve materyallere olan ilgiyi arttırdı. Covid-19 pandemisi ile birlikte antimikrobiyal özellik tüketici tercihlerinde bir öncelik haline geldi. Ben ve farklı disiplinlerden çalışma arkadaşlarım yaklaşık on yıldır yeni antimikrobiyal maddeler ve antimikrobiyal özellikte ürün geliştirme konularına odaklandık.”