Bizde “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz” diye bir söz vardır.
Bu marketlerin mübarek Ramazan ayında bize kilosu 10 lira ve fazlasına domates satmasını hiç unutmayacağız.
Diğer meyve ve sebze fiyatlarını örnek vermeyeceğim.
Mevsimin Mayıs ayının ortasına gelmiş olmasına rağmen Ramazan Bayramına yakın günlerde fiyatların bu kadar yükselmesi bize tabiri caizse ‘ayazı unutturmaz.’
15 gün önce kilosu 10 liradan satılan domates, Ramazan ayı bitince ve pazarlar açılınca kilosu 2 liraya düştü.
15-20 günde ne oldu da fiyat bu kadar düştü.
Kim bunu açıklayacak. Dikkate alan var mı?
Ya da soran var mı?
Biz tüketiciyiz.
Ve size her zaman lazımız.
Marketlerden alış veriş yapan tüm kardeşlerimi uyarıyorum. Aldığınız ürünlerin raf fiyatına çok iyi bakın ve kasada ödeme yaparken dikkatli olun.
Raf fiyatı ile ödemeyi karşılaştırın.
Aman cebinize bari sahip çıkın.
Biz tüketici olarak ‘Dikkat’ sistemini çok fazla uygulamayız.
Şimdi gelelim meselenin bir başka boyutuna.
Tarım ülkesiyiz. Mayıs ayı özellikle Akdeniz ikliminde tarlada ürünlerin bolca yetiştiği bir aydır.
Üretici onca masrafa ve zahmete karşılık kendi ürettiği üründen, aracı kadar kazanmıyor.
Kazanamıyor.
Üreticiden bu zamana kadar domatesin kilosu hiçbir zaman 5 liraya hiç alınmamıştır.
Ama Mayıs ayı olmasına rağmen bazı marketlerde kilosu 10 liraya ve üzerine satılmıştır.
Çiftçinin temsilcisi kim?
Ziraat Odaları.
Ne yapar?
Çiftçiden aidat alır.
Bu sadece sebze de değil, tarın ürünlerinde de üretici aracı kadar kazanmıyor.
Kazanamıyor.
Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’nin de sesi çıkmıyor.
Bu sorun sadece bu yıla özel değil.
4 yıl önce yazmışım.
Aynen paylaşıyorum.
O zaman Tarım Bakanı Faruk Çelikmiş.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Ramazan ayında özellikle gıda fiyatlarının yükselişini önlemek için bir çalışma yapılıp yapılmadığına dair sorusu karşısında şöyle konuşmuş. “Bizim tüm stoklarımızda etinden sütüne, bakliyatına kadar bir sorunumuz olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu geçiş döneminde sebzelerle ilgili bir süreç yaşıyoruz. Şimdi tarlaya dönüyoruz artık. Tarlaya dönünce de fiyatların çok düşeceğini umuyorum. O zamanda üreticinin hangi şartlarda ürettiği ve pazar fiyatlarının veya üreticiden çıkış fiyatlarının çok düşmesi halinde de bu değerlendirmeleri kişi lehine yapsın bütün kesimler. ”
Bakan Çelik’in sözlerinden ben şunu anladım.
“Yaz geldi. Artık çiftçinin ürünü pazara çıkacak. Böylece fiyatlarda düşecek.”
Türkiye aslında bir tarım ülkesi.
Bunu kabul edelim.
Sanayileşmemiz yok denilemez. Ama hammadde düzeyinde ithalata dayalı olduğumuz da inkar edilemez.
Tarım ürünlerinde de zaman,zaman ithal ettiğimiz olmuyor değil.
O zaman da hemen feveran ederiz. “Tarımda kendi kendimize yeterdik ne oldu bize” diye.
Çiftçinin ürünü çarşı-pazara çıkınca fiyatlar ‘dip’ yapacak öyle mi?
Pahalı sebze ve meyve tüketelim demiyorum.
Ama, aracının kazandığı kadar çiftçiye kazandırın diyorum.
Sonbahar ve kış aylarında ürünleri stok yapıp fahiş fiyatla satanlara kim ders verecek.
Üreten çiftçi.
Aracı bu kadar nasıl kazanıyor? Niye çözüm üretemiyorsunuz?
14 Mayıs tarihi bildiğiniz gibi ‘Dünya Çiftçiler Günü’
Biz bugün ne yaparız. İşin en kolayı ve kimsenin yapmadığını yaparız.
Çiftçinin çatı kuruluşu Türkiye Ziraat Odaları Birliği tüm çiftçileri tabirimi hoş görün; Ankara ya ayağına çağırır.
Bir meydanda hepsini toplar. Sonra genel başkan Şemsi Bayraktar çok iş yapmış gibi gelir konuşur ve gider.
Sonra meydan da ‘vur patlasın çal oynasın’.
Şemsi Bayraktar niye meydandan hemen ayrılır?
Yıllardır sıkıntı içinde kendisine hiçbir katkısı olmayan ziraat odalarına böylece TZOB’ne aidat ödemeye mecbur olan çiftçi yakasına yapışacak çünkü.
Çiftçinin ayağına gidip dert dinleme yok.
Soruyorum.
Şemsi Bayraktar Konya ya kaç kez geldi?
Çiftçilerle hangi sorunları görüştü. Hangi çözüm yollarını kamuoyu ile paylaştı.
Oturduğu yerden milletin bildiği sorunları laflamak bir işe yaramaz ki.
Kim kimi kandırıyor?
Alınan aidatlarla TZOB bugüne kadar çiftçi için hangi yatırımı yaptı?
Çiftçileri Ankara ya toplamak ve meydanda ayakta tutarak yormak size ne kazandırdı?
Hele, hele Tandoğan da söylediği şu sözlere dikkatinizi çekiyorum.
-“Bu ülkede sanayici el üstünde tutulurken, bu şartlarda üretim yapan, istihdam sağlayan, ihracat yapılmasına neden olan Türk çiftçisi, neden üvey evlat muamelesi görüyor? Milletimiz bu gerçeği görsün”
Sayın Şemsi Bayraktar.
Çiftçiyi bu hale siz düşürdünüz.
‘Çiftçiler Günü’ diye harcadığınız para binlerce çiftçinin yıllık kazancı.
Aidat toplamadan başka üyesine katkı sunmayanlara hesap sorma zamanı bence geçiyor.
Mademki, yeni dönem diye bir söylenti başladı.
O zaman bu yeni dönemde çiftçiyi ve diğer kesimlerinden üzerinden geçinen kuruluşlar ya işler hale getirilmeli.
Ya da kapatılmalı.
Yeni dönem söylentisi de lafta kalmamalı.