Üniversiteden gelen açıklamada görüşlerine yer verilen Tarhan, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde beyin haritalama konusunda değerlendirmede bulundu.
Beyin fonksiyonlarını ölçmenin psikiyatrik tedaviye yön verdiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, "Beynimiz çok muhteşem bir organ. Yaptığımız, düşündüğümüz, hissettiğimiz her şeyden sorumlu." ifadelerine yer verdi.
Tarhan, psikiyatrik rahatsızlıkta genellikle ilk hekimin tanıyı koyduğunu ve ilaçlara başlandığını, birinci basamakta 6 ay içerisinde hastalık düzelmezse ikinci aşamaya geçmek gerektiğini anlatarak, bu durumda da beyindeki ölçümlerin yapılmasını önerdi.
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) ve depresyonda manyetik uyarım tedavilerinin çok hızlı işe yaradığını vurgulayan Tarhan, "Bunlar da beyin görüntülenmeleri sonucunda ortaya çıktı. Kişiye özel tedavidir bu. Damgalama, etiketleme ve etkisiz tedavilerle kişileri oyalamamak lazım." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Tarhan, beyin görüntüleme yöntemlerinden elektriksel ve kimyasal nöro görüntülemeye işaret ederek, bunlarla ilgili bilgi verdi.
Tarhan, 1990'lı yıllarda beyindeki sinyallerin kalitatif analizi yapıldığını belirterek, beyindeki sinyallere bakıldığını, dalgaların salınım ve titreşimlerinin ölçüldüğünü ve normal veri tabanı oluşturulduğunu, bunun da hastaların verileriyle karşılaştırılarak normalden sapma olan alanların haritalama şeklinde verildiğini kaydetti.
Bu yöntemin şu anda "QEEG" olarak bilindiğini ve rutinde kullanıldığını ifade eden Tarhan, ABD'de dikkat eksikliği ve hiperaktivite için özel bir cihaz geliştirildiği, böylece her hareketli çocuğa hiperaktivite tanısı konularak lüzumsuz ilaç verilmediğini aktardı.
Tarhan, somut geri bildirimler olmadığında hastaların tatmin olmadığına işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Mesela birine şeker hastası diyorsun ve kan şekerini ölçüp gösterdiğin zaman itiraz edemiyor. Biz de beyin görüntülemesi alıyoruz. QEEG ile beynin biyoelektrik dalgasını aldıktan sonra kişinin beyninde bakıyoruz. Beyinde organizma alanları var, bunları gösteriyoruz ve 'Bak beyninde savaş var' diyoruz. Beyinde beta dalgası varsa savaş var diyoruz veya yavaş salgılanma varsa 'Beyin yorulmuş, beyindeki seratonin, dopamin seviyesi düşmüş' diye tanımlıyoruz. Çünkü beyindeki elektriksel ileti eş zamanlı beyindeki kimyasal iletiyi de beyindeki diğer fonksiyonları da gösteriyor. Beynin ağsal çalışma haritası, nefron haritası çıkıyor orada."
"Hastalıkların çoğunun beyinde biyokimyasal karşılığının var olduğunu gördük"
Depresyon ya da panik bozukluğu olan kişide tanının konmasında bu yöntemlerin yardımcı olduğunu anlatan Prof. Dr. Tarhan, şu görüşleri kaydetti:
"Bizim ruhsal, sinirsel yapımızın hedef organı beyin. Yani 2000'li yıllardan sonra beynimizin nasıl çalıştığı anlaşılmaya başlandı. NASA'da bile 2 bine yakın doktora sonrası öğrenci var, beyin üzerine çalışan, Nörobilim üzerine çalışan. Beyin bilimin yeni uzayı olarak görünüyor. Beyindeki birçok şey, zihinsel aktivitelerle beyin aktiviteleri arasındaki bağlantılar daha çok anlaşılabilir oldu. Öyle olunca bizim ruhsal hastalık deyip de sebebini anlayamadığımız hastalıkların çoğunun beyinde biyokimyasal karşılığının var olduğunu gördük."