Uzmanı uyardı: 20 yaşından sonra her kadın risk altında

Kadınları tehdit eden kanser türleri arasında ilk sıralarda yer alan meme kanserinin görülme sıklığının arttığını, hastalığa yakalanma yaşının ise 30’a kadar düştüğünü belirten uzmanlar, 20 yaşından sonra her kadının evde rutin muayenesini yapmasını önerdi

Dünya genelinde kadınlarda menopoz sonrası hastalığı olarak bilinen meme kanserinde yaş ortalamasının da giderek düştüğü bildirildi. Özellikle ülkemiz özelinde büyük bir düşüş yaşandığı belirtilirken, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Türkiye kanser istatistikleri raporuna göre kadınların meme kanserine yakalanma yaşının 30’a düştüğü görüldü.

Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında gelen meme kanserinde erken tanı hayati önem taşıyor. 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalarda bulunan Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Yeliz Emine Ersoy, hastalığın son yıllarda hem sıklığı hem de erken yaşta görülme oranının arttığını, erken tanı konduğunda gelişmiş tedavi seçenekleriyle yüz güldürücü sonuçlar alındığını söyledi.

Erken tanının hayat kurtardığını vurgulayan Prof. Dr. Ersoy, bazı uygulamaların meme kanseri tedavisinde gerilemelere, hatta uygun tıbbi tedavilerin başlamasında gecikmelere neden olduğunu kaydetti.

20 YAŞINDAN SONRA EVDE HER AY MUAYENE YAPIN
Erken tanı yöntemlerinden bahseden Ersoy, şu bilgileri verdi: “Erken tanı kendi kendine ve klinik meme muayenelerini, taramaları aksatmayarak mümkündür. Özellikle yirmi yaşından sonra her ay adet döneminin bitiminden birkaç gün sonra kendi kendimizi muayeneye ayıracağımız üç dakikaya ilaveten, doktor kontrolleri sonrasında yılda yine üç dakikamızı ayıracağımız mamografi, tarama ve teşhiste en önemli yardımcılardır.

Genellikle kanser yapar korkusuyla sakınılan mamografi tetkiki, dijital mamografi yöntemi ile daha düşük radyasyon dozu (örneğin günde 1 paket sigara içen bir kimseden 40 kat daha düşük doz) kullanılarak tanının çok erken evrelerde konulabilmesini sağlamaktadır.

Erken tanının önemini kavrayarak her ay yapacağınız kendi kendinize muayenelerinizde meme veya koltuk altında kitle, memede ödem, meme cildinde ve meme başında kızarıklık, içeri çökme, kabuklaşma, yaralar, meme başından kanlı veya şeffaf akıntı, memelerde asimetri ve meme boyutunda değişiklik gibi durumlarda mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

SAĞLIKLI BESLENME VE EGZERSİZİ ÖNEMSEYİN
Ersoy, meme kanseri tanısı alınması durumunda şu önerilerde bulundu: “Hekimlerinizin önerdiği, hastalığınıza ve size uygun tedavi yöntemleri, sevdiklerinizin desteği, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve psikolojik yardım sizin bu zorlu süreci atlatmanızda en önemli destekçileriniz olacaktır.”

Ersoy, meme kanserinde tedavi sürecinin başlamamasına neden olan veya geciktiren uygulamaların altını çiziyor. “Önemli diğer bir konu ise günümüzde maalesef uygunsuz kullanımlarla tedavide gerilemelere ve hatta uygun tıbbi tedavilerin başlamasında gecikmeye neden olan ve bu nedenle hastalığın evresini ilerleterek yaşam beklentimizi azaltan alternatif uygulamalar” diyen Ersoy, şu uyarılarda bulundu:

“Sülük, hacamat, bitkisel kürler tabii ki bazı durumlarda fayda gösterebilen yöntemler olabilir ancak, kanserin asıl tedavisinde yerleri bulunmamaktadır.

Kanser tanısı aldıktan sonra bu uygulamalardan medet umarak, maalesef son evreye kadar hastalığın ilerlemesinden sonra başvuran birçok hastamız, gelişmiş güncel tıbbi tedavilerden faydalanma şanslarını da kaybetmiş olmaktadırlar.”

Ersoy, hastalara tanı aldıktan sonra hastanenizdeki konu ile ilgili hekimlerin tavsiyelerini ve uyguladıkları bilimsel, tıbbi tedavi yöntemlerini takip etmelerini önerdi.

KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ ŞART
Her hastada tümör özelliklerinin farklı olabileceğinin altını çizen Ersoy, kişisel ve ailesel özelliklerin de bu durumda belirleyici olduğunu vurgulayarak “Bu da demektir ki sizin ve hastalığınızın özellikleri diğer meme kanserli hastalarınkinden farklıdır ve sizin için oluşturulan tedavi ve takip protokolünü diğerleriyle karşılaştırarak eksik veya fazla tedavi alıyor hissine kapılmanız gereksiz endişe nedenidir.

Bu farklılıklar dikkate alınarak kişiye özel tarama, tanı ve tedavi programlarının multidisipliner yaklaşımla oluşturulması önemli olup, Genel Cerrahi, Radyoloji, Patoloji, Tıbbi Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Genetik, Nükleer Tıp, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi, Psikiyatri Uzmanları ve Psikologlar, Kadın-Doğum uzmanları bu multidisipliner ekipte yer almaktadır ve bu ekibin başarısı erken tanı sayesinde kat kat artmaktadır” ifadelerini kullandı.

Ersoy, “Unutmayalım ki, başarılı bir tedavi ile sağlıklı ve kansersiz yaşam hedefine ancak erken tanı ile daha kolay ulaşabiliriz” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri