Türkiye Cumhuriyeti’nin yaklaşan 14 Mayıs Genel Seçimleri öncesi vatandaşlar, seçimlerin tamamlanması ile birlikte ülkemizde huzur ve güven ortamının inşa edilerek, ekonomik istikrarın sağlanmasını bekliyor.
Siyasi ayrışmaların ve görüşlerin keskinleştiğini belirten vatandaşlar seçimlerin tamamlanması ile birlikte ülkenin refah seviyesinin artmasını ve istihdamın arttırılarak işsizlik gibi bir problemin ortadan kalkmasını istiyor.
Tarihin en kritik seçimlerinde son viraja girilirken, seçim öncesi görüşlerini aldığımız vatandaşlar ise, siyasi görüşünden ziyade kim seçilirse seçilsin, mevcut cumhurbaşkanı ya da farklı bir aday gözetmeksizin vatandaşların ayrışmaları bırakarak, birliktelik oluşturması yönünde hem fikir.
Vatandaşların önemli bir çoğunluğu artan enflasyonun ve hayat pahalılığının kontrol altına alınması gerektiği konusunda görüş belirtirken, gençler ise gelecek kaygısı yaşamadan önüne bakmak istiyor.
Seçim öncesi verilen vaatlerin yerine getirilmesini beklediğini belirten Esnaf Ramazan Harmancı, “Her seçim döneminde olduğu gibi bu dönemde de vekiller sahaya indi. Esnaf olarak taleplerimizi soruyorlar. Doğal olarak bizlerin beklentisi de hayat pahalılığının kontrol altına alınması.
Hayat pahalılığı gerçekten insanların psikolojisini iyice bozdu. Eskiden de siyasi tartışmalar yapılırdı, ama son dönemlerde yapılan tartışmalar neredeyse kavga ile bitecek. Bunlara gerek yok. Bir tane vatanımız var ve hepimiz vatanımız için, ailemiz için elimizden geleni yapmak zorundayız.
Çalışmaya devam ederken tabiki yeni seçilecek olan hükümetten de bir vatandaş olarak beklentimiz olacak. Benim yeni seçilecek olan hükümetten beklentim artan enflasyonu ve hayat pahalılığını kontrol altına alarak piyasaları dengeye oturtması. Gerçekten iş yapamaz hale geldik, sattığımız ürünü yerine koymakta güçlük çekiyoruz. Umarım seçimlerin ardından herşey rayına oturur ve piyasalara güven gelir. Pandemi dönemi ile birlikte yaşadığımız sıkıntılarda son bulur.” dedi.
“Üretimin canlanması gerekiyor”
Bir ülkenin kalkınmasında üretimin yerinin tartışılamaz olduğunu belirten pazarcı esnafı Tolgahan Yiğit ise seçim sonrası beklentilerinde “Pandemi dönemi ile birlikte iyice ayyuka çıkan tüketim toplumu zihniyetimizden bir an önce uzaklaşmamız gerekiyor. Geçmiş dönemlerde insanlarımız en azından evinde küçükte olsa bir üretim gerçekleştirirdi. Kimi balkonunda domates yetiştirdi, kim ise bahçesinde tavuk beslerdi.
O kadar hazıra alıştık ki artık vatandaşlarımız yumurta nerede daha ucuz, nerede kampanya var bunu araştırmakla geçiriyor günlerini. En basiti kendi yumurtasını kendisi bile yetiştirebilir ama bunu yapmıyor. Aileler evde yemek yerine dışarıdan sipariş ediyorlar. Tabi bunda karı-kocanın çalışması ve gününü yoğun geçirmesinin de etkisi yadsınamaz ama büyüklerimizden gördüğümüz üretimin olmadığı yerde bereketin olmayacağıdır.
Seçimlerin sona ermesi ile birlikte özellikle vatandaşlarımızın üzerinde ki ölü toprağı atarak Cennet coğrafyaya sahip olan ülkemizde üretime küçükte olsa katkı sunmasını ve değişen dünya düzeninde üretimin ne kadar önemli olduğunun farkına varmasını diliyorum.” şeklinde konuştu.
“İnsanların paylaşmayı öğrendiği, ahlak seviyemizin düzeldiği bir toplum istiyorum”
Sarayönü’nün emektar çalışanlarından Hacer Dağbakan seçim sonrası kadınlar adına beklentilerini şu ifadelere yer verdi: “Hangi hükümet seçilirse seçilsin, vatandaşlarımızın hep bana hep bana diyerek kendilerini ve dolayısıyla toplumu da bozarak çökerttiği ahlaki sistemimizin yeniden gözden geçirilmesi en büyük beklentim.
Eğitim sistemimizin kökten değiştirilerek, insanların yeteneklerine göre dizayn edilmiş bir sistemde her bir bireyin toplumumuza faydalı olmasını, ülkemizi muhasır medeniyetler seviyesine çıkarmasını dört gözle bekliyorum.
Gençlerimizin kısa yoldan nasıl zengin olurum hayallerinden ziyade, aldıkları kaliteli eğitimlerle Dünya ile yarışabilecek seviyelere gelmeleri, ayrıca eski dönemlerde ki unutulan adetlerimizin tekrar canlanması, komşunun komşunun külüne muhtaç olduğunu hatırlamamız gerekiyor. İnsanın dili kimliğidir, saldırgan dil kullanmaktan vazgeçelim.
Ayrıca bir vatandaş olarak sadece seçim döneminde değil, her dönem hatırlanmak istiyorum.
Bizi yönetmeleri için seçtiğimiz insanlara asıl vekillerin onlar değil, biz olduğumuzu bildirmek isterim. Biz halk olarak birlikte olalım, çalışarak üreterek devletimize destek olalım, gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten.” şeklinde konuştu.
“Gençlerin yurtdışı hayallerinden vazgeçtiği bir dönem istiyorum”
Gençlerin gelecekten umudunu yitirip yurtdışı hayalleri kurduğu bir dönemden geçtiklerini belirten Semih Zeybek ise “22 yaşında üniversite okumuş bir genç olarak, istihdama katkı sağlayıp mesleğimi icra etmek istiyorum.
Ülkemin kalkınmasında, gelişmesinde bir rolüm olsun istiyorum. Bende dahil birçok genç üniversite mezunu. Tabi bu konuda bir çok hata yapıldı, herkes üniversite okuyacak diye bir şart yok ama, gençlerimiz iş bulamayız ya da kazandığımız para bize yetmez düşüncesi ile sürekli yurtdışında yaşamayı hayal ediyor.
Ülkemizin geleceği olan bizleriz. Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi olarak seçimlerin tamamlanması ile birlikte yeni seçilecek olan hükümetin ülkemizin genç nüfusunu muhafaza ederek, önünü açması en büyük isteğim.
Büyüklerimizden gördüğümüz çalışan kazanır elması kızarır. Ama her insan da mutlu olduğu, sevdiği işi yaparsa başarılı olur. Her vatandaşın sevdiği işte başarılı olarak ülkemize katkı sağlaması, seçimlerden sonra bu ortamın yaratılması genç bir birey olarak en büyük isteğim.” şeklinde konuştu. (İrem DEMİR)