YALANCININ MUMU

ABD’de gezmiş dönemde Dışişleri Bakanlığı yapmış birisi anılarını kitaplaştırmış.Tabii bunlar gerçek dışı bilgilerin içerisinde abartıyı, dezenformasyon yapmayı çok iyi becerirler.Yani Gonyalı tabiriyle, sahtekar...

ABD’de gezmiş dönemde Dışişleri Bakanlığı yapmış birisi anılarını kitaplaştırmış.

Tabii bunlar gerçek dışı bilgilerin içerisinde abartıyı, dezenformasyon yapmayı çok iyi becerirler.

Yani Gonyalı tabiriyle, sahtekar ve iki yüzlüdürler.

Kartondan kaplan oldukları için kendilerini dünyanın sahibi olarak anlatmaktan keyif alırlar.

Kitapta Türkiye ile şöyle bir anısına yer vermiş..

Vatandaş, kitabında dönemin Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Külliye’deki baş başa toplantısı çok uzun sürünce, içeri girmek için kilitli kapıyı kırmaya çalıştığını yazıyor.

Sanki çadırda.

Güya bizim korumalar eli kolu bağlı seyrediyor.

‘Aman çok korkmuşlar.’

At yalanı seveyim inanı.

O sizde var.

Türk milleti kimin kaç okka yürek taşıdığını iyi bilir.

Değil kıpıyı kırmak, kapının kolunu zorlasan o ellerini kırarlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD gezisinde, ABD’li güvenlik güçlerinin gözleri önünde bize aleyhte gösteri yapmaya çalışan terör yandaşlarını nasıl ezdiklerini sadece siz değil, tüm dünya gördü.

Sana Türklerin tarihinden bir örnek vereyim.

Osmanlı Devleti namına Akdeniz’de akınlarda bulunan Müslüman korsanlar/cengâverler, 17. yüzyılda Amerika’yı yakın takibe aldılar. Amerika’dan gelen iki gemiyi 1625’de, Manş Denizi’nde ele geçirdiler. 1678’de Massachusetts’den İngiltere’ye giden bir gemiyi; 1785’te Atlantik’teki Cadiz açıklarında Maria isimli bir başka gemiyi daha zapt ettiler. 1794’de gemi sayısı 11’e, kabin görevlileriyle birlikte esir sayısı da 220’ye ulaştı.

Amerika, Osmanlı cengâverleriyle baş edemeyeceğini anlayınca, Sultan III. Selim devrinde, 5 Eylül 1795’de 22 maddeden oluşan bir anlaşma yapmaya mecbur kaldı. Anlaşmaya, Amerika adına Joseph Donaldson, Osmanlı adına da Cezayir Dayısı/Beylerbeyi Hasan Paşa imza attı.

Anlaşma gereğince ABD, Cezayir’deki esirlerin iadesi; Atlantik ve Akdeniz’de Amerika bayrağı taşıyan hiçbir gemiye dokunulmaması karşılığında, 642.500 dolar ve yılda 12 bin Osmanlı altını (21.600 dolar) vergi ödemeyi kabul etti. Esirler için kişi başına 4000 dolar, kabin görevlileri için de 1400 dolar ödemeyi onayladı. Amerikan bayrağı taşıyan gemiler, Osmanlı donanmasının güvencesi altında serbestçe dolaşma ve ticaret yapma hakkını elde etti. Anlaşma, Amerika’nın yabancı bir devlete vergi vermeyi tasdik ettiği, tek Türkçe anlaşma olarak tarihe geçti.

Ocak 1886’da, Çanakkale Boğazı’nı geçmek isteyen Bancroft isimli Amerikan savaş gemisine Sultan Abdülhamid, ABD, 1856 Paris Antlaşması’nı imzalayan devletlerden olmadığı için izin vermedi. Aynı gemi, 1897’de, İzmir limanına da izinsiz girmeye kalkıştı ve kıyıdaki topçularımızın açtığı ateş sonucunda engellendi.

1901’de başkan seçilen Roosevelt rövanş için harekete geçmek istedi. Ancak, Savaş Bakanı ElihuRoot, Osmanlıların kolay lokma olmadığı ve kaya gibi sağlamlığı yönünde Roosevelt’i uyardı.  Bunun üzerine Amerikan yönetimi, “Türklerin eline Avrupa askerinin su dökemeyeceğini” kabullenerek geri adım attı.

Kitabında anı olarak doğru bilgiler vereceksen, bunları yaz da. Bizde keyifle okuyalım.

Yalan yazmana gerek yok. Yalancının mumunu çabuk söndürürüz.

Sizi de, bizi de dünya bilir

.

Hatta siz bizi, daha iyi bilirsiniz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri