İstanbul'da haksız kazanç sağlamak amacıyla önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettikleri bebeklerin ölümüne neden oldukları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı dava devam ediyor. Duruşmanın 3. gününde ifade veren hemşirenin anlattıkları kan dondurdu.
Kamuoyunda ‘yenidoğan çetesi’ olarak bilinen sanıkların dinlenilmesine bugün de İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde konferans salonunda devam edildi. Duruşmada, organize suç örgütü elebaşı Fırat Sarı'nın da aralarında yer aldığı 22'si tutuklu 42 sanık ile avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Çok sayıda avukat ve basın mensubunun da izleyici olarak katıldığı duruşmada, tutuklu sanık Cansu Akyıldırım'ın savunması alındı.
Öte yandan davanın görüldüğü salon ve önünde, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.
Çetenin hemşiresi Çağla Durmuş, SGK'dan sırf para alabilmek için bebeklerin raporlara yanlış bir şekilde 'entübe' yazıldığını itiraf etti.
HEMŞİREDEN ÜRKÜTEN İTİRAF
Çağla Durmuş’un savunmasını üstlenen avukat, “İdari hiyerarşiden dolayı örgüt olmadığını düşünüyorum” dedi.
Mahkeme Başkanının "Fırat Bey, hastalarda dosyada değişiklik yapmanızı istermiş. Nasıl bir değişiklik?" diye sorunca Durmuş, "Fırat Sarı hastayı entübe göster derdi" dedi. Mahkeme Başkanı, "Olması gereken ne?" diye sorunca Durmuş "Hasta neyse onu göstermek" dedi. Mahkeme Başkanı "Burada Fırat Sarı’nın amacı neydi?" diye sorulunca ise "Daha fazla kazanç" itirafında bulundu.
İddianameye göre, Yalova’dan Bağcılar’a sevk edilen Sibel Karakoç’un bebeği Havvanur, yoğun bakımda solunum yoluna gıda kaçması sonucu hayatını kaybetti.
Hemşire Çağla Durmuş’a "Karakoç bebek kötüleştiğinde ne yaptınız?" diye soruldu. Durmuş "Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı. Entübe ettik. Hastanın müdahalesine başlıyoruz, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber veriyoruz. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı.
Epikriz raporunu Mehmet yazdı." dedi. Mahkeme Başkanı, "Mehmet nerede çalışıyordu?" diye sorunca Durmuş, "TRG Hospital." yanıtını verdi. "Doktor olarak kim vardı?" sorusuna ise "Dursun Bey vardı ama o an lavaboda mıydı bilmiyorum." dedi.
"ÖRGÜT VAR MI BİLMİYORUM"
Denetim öncesi Çağla Durmuş'un "Bakalım bir şey yakalayacaklar" derken neyi kastettiği sorusuna Durmuş "Dosyalama işlemleri hakkında eksikliklerden bahsediyorum, çünkü vardı" dedi.
Durmuş kendisini "Herhangi bir örgüte üye değilim, ortada örgüt var mı bilmiyorum. Böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. 13 yıldır hiçbir hatayı ihmal etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum, dolandırıcılığı da kabul etmiyorum. Hastane maaşıyla geçinen bir insanım, bir sürü borcum var. Dolandırmış olsam çok daha fazlası olurdu." sözleriyle savundu.
Mahkeme başkanının "Kolluk ifadenin 43. sayfasında İlker Gönen ile bir konuşman var. 'Artık bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa' demişsin. Ne diyorsun?" sorusuna Durmuş "Hastayı ihmal edecek şekilde bırakmak değil, serzenişte bulunuyorum. Malzeme temini konusunda sıkıntı yaşıyorduk." dedi.
“FIRAT SARI İLE 3 YILDIR İLİŞKİM VARDI”
Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş'un ardından Cansu Akyıldırım'ın ifadesi sona erdi.
Avukat, Cansu Akyıldırım’a "Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumetin var mı?" diye sorunca Cansu Akyıldırım, "Sevmem ama saygı duyarım. Tam husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız." dedi. "İşten çıkarmalarla ilgili yönetime tavsiyede bulundun mu?" sorusuna ise "Evet, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan için yönetime söylemiştim. 'Ya onlar ya da ben' dedim." dedi.
Mahkeme Başkanının "Fırat Sarı ile samimiyetin var mıydı?" sorusuna Cansu Akyıldırım, "Evet, vardı. 3 yıldır ilişkim vardı. 2021-2023 yılları arasında." dedi. Mahkeme Başkanı "Ne zaman tanıştınız?" diye sorunca Cansu Akyıldırım "2019’da." dedi.
Mahkeme Başkanı, sanık Cansu Akyıldırım’a "Sümeyye Nur Arslan, sana 'Sende var mı örnek?' diye sorunca sen de, '3. basamak, hiçbiri doğru değil, o adamın yanına gidemem hatta ben bu epikrizlerin hiçbirini savunamam' demişsin. Ne diyorsun?" diye sorunca
“DENETİM DOSYASINDAKİ EKSİKLERİ FIRAT SARIYA SÖYLEDİM”
Cansu Akyıldırım, "Denetim dosyası ile alakalı gördüğüm eksiklikleri Fırat Bey ile paylaştım. Bu epikrizlerin hiçbirini savunayım dediğimde, gördüğüm eksiklikler bunlardı. Sisteme kopyala-yapıştır işlemleri yapıyordum." dedi.
Mahkeme Başkanı "Fırat Sarı’yı ne zamandan beri tanıyorsun?" diye sorunca ise "2019’dan beri tanıyorum. Reyap’ta beraber çalıştık." dedi.
İlaçların satışı sorulan Cansu Akyıldırım, "2023 sonlarına doğru, sabah Fırat Sarı beni aradı. Hasan Basri’nin beni işe bırakacağını söyledi. Sonra üçümüz oturduk. Daha sonra Fırat Sarı, ‘Yaptın mı gerçekten?' dedi. Sonra Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi. Ben bunu gözümle görmedim." dedi.
Mahkeme Başkanı, sanık Cansu Akyıldırım’ "Epikrizleri değiştirelim, Cansu’yla iletişim kuralım" denildiğini sorduğunda Akyıldırım, "Formatı atarlarsa sisteme atarım ama değiştirme yetkim yok. Ben o dönemde Birinci Hastanesindeydim. Böyle bir konuşmadan haberim yok." dedi.
112’NİN HASTA TRANSFERİ İTİRAFI
Hemşirelerden Damla Atak, ifadesinde örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu.
Atak’a, Kaya bebeğin ölüm sürecine ilişkin soru da yöneltildi.
Sanık hemşire şunları söyledi:
“500 gram bir bebek var. Müdahale edilmesi gerekiyor. Akciğerleri kanıyordu. Başhekim Ali Dirik’e mesaj attım. Bunun üzerine yoğun bakıma geldi. Sorular sordu. Ama bunları yaparken bizi yönlendiren yoğun bakım uzmanı yoktu. Zaten Güney Hastanesi’nde gece yoğun bakım uzmanı yoktu.”
Atak, başhekim Dirik’in yenidoğan yoğun bakımın kameralarını söktürdüğünü de anlattı.
Savunmasının devamında ambulans şoförü Gıyasettin Mert Ödemir’in 112 Acil Servis’te çalıştığını ancak 112 hastalarını göndermediğini de anlatan Atak, şöyle devam etti:
“Samimi olduğu doktorlar hastalarına yer bulamadığında o hastaları gönderiyordu.”
Fırat Sarı’nın işletmesinde çalıştığını söyleyen Atak, Sarı’yı bir ya da iki kez gördüğünü söyledi.
“İddianamede gördüğüm kadarıyla herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor. Böyle örgüt olur mu?” diye kendini savunan hemşire, başka doktorların kaşelerinin kullanılmasına ilişkin soruya, “Dr. Mehmet Gürül ile çalışırken Dr. Şeyhmus’un kaşesi vardı. Mehmet Bey’in kaşesi yoktu.” yanıtını verdi.
DURUŞMADA KURTAR VADİSİ DİYALOĞU
Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.
“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER'e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.
“ÇEK FİŞİNİ” İFADESİ SORULDU
Bugün üç sanık hemşirenin savunmasının ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaykubad, davada savunma yapacak olan ilk doktor.
Kaykubad'ın savunmasını kağıttan okumasına savcı itiraz etti. Bu itiraza savunma avukatları karşı çıktı. Mahkeme başkanı, savunmanın kağıttan okunmasına izin verdi.
Sanık doktor, görmediği bir bebeğin ölümünden sorumlu tutulduğunu iddia etti.
Güney Hastanesi'nde bir bebeğin öleceğinin anlaşılmasının ardından alelacele doktor arandığının tapelere yansıdığını söyleyen Keykubad, ne hastanede görevli eşinin ne de kendisinin Kaya bebeği görmediğini savundu.
Kaykubad, üzerine oyun oynandığını ileri sürdü. Sanık doktora, “Çek fişini” ifadesi de soruldu. Keykubad, “Ben böyle bir cümle söylemedim, mavi kod ver dedim.” dedi.