Müşrikler develer vadetmiş, bulana peygamberi,
Ölü yada diri farketmez, bulsunlardı yeter ki.
Bu ödülü almak için, kendine güvenen gençler,
O'nu takibe almışlar ödül için genç müşrikler.
Pehlivan yapılı biri, bu ödüle tamah etmiş,
Süraka adlı bu müşrik, onların peşinden gitmiş.
İstirahat için durdukları yerde yetişmişti,
Fakat Sürakanın atının takatı kesilmişti.
Onlara yetişmek için atını mahmuzlayınca,
Atın ayağı sürçtü, yere yuvarlandı uzunca.
Okunu aldı, arap adetiydi falına baktı,
Fal fenaydı, ama yine de yakalaması şarttı.
Yüz develik ödül vardı, bundan vazgeçilir miydi,
Yine atını mahmuzladı, öne geçmek istedi.
Fakat nafile, bu sefer atın ayağı batıyor,
At tepindikçe, kuma gömülmeye devam ediyor.
Süraka görünmez bir kuvvetin, onu çektiğini,
Hissetmişti, derhal anlamış aklından geçtiğini.
Saatlerce arkalarından atını tırıslamış,
Tam yetişeceği anda, atı yere yuvarlanmış.
Tekrar saldırmış, atının ayakları kuma batmış,
Bu işte bir fevkaladelik olduğuna inanmış.
Bunları gözleriyle gördü, başka çare kalmadı,
Yaptığına pişman olup, aklı başına topladı.
Çaresiz kalınca Rasül-ü Ekrem'e yalvarıyor,
Benden size zarar gelmez diye affını istiyor.
İşte Rasülullah'ın düşmanları aman diliyor,
Süraka da kendini böyle affettirmek istiyor.
Rasülullah dua edip atı kumdan çıkıyor,
Süraka aman dileyip, Peygamber'e yalvarıyor.
Bu olayların hepsi, tesadüf eseri değildir,
Onu koruyan vardır, O'da Cenâb-ı Zül-Celâl'dir.
Süraka islâmın parlak istikbalini hissetmiş,
Rasülullah'tan bir görev verilmesini istemiş.
Bu ferman ona verilmiş, sonradan müslüman olmuş,
İran'ın fethinde , müslüman ordusunda bulunmuş.
Süraka emannameyi alır almaz, geri gitmiş,
Aramayı sürdüren müşrikleri geri çevirmiş.
Ne garip tecelli, az önce dolu dizgin geliyor,
Öldürmeye gelen Süraka, şimdi O'nu koruyor.
Ebu Cehil Süraka'nın olayını öğreniyor,
Yaptığı bu olay karşısında O'nu ayıplıyor.
O'da eğer atımın gömüldüğünü sen görseydin,
Rasülullah'ın peygamberliğini tasdik ederdin.