Aydınlar Ocağı'nda Çanakkale Zaferi ve Armağan kitabı sohbeti
İl Halk Kütüphanesi Salonunda yapılan programda ilk konuşmayı yapan NEÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil İbrahim Çelik, Caner Arabacı’nın özel bir insan olduğuna dikkat çekerek “Ben 2005 yılında Adnan Hadiye Sürmegöz Okulunda müdür yardımcısıyken Cener hocamla çocuklarının kaydı sırasında tanıştık. Sonra NEÜ’de idari kadroya atandı. Biz de doktora aşamasına gelmiştik, talebesi olduk. O dönemdeki kazanımlarımız sonraki süreçte çok faydalı oldu. Halen de kendisinden istifade ediyoruz” dedi.
Daha sonra konuşan Doç. Dr. Hasan Ali Polat da Prof. Dr. Caner Arabacı ile hem talebesi hem de mesai arkadaşı olarak epey zaman beraber olduklarını ifade ederek, “Hocam ile biz 2013 yılında doktora sürecimdeyken tanıştık. Türk ve İslâm milletinin geleceği için düşünen, çırpınan bir ilim adamıdır. Bizler kendisinden çok istifade ettik.
Armağan kitapların insanların hayatta oldukları dönemde hazırlanmasının vefa anlamında daha isabetli olacağı düşüncesiyle hocamıza Armağan bir kitap hazırlamaya karar verdik. Sağ olsunlar, talep ettiğimiz hocalarımız ihtimam göstererek yazdılar ve kitap NEÜ yayınlarından çıktı” şeklinde konuştu.
Daha sonra, öğrencisi Yusuf Ziya Karaoğlu kürsüye çıkarak, hocası Prof. Dr. Caner Arabacı için yazdığı şiiri seslendirdi. Ardından, NEÜ Bilimsel Yayınlar Koordinatörlüğü Müdürü Dr. Fatih Kaleci’ye teşekkür plâketi takdim edilirken, kitapta yer alan yazarlara da eserleri hediye edildi.
Programın devamında Prof. Dr. Caner Arabacı, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferini anlatmak üzere kürsüye davet edildi. Sözlerine kendisi için Armağan Kitap hazırlayan ekibe ve yazarlarına teşekkür ederek başlayan Arabacı, “İstiklâl Savaşında biz beş yılda 12 bin kayıp verdik. Çanakkale Savaşlarındaki kaybımız ise yüz elli bin. 70 bin civarında, tahsil görmüş, okumuş insanımızı şehit verdik de Cumhuriyet kurulduktan sonraki zamanda Lise mezunu Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetti.” dedi.
1922’de sadece sekiz mezun veren okul vardır ve bu mezuniyet törenine Vali ile komutanlar da katıldı; bu kadar önemliydi mezun verebilmek” şeklinde aktardı.
Yaşa bakılmaksızın, 45 kilo ağırlığında olanların askere alındığını kaydeden Arabacı, “Çanakkale Deniz Muharebelerinde Mustafa Kemal yoktur ve biz bu zaferin komutanlarını çocuklarımıza öğretmedik. Savaşta keskin nişancı Türk kadınları olduğunu Anzaklardan öğreniyoruz ve o kadınların adını bilmiyoruz. O nişancı kadınlardan birini vurduktan sonra vücuduna elli iki kurşun saymış Anzaklar” diye konuştu.
Çanakkale Savaşlarında Alman General Liman’ın olumsuz etkilerini de anlatan Arabacı sözlerini “Alman Ordusu zor durumdaydı ve Liman Sanders Çanakkale’de Almanların planını uygulayıp kendi Ordusunu rahatlattı. Sanders’n plânlarını uygulamamız halinde dehşetli kayıplar vereceğimiz hakkında uzunca rapor yazan Halil Sami’yi önce görevden alıp sonra emekliye sevk ederek Alman planı uygulandı. Hans’ları kurtarmak için Hasan’ları feda ettiler” diyerek sürdürdü.
Çanakkale Kara Savaşlarında Türk Ordusunun başında Alman Yahudisi bir subayın görev yapmasını eleştiren Arabacı, “O subay Nabus bozgununun da subayıydı. Büyük kayıplar vermemizin sebebi bu adamdır” dedi.
Çanakkale’de aslında Türk savunma planının güçlü olduğunu kaydeden Arabacı, “Liman Van Sanders hatıratında Türklerin parmak savunma sistemi vardı. Askeri yüz kilometre geri çektim. Bu boşaltılan yerlere düşman rahatça çıkarma yapıp yerleşebildi. Bizim aklı başında subaylarımız, devlet adamlarımız vardı ama onları dinlemediler” ifadelerini kullandı.
Birinci Dünya Harbi döneminde Türklerin ölmeye mahkûm bir hasta adam olarak görüldüğünü ama alınan zaferlerin aslında Türklerin hasta olmadığını ortaya koyduğunu anlatan Arabacı, “Haçlıların Türkleri bölme planları bir Romen tarafından yazıldı. Almanların da planı vardı ve güya bizim müttefikimizdi. Bölme planları tutmadı, Çanakkake’de, Kut’ta Bakü’de biz kazandık” dedi.
Haçlıların yeniden Anadolu’ya gelme planlarından bahseden Arabacı, “Amerika güneyimizde terörü besleyerek, Ege de Yunan kontrolündeki adalara yerleşerek etrafımızı çeviriyor. Coğrafyamızdaki hareketlilik Haçlıların yeniden gelmekte olduğunu gösteriyor. Osmanlı büyük kafayla cihat devleti olmuştu. Türkiye de büyük kafalarla hazırlanmalı ve şehitlerimizin kanı kadar ter dökmesi lâzım” diyerek sözlerini tamamladı.
Programın sonunda, Aydınlar Ocağı Başkanı D. Mustafa Güçlü, konuşmacılar Doç. Dr. Halil İbrahim Çelik ve Doç. Dr. Hasan Ali Polat’a teşekkür ederek, kendilerine kitap hediye etti.
Kaynak:HABER MERKEZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.