Süt anneye verilinceye kadar Muhammad'i,
Ebu Leheb'in câriyesi ; Süveybe emzirdi.
O. çok azda olsa , annelik yapan bu kadına,
Ziyaret ederdi, verdiği sütün hatırına.
Mekke'nin havası sıcak, şiddetli ve ağırdı,
Annelerin sütü, çocuklarına yaramazdı.
Etraftaki kabileler gelir, emzirmek için,
Yeni doğan bebekleri götürür Mekke'linin.
Buna binaen, Badiye'den süt anneler gelmiş,
Hepsi birer çocuk alıp memleketine gitmiş.
Halime isminde bir kadın, Sa'd kabilesinden,
Küçük bebeğini almak istemiş annesinden.
Yetim olduğunu öğrenmiş, tereddüte düşmüş,
Bunun kârlı bir iş olmayacağını düşünmüş.
Fakat, başka götürülecek bebek kalmayınca,
Kararını vermiş bu yetim bebeği almaya.
Badiye de serbest bir hava içinde büyüyor,
Halime küçük bebeği titizlikle koruyor.
Halime'nin kızı olan, Şeyma adlı dilberi,
Süt kardeşi Muhammed'i canından çok severdi.
İkisi birlikte oynar, kardeşçe geçinirler,
Bütün aile bu çocuktan çok memnun idiler.
Halime'nin eşi Haris, birinde şöyle dedi;
''Getirdiğin çocuğun ayağı uğurlu geldi.
Hayvanlarımın sütü çoğaldı, evime geleli,
Ellerimiz bolaldı, mallarım bereketlendi.
Ben bu çocukta, başka türlü haller görüyorum,
Bu bereket nereden geliyor anlamıyorum.''
Hakikaten bu yetimin yüzü nurani idi,
Başka çocukların hallerine hiç benzemezdi.
Halime çocukta olağan üstü haller görür,
O'na bir şey olur korkusuyla, geri götürür.
Amine:'' Mekke'nin havası çocuğa yaramaz,
Sen onu Badiye ye götür, ne olur ne olmaz.''
Halime'nin yanında, beş sene bir zaman kaldı,
Sonra öz annesi beş yaşındayken teslim aldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.