Bakan Fidan açıkladı: Şam Büyükelçiliği açılıyor

Bakan Fidan açıkladı: Şam Büyükelçiliği açılıyor
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 12 yıl önce kapanan Türkiye’nin Şam Büyükelçiliğinin 14 aralık itibariyle yeniden faaliyete geçeceğini “Bütün ekip hepsi beraber, Büyükelçimiz de dahil” ifadesiyle açıkladı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Şam Büyükelçiliğinin bugün itibariyle faaliyete geçeceğini duyurdu.

Bakan Fidan, dün akyam katıldığı canlı yayında, gündeme ve Suriye'de yaşanan sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şam'a büyükelçilik açmak için bir heyetin de yola çıktığını ifade eden Fidan, "Şam Büyükelçiliği yarın faaliyete geçmiş olur" dedi.

Beşar Esad'ın Suriye'den nasıl kaçtığına da değinen Fidan, "Ruslar ve İranlılar baktılar ki bunu sürdürmenin bir anlamı yok, bir noktadan sonra onlar da telefon ettiler ve o akşam da Esad gitti" diye konuştu.

“14 YILLI KSÜREÇTE TERÖRLE MÜCADELEYİ ÇOK İYİ YAPTIK”

Katıldığı programda soruları cevaplayan Fidan şu ifadelere yer verdi:

"14 yıl boyunca bu konuyu milletimize nasıl anlatırız, tedbirlerimiz ne olacak, sayın Cumhurbaşkanımız her zaman bu meselenin arkasında durdu. Biz sorundan önce de sonra da Suriye halkının iyiliğini düşündük. Uzun vadede bu konuda iyi bir noktaya geldik.

Zaman zaman çok karamsar noktalara geldiğimiz anlar oldu. İdlib'e çekilmemiz vs tüm bu süreçlerde çok ciddi kararlar almamız gerekti. Türkiye bu süreçte terörle mücadelesini iyi bir şekilde yaptı. Herkesin anlamakta zorluk çektiği bir ilişki tarzı gerçekleştirdi."

“SMO DESTEKLENMESEYDİ MİLYONLARCA MÜLTECİ TÜRKİYE'YE GELİRDİ”

- Peki Suriye Milli Ordusu nasıl kuruldu? Türkiye, SMO konusunda farklı bir tutum izledi. Başka ülkeler desteğini çekmesine rağmen Türkiye desteklemeye devam etti. Bunun nasıl bir faydası oldu?

"Astana süreci başlayıp Helep boşaldıktan sonra Suriye'nin Dostları Platformu Suriye'nin yanında olmuştur. Dar görüşlülük çaresi olan bir hastalık değil, dinlemediler. O zamanda Özgür Suriye Ordusu Suriye Milli Ordusu'na dönüştürüldü.

Biz Suriye'deki iç savaştan dolayı ev sahipliği yaptık. Suriye Milli Ordusu desteklenmeseydi, Suriye muhalefeti yok edilmekle kalmazdı milyonlarca mülteci Türkiye'ye gelirdi."

“NİYETİMİZ SURİYE HALKINI MUTLU EDEN BİR SURİYE'NİN ORTAYA ÇIKMASI”

- Cumhurbaşkanı Erdoğan o dönemde riskleri görüyor muydu?

Türkiye riskleri görüyordu. Bizim niyetimiz Suriye halkını mutlu eden bir Suriye'nin ortaya çıkması. Baktık ki gerçekten durum çok kötü. Cumhurbaşkanımız elini uzattı. Uzun yıllar boyunca rejim kendi eksiklerini gördü. Hiçbir şekilde bu konuyu konuşmak istemediler. Biz kendilerinden bir şey istemeyecektik. İnsani isteklerimiz vardı. Kendi hakkını düşman olarak gördükleri için bu konulara girmediler. Rusya ve İran'ın etkisi altındaydılar ve bu aşamaya geldik.

“GÖRÜŞMELERİN KANSIZ OLMASININ YOLUNU AÇTIK”

- Rejim çöktüğünde siz Doha Forumu’ndaydınız. Bu gelişme arifesinde Doha’da neler yaşandı? Sizce oraya gelen ülkeler Esad’ın gideceğini biliyor muydu?

Aslında son 2-3 yıldır rejim çok zayıftı. Yapılması gereken en hayati konu Rusların hayati olarak denkleme girmemeleriydi. İran Dışişleri Bakanı geldi, Ruslar ve İranlılarla bir araya geldik bazı konuları konuştuk. Rejim destek görseydi çok kanlı olabilirdi. Ruslar ve İranlılar baktılar ki bunu sürdürmenin bir anlamı yok, bir noktadan sonra onlar da telefon ettiler ve o akşam da Esad gitti.

Yani bir muhalefetin üstün cesareti ile ilerleyen bir hareket oldu. Biz odaklı görüşmeler sürdürerek bunun kansız olmasının yolunu açtık.

- Bugüne dönersek, muhalif güçlerin Şam’ı ele geçirmesiyle birlikte devlet kurumlarının işlerliğini devam ettirmesi yönünde hızlı ve önemli adımlar atıldı. Örneğin Başbakan hemen atandı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

4 milyon nüfusa hizmet etme durumları oldu. Muhalefet halkın ihtiyaçlarını karşılanmasının asli hükümlülüklerinin farkındalar, bunlar İblid'te yürüttükleri hizmetleri bütün ülkeye yaygınlaştırmaya çalıştılar. Öncelikli olarak ülkede bütünlüğün sağlanması gerek, bizim için çok yoğun bir mesai başlıyor.

“RİSK HER ZAMAN VAR”

- Bu hassas dönemde dikkatli olunmaması durumunda Suriye’nin yeni bir güç/nüfuz mücadelesi alanına dönüşme riski var mı?

Bu risk her zaman var, onun için yapıcı davranmak gerekiyor. Biz bu konuda çok duyarlıyız. Gereken diplomatik ve istihbari adımları atmak gerekiyor.

- Siz “farklı dini-etnik grupların sulh içinde yaşadığı bir yeni Suriye'nin hayata geçmesini bekliyoruz.” dediniz. Bu noktada HTŞ’nin geçmişinden bahisle kaygılanan Batılı analistler de var. Bu endişelere ne diyorsunuz?

Biz ciddi bir karşı duruş görmedik, bizim tanıdığımız kadar kimse tanımıyor bunları. Biz terörizmin olmadığı bir Suriye görmak istiyoruz, kitle imha silahlarıyla kimsenin işi olmadığı, bölge ülkelerine tehdit üretmeyen kuşatıcı bir yapı istiyoruz. Şam'daki yönetime biz bunları iletiyoruz. Can güvenliği oluşmuş bir Suriye'de insanlar geri dönebilirler. Biz bunları Şam'daki yönetime yansıtıyoruz. Söyledikleriyle yaptıkları örtüşüyor, iyi yoldalar.

Bütün ülkelerin burada ortak bir çabası olsun. Bölgenin ortaya çıkan sorunlarını çözmede aralarında geliştirdikleri mekanizma olur.

“İSRAİL TEHLİKELİ BİR STRATEJİ GELİŞTİRDİ”

- Bu arada İsrail ordusu Golan’da içeri girdi, önemli startejik tepeleri kontrol altına aldı. Şam’a 25 km kadar yaklaştı. Netenyahu “Golan tepeleri sonsuza kadar İsrail’in bir parçası olacak.” dedi. Dahası İsrail “Esad’ın” diyerek, -ki Esad gittiğine göre artık Suriye halkının olan- ülkenin bütün askeri gücünü, tesis ve depolarını vuruyor. İsrail’in amacı fırsattan istifade toprak kazanmak mı?

İsrail burada olabilecek en kötü senaryoyu belirleyip tedbir paketi geliştirmiş. Esad rejiminin kabiliyetlerini İsrail biliyordu. İsrail yeni yönetimin durduğu yerden emin olmadığı için bir strateji geliştirdi. Bu strateji çok tehlikeli bir starteji, kendilerine haber yolladık, artık bu noktaları bombalamaktan vaz geçin.

- Yeni dönemde sizce Waşington’ın YPG ile ilişkisi nasıl şekillenecek? Bugün Blinken ile yaptığınız görüşmede bu konuyu ele aldınız mı? Amerika’nın Suriye’deki son gelişmelere yaklaşımı nasıl?

“PKK ABD VE AVRUPA ÜLKELERİNDEN MUAZZAM DESTEK ALMIŞTIR”

Bizim pozisyonumuz değişmedi. ABD'den ve bazı Avrupa ülkelerinden muazzam bir destek almıştır PKK. Suriyeli Muhalifler yıllardır savaşıyorlar, bundan sonra Şam'daki yönetimin atacağı adamlar neticesinde YPG'nin çk fazla bir zemin bulamayacağını düşünüyoruz.

YPG'nin ortadan kaldırılması bizim stratejik hedefimiz. Biz Suriye'deke kardeşlerimizin kendi topraklarındaki tehditi elemine etmesini bekleyeceğiz. Bir an önce Suriyeli olmayan YPG içindeki unsurların ülkeyi terk etmeleri gerekiyor. YPG'nin bütün komuta kademesinin de ülkeyi terk etmeleleri gerekiyor. Daha sonra kalanların silahlarını bırakıp yaşamayı sürdürmeleri gerekiyor.

Batılılar DEAŞ'lı olanları kendi vatanlarına getirmemek için başka bir terörist örgütü kullanıyorlar, bunun bize ürettiği yükü umursamıyorlar. Avrupalı devletlerin kendi DEAŞ unsurlarını alıp götürmesi gerekir. Avrupa'nın YPG tarafından sürekli şantaja tutulması akıl tutulması. DEAŞ'la mücadele dedikleri aslında DEAŞ tutuklarına yapılan gardiyanlık işi."

Kaynak:HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.