"Bizim sektör çalışanı aç bırakmaz"
Esnaf köşesinin bu haftaki konuğu elektrik sektöründe faaliyet gösteren Ramazan Harmancı. İlkokul dönemlerinden bu yana elektrik sektörü içerisinde yer alan Ramazan Harmancı, 31 yıldır esnaflık yapıyor. Üç oğlundan ikisini de elektrikçi olarak yetiştiren Harmancı, yaptıkları işin ölüm tehlikesi barındıran riskli ama çok zevkli bir meslek olduğunu söylüyor. Nüfusun az olmasından dolayı ilçenin kısır bir döngü içerisinde olduğunu kaydeden Harmancı, ilçenin potansiyeline göre hareket ettiklerini söyledi. İşte Ramazan Harmancı'nın esnaflık hayatı:
Elektrikle işiyle ilkokulda tanıştım
1970 Sarayönü doğumluyum. İlkokulu Cumhuriyet ilkokulunda okudum. Ortaokulu bitirdikten sonra hayata atıldım. İlkokul dönemlerinden itibaren yaz tatillerinde de çıraklık yapıyordum. İlk Halil ustanın yanında başladım. Ortaokulu bitirdikten sonrada 1984'de İhsan Erdemir'in yanında çalışmaya başladım. 1986'ya kadar çalıştıktan sonra o sene İzmir'e gittim. Yetki belgesi almak için 6 ay İzmir'de kurs aldım. Aynı zamanda da çalıştım. 6 ay sonra Ankara'da imtihana girdim. İmtihanı kazandıktan sonrada mülakata girdim. Sonra bize 3. sınıf yetki belgesi verdiler. O zaman Konya'da falan verilmiyordu. Şimdiki gibi kolay değildi. 1987'de eskiden dükkan vergi numarası olanlara imtihansız ustalık belgesi verdiler. Bizim öyle bir şeyimiz yok ama olan arkadaşlarımız aldı. O tarihte Sarayönü'ne döndüğümde benden başka diplomalı elektrikçi yoktu.
Akdoğan sokak bir başkaydı
1988'de kendi dükkanımı açtım. Dükkanı açtıktan sonra ustalık belgesini zorunlu koştular. 1989'de yetki belgesi olanlara mülakatla ustalık belgesi verdiler. O gün bugündür ilçemize hizmet ediyoruz. İlk dükkanım çarşı camiinin karşısındaki Akdoğan sokaktaydı. 88'de Akdoğan sokakta esnaf iletişimi çok farklıydı. Birbirimize dükkanımızı emanet eder giderdik. Birbirimizin işine bakardık. Hepimiz küçük esnaftı 15-20 metrekarelik dükkanlarımız vardı ama yürekler büyüktü. Sonra caddeye çıktım. Caminin yanındaki dükkanlardan bir yer kiraladım. 1990'da askere gittim. Askerden geldikten sonra 15-20 sene babamla beraber çalıştık. 1999'da şimdi dükkanımın olduğu yerdeki eski dükkanımı aldım.
Çocuklarımla bu mesleği öğrendi
2013'e kadar eski işyerimde oturduktan sonra yanımdaki dükkanı da aldım. İkisini de yıkıp birleştirip yeni bir bina yaptım. Hedefimizde böyle bir işyeri vardı. İlçe merkezimizde güzel bir işyeri yaptık. Kazandığımızı yine ilçemizde değerlendiriyoruz. Babam ihtiyarladıktan sonra eşim ve çocuklarımla çalışmaya başladım. Üç oğlum var. İki tanesi elektrik mühendisi, bir tanesi halen lisede okuyor. Çocuklarım küçüklükten beri bu işe çok meraklıydı. Büyük oğlum okusam da okumasam da elektrikçi olacak ben dedi. Ortanca oğlanda aynı şekilde. Yapacakları işin okulunu okumak istediler ve okudular. İşlerini severek yapıyorlar. Ama küçük oğlan elektrikçi olmak istemiyor mesela. Şimdi sahada iki oğlumda birlikte çalışıyoruz. Eşimde dükkanda duruyor.
Elektrik işinde af yok
Bu işin e büyük riski ölüm. Çarpılma tehlikesi var. Zorluğuna gelince, herhangi bir zorluğu yok. Zorluğu varsa da bilmiyorum. İnsana sevdiği iş zor gelmiyor. Elektrik işinde çarpıldığın anda af yok. Hata götüren bir iş değil. İşi felfes yapmak, dikkatsiz davranmak gibi bir lüksümüz yok. Bizim sektör ilçe babında hiçbir zaman insanı işsiz bırakmaz. Bu iş büyükmüş buna gidiyim. Bu iş küçükmüş buna bakmam diye seçersen kaybolmaya mahkumsun. Bizim gibi çalışan diğer esnaf arkadaşlarımızda var. Herkes ekmeğini yiyor. Bizim işler inşaat sektörüyle de ciddi şekilde bağlantılı.
İlçemiz kısır döngünün içinde
İnşaat sektörü ilçe merkezinde az. TOKİ bu konuda bizi olumsuz etkiledi. Tabi olumlu etkileri de var ancak ufak tefek. Ben işe yeni başladığımda ilçede müstakil ev yaptıran çoktu. Müstakil evin işi eksik olmaz. TOKİ'lerden çok iş çıkmaz. Genelde köylerde yapılıyor inşaatlar. Dönüş yapanlar ev yaptırıyor. İmar barışı da işlerimize bir hareket kazandırdı. Ama genel anlamda ilçemizde bir kısırlık var. İnsanımızda bir Konya merakı var. Bizim ilçemizin Konya'ya yakın olması bütün esnafı vuruyor. İşi beğenmezlik yapmadıkça bizim sektör insanı aç bırakmaz. Çünkü bu dönemde elektrik hayatın merkezinde. Elektriksiz hiçbir şey olmuyor.
Nüfus olmadan olmuyor
İlçemiz dayanışma ve yardımlaşma konusunda çok iyi. Herkes birbiri ile hısım akraba. Düğünlerimiz, cenazelerimiz çok güzel oluyor. Ekonomik olarak da sakin bir memleketiz. Herkes rutin yaşamını sağlıyor. Nüfus olsa çok değişik olur ama nüfusun az olması ilçede kısır bir döngü meydana getiriyor. Nüfus olmadıkça iş potansiyeli artmaz. Nüfusun artması da istihdama bağlı. İş olmadıkça hiçbir şey olmuyor. Eskiden istihdam daha fazlaydı. Etibank vardı. Tigemler vardı. Tigemler hala var ama teknoloji makineleşme istihdamı azalttı. Eskiden 20 kişinin gördüğü işi şimdi 1 kişi görüyor.
Veresiye hepimizin sıkıntısı
İnsanlarımız tembelliğe alıştı. Çalıştıracak amele arasak bulamıyoruz. Veresiye işi de bizim belimizi büken başka bir şey. İş çok ortada para yok. Bu benim için değil bütün esnaflar için geçerli. Zamanında borcunu getirene yine bir şey demiyorum ama birde alıp alıp bir daha selam vermeyenler var. İnsanlar gidiyor Bim'e kart çektiriyor bize gelince iki ampulü yazdırıyor. Eskiden herkes ilçede otururdu. Şimdi amiri, memuru, yerlisi bile gidip Konya'da oturuyor. Otomatik olarak kazandıklarını da Konya'da harcıyorlar. Ayrıca parası olan da gidip alışverişini Konya'dan yapıyor. Biz ailece çalıştığımız için ayakta durabiliyoruz. Millet keyfinden kapatmıyor dükkanını. Esnaflara bakın kaç tanesi yanında eleman çalıştırıyor. Maaşı sigortayı nasıl yetiştirecekler. Bizde yetiştiremeyiz. Bir elemanın 2,5-3 bin lira masrafı var. Para trafiği çok sıkıntılı. Gitgide de sıkılıyor. Siftah etmeden dükkanını kapatan esnaf arkadaşlar oluyordur.
Sektörü köyler ayakta tutuyor
Sarayönü çok büyük hayallerin yeri değil. Büyük hayal kurarsan, büyük başlarsan yarın soluğu Antalya'da alırsın. Bizim ilçenin iş potansiyeli yüzde 20'lerde. Bu sektörü köyler ayakta tutuyor. Birde şöyle bir şey var. Bizim burada kazandığımız Konya'da simit parası etmiyor. Yani Sarayönü'nde yaptığımız işle çok para kazanıyoruz falan sanmayalım. Bizim burada sıktığımız, tuttuğumuz dışarıda hiçbir şey. Biz ilçemize göre çalışacağız. Ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Ben dükkanı ilk açtığım zamanlar bir ampul fazla getirebilmek için Konya'dan çok aç geldiğimi bilirim. Eskiden zorluk vardı ama işte vardı. Konya'da sırtımızda otogara kadar mal taşırdık. Buraya gelince de at arabası tutar dükkana götürürdük. Şimdi her şey kolaylaştı. Altımızda arabamızda var her türlü imkanımız da var ama sanki hiçbir şeyin eski tadı yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.