“Ev değil, dert almışız!”
Sarayönü 3’ncü Etap TOKİ konutlarında hak sahibi olan vatandaşlar, yaşadıkları büyük sorunları dile getirdi. Ciddi problemlerle karşılaştıklarını ancak sorunları giderecek muhatap bulamadıklarını kaydeden vatandaşlar, büyük bir hayal kırıklığına uğradıklarını anlattı. İlgisizlikten yakınan vatandaşlar kusurlu evler, kusurlu binalar, yönetimsel sıkıntılar ve birçok eksik ile birlikte yüz üstü bırakıldıklarını dile getirdi. Büyük pişmanlık yaşadıklarını ifade eden vatandaşlar, “Buradan ev almaz olsaydık. Ev değil dert almışız. Bize bu evler hibe edilmedi. Paramızla aldık. Kusurlar, eksikler giderilmiyorsa tespit edilen kusurlar kadar evlerin değerinde indirime gidilsin” şeklinde konuşuyor.
Sarayönü’nde inşa edilen 883 daireli 3’ncü Etap TOKİ konutlarında ev sahibi olan vatandaşlar, kusurlardan, eksiklerden, yönetimsel sıkıntılardan, tesisat patlaklarından, lağım baskınlarından dert sahibi oldu. Yaşanan büyük sıkıntılarla ilgili bazı hak sahipleri mağduriyetlerini dile getirdi.
Tam bir rezalet örneği
Planlama, yapım ve yönetimsel sıkıntılara değinen İsmail Bataş ise şunları söyledi: “Böyle bir anlayış, böyle bir yönetim olur mu? Günü gelmeden istenen aidatlar, ilçede olmayan bir bankanın gişelerine yönlendirmeler, kışın ortası gelmiş, yarısı boş kiracı bekleyen binalar, tamirat tadilat için günlerce bekleyen vatandaşlar, yani kısacası çok büyük sıkıntılar var. Evet yapandan yapımında emeği geçenden Allah razı olsun ama bunun bir ön çalışması olmalıydı. 883 daire gereksizdi. 400, 450 daire yeterliydi. Ayakta zor duran Sarayönü ekonomisi bitmiş durumda. Bu memleket bu kadar mı sahipsiz olur? Halk bu kadar mı duyarsız olur? Yapımda emeği geçenlere dua ederken onların da problemlerin çözümünde halkın yanında olmasını beklerdik. Şimdi herkes yakıt ve aidata kiracı arıyor. Özetle doğru dürüst planlaması yapılmadan altyapısı bitirilmeden her yönüyle sorunlu bu binaların halka satılması tam bir rezalet örneğidir.”
Afganlıların eline kaldık
Bataş, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Gerek emlak konut yetkililerinin ilgisizliği, gerek müteahhit elamanlarının yetersizliği halkı canından bezdirmiştir. İki üç Afganlı çocukla bu iş dönmez. 883 dairenin problemi böyle çözülemez. Bu binalar halkı bankalara mahkum etmiş, piyasada sıcak para kalmamıştır. Bütün bunları göz önüne alarak birbirimizi suçlamak yerine birlikte çözüm aramak, Sarayönümüzün müzmin hastalığı olan bana necilikten kurtularak seçilmişleri göreve davet etmek gerekir. “
Eksikler yapılmıyor
Dairesinde 14 kalem eksik ve kusurlu imalat olduğunu kaydeden Hasbi Kanıcı, “Sorunlarımızı, sıkıntılarımızı dile getirip hakkımızı arayınca işlerimiz yapılacağına tam tersi oluyor. Müteahhidin elemanlarına C2-7 bloktaki dairemde 14 kalem eksik ve bozuk imalat belirttim. Patronlarının emri varmış. Benim daireye hiç gelinmedi. Konuyu Cimer’e ve TOKİ yönetimine ilettim. Hiçbir geri dönüş olmadı. Devlet sanki bize burayı bağışladı. Paramızla daire aldık. Devletin burada sağladığı tek avantaj uzun vade sunması. Ama zaten çok yüksek bir faiz uygulamasıyla bizden satış bedelinin iki katını alacak.” şeklinde konuştu.
Kusurlar kadar indirim istiyoruz
Tüketici konumunda olduklarını ve büyük mağduriyet yaşadıklarını kaydeden Kanıcı, şunları söyledi: “TOKİ, inşaat esnasında madem bu binaların nasıl yapıldığını kontrol etmedi o zaman tespit edilen kusurlar kadar evlerin fiyatında indirip yapıp ya bunu kendi karşılasın ya da müteahhide karşılatsın. Bizim burada suçumuz günahımız ne.”
Sahipsiz kaldık
Kanıcı, Sarayönü Belediye Başkanı Nafiz Solak’ın 883 ev sahibini sahipsiz bıraktığını belirterek, “Biz burada sahipsiz kalmanın çok büyük sıkıntısını yaşıyoruz. Belediye Başkanımız seçim sürecinde 883 kişiyi ev sahibi yaptık diyerek oy topladı ama iş bittikten sonra oranın bizimle alakası yok deyip işin içinden sıyrıldı. Halbuki bize önderlik edip hakkımızı onun araması gerekirdi. Bu ilçede yaprak kımıldasa başkanı alakadar eder. Bizimle alakası yok deme gibi bir şansı yok. Bu halk Nafiz Solak’ı bu ilçenin lideri olarak seçtiyse liderlik, önderlik böyle zamanlarda belli olur. Çıksın hakkımızı savunsun. Ya bu eksikliklerin giderilmesini sağlasın ya da TOKİ ile görüşerek kusurlar kadar indirim yaptırsın. Bizde eksikleri kendimiz yaptıralım. Biz iyi kötü hakkımızı savunabiliyoruz ama nice savunmasız insanlar var.” diye konuştu.
Devlet en kötüsünü mü yaptırır?
Hak sahiplerinden Cihan Önal, “Ev sahibi olalım derken dert sahibi olduk. TOKİ’nin burada çok büyük bir sorumsuzluğu var. Balık baştan kokar. Devlet vatandaşı için vatandaşının parasıyla ev yaptırıyor ama en kötüsünü yaptırıyor. Devletin yaptırdığı evin en iyi evler olması gerekirken en kötüsü olması bizi hayal kırıklığına uğrattı. Evler verileli daha üç ay geçti. Her yer dökülüyor, patlıyor, çatlıyor. Eksiklerimizi yaptıramıyoruz. Hiçbir muhatap bulamıyoruz. Evleri teslim ederken görevliler eksiklerin listesini yapıp bir ay sonra hepsi yapılacak diye bizden teslim imzasını aldı ama ne gelen var ne giden. Devletin burada adam akıllı evler yaptıracak kadar, müteahhidi denetleyecek kadar kudreti yok muydu? Biz devletimize güvenemeyeceksek, sırtımızı dayayamayacaksak kime güveneceğiz.” dedi.
Lağım baskınları yaşanıyor
Yine hak sahiplerinden Yusuf İnanır, “C2-5 Blokta bodrumu lağım bastı ve günlerdir bu binanın bodrumunda afedersiniz insan dışkıları yüzüyor. Hiçbir şekilde ilgilenen ve bakan yok. Kokudan durulmuyor. Bunun neden kaynaklandığına baktığımızda ise yine yapım hatası karşımıza çıkıyor. Devlet işi diye müteahhitlerde, işçilerde en kötü, en berbat şekilde çalışmış. Devletin hiçbir caydırıcılığı olmadığı için müteahhitlerde salla pati iş yapıyor. Müteahhitler, iş doğru yapılmadığında devletin binaları yıktırıp yeniden yaptırabileceğini düşünse işe özenir ama devletimizin hiçbir yaptırımı yok. Boruların içi kum, harç ve betonlarla dolmuş. Bu yüzden lağım boruları ya patlıyor ya da evlerden taşıyor. Diğer bloklarda da zemin katlarda oturan insanların evinden lağım taşmış. Bu olanlar bizlere reva mı? İnsanlar bu evleri ne hayallerde bekledi ama sonuç evlerini lağım basması oldu.” şeklinde konuştu.
Su patlakları bezdirdi
Su tesisatlarından dert yanan Ramazan Akkuş ise, “Dairemde beş kere su tesisatı patladı. Canımıza yetti artık bu olanlar. Neden bu kadar patlıyor diye yapmaya gelenlere soruyoruz “abi bayat borular kullanılmış” diyorlar. Madem burayı yaptıran, bu boruların bayat olduğunu biliyordu da neden yaptırdı. Su tesisatları komple değişmeden bu su patlamalarının biteceğine inanmıyorum. Sürekli patlamaya devam edecek. Yıllar geçtikçe bu patlamalar daha da artacak. Buda bizlerin sürekli olarak evinlerin dört bir yanında fayans kırdırıp, orayı burayı kazdırıp su patlağı yaptırmamız demek.” ifadelerini kullandı.
Şeffaf yönetim istiyoruz
Aidat konusunda yaşanan sıkıntıları dile getiren Ali Kaya, “Küçük dairelerden 105, büyük dairelerden 126 lira aidat alınıyor. İkisi arasında nasıl bir hizmet farkı varda bu fiyat farkı ortaya çıkıyor. Bu aidatlar diğer TOKİ’lerdeki aidatlardan neden yüksek. Ödediğimiz bu paranın karşılığını ne kadar alabiliyoruz. Bu aidatlar neye göre nasıl belirlendi. Nereye, hangi kalemlere, ne kadar harcama yapıyor. Ne kadar gelir elde ediliyor. Bunların hiç birini bilmiyoruz ve bunların biz hak sahiplerine açıklanmasını istiyoruz. Şeffaf bir yönetim istiyoruz. Bu bizim en doğal hakkımız.” dedi.
Tarla yolları daha iyi
Yollar ve çevre düzenlemeleri hakkındaki şikayetlerini dile getiren Fatih İnceer, “Yollarımız yeni bir sitenin yolları gibi değil de 20 yıllık bir sitenin yolları gibi. Taşlar aşınmış, yollar çökmüş. Tarla yolları belki daha güzeldir. Yüklenici firmanın bu yolları yeniden yapması lazım. Ekilen çimler kurumuş, yerlerini yabani otlar almış. Dikilen fidanların birçoğu kurumuş. İnşallah çevre düzenlemesiyle ilgili bu büyük sorunlar düzeltilmeden sitenin kesin kabulü yapılmaz. Yoksa bunlarda ev sahiplerinin sırtına yüklenecek.” diye konuştu.
Ev sahiplerinde duyarsızlık var
Site sakinlerinden İdiris Alperen, şunları söyledi: “Millet eksiklerden, kusurlardan, su baskınlarından, lağım baskınlarından, yıkılıp dökülen yerlerden bezdi, bir de yönetim sıkıntısı çıktı. Yönetimin ne yaptığını, ne ettiğini, ne planladığını hiçbir ev sahibi bilmiyor. Biz şeffaf bir yönetim istiyoruz. Ne kadar para toplandığını, nerelere harcandığını bir listeye basıp binaların girişine astırmak çok mu zor. Toplanan paraların nereye gittiğini bilmiyoruz. Ev sahipleri de çok duyarsız. 883 tane ev sahibi var ama birlik beraberlik olmadığı için hiçbir yaptırım gücü yok. Bu kadar ev sahibi bir araya gelse sesimizi istediğimiz yere duyururuz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.