Geçmişten günümüze "Sarayönü" - 24
Konya Şer iye Sicillerinde Bulunan Sa îd-İli Nâhiyesi İle İlgili Bazı Kayıtlar (1690-1740) (5)
Â
Mülk Satışları
Kadıların görev ve yetkileri arasında bir noter gibi alış-veriş işlemlerinin tescîl edilmesi de bulunmaktadır. Bu itibarla sicillerde, çok sayıda mülk satış hüccetleri de mevcuttur. Konya şer iye sicillerinde Sa îd-ili Nâhiyesi nden intikâl etmiş 4 adet mülk satış hücceti tespit edilmiş olup, bunların 1 i Lâdik, 3 ü de Sarây-ini köyü halkına âittir. Bir başka mülk satışı da Lâdik de gerçekleşmiş olup, aynı köyden Mustafa bin el-Hâc Osman, köyünde bulunan bir tarafdan Şa bân Beg mülkü, bir tarafdan İbrahim mülkü, bir tarafdan el-Hâc Osmanoğlu İbrahim mülkü ve bir tarafdan tarîk-i ‘âmm ile sınırlı olan 1 bâb oda, 1 zîr zemîn, 1 tabhâne, 1 örtme, bir mikdâr havlu, 1 dönüm mülk harîmi ve 1 ceviz ağacını ile Sarâc nâm karye toprağında olan bağdan 8 hisseden kendinin olan 1 hissesini Abdullatîf Efendi ibn İbrahim Efendi ye 44 guruşa satmıştır. Bazen kendisi köyde oturduğu halde, Konya da mîrâs kalan mülkü çeşitli sebeplerle satanlara da rastlamak mümkündür.
Meselâ Sarây-ini köyünde oturan Ömer bin Ramazan bunlardan biridir. Ömer, karısı olup Konya nın Sinânperâkendesi Mahallesi nde otururken ölen Şerife Hadîce bint-i Mustafa Efendi nâm hatundan kendisine ve küçük oğlu Seyyid Mustafa ya intikâl eden aynı mahalledeki iki tarafından Molla Hüseyin, bir tarafdan Minnet mülkü ve bir tarafdan umumî yol ile mahdud olan 1 oda, 1 tâbhâne, 1 ahur, 1 kilar, 1 örtme ve bir miktar havludan oluşan evini, Mustafa bin Hüseyin e, 63 guruş ile yarım vakıyye kahveye satmıştır.
Ömer in kendisine ve küçük çocuğuna kalan evi satmasının sebebi ise kendilerinin Sarây-ini köyünde oturmalarından dolayı, Konya da bulunan evin boş kalacağı ve bu sebeple de harâbe olma ihtimali yüksek olan evin satılmasının daha uygun olduğudur. Ömer bin Ramazân, aynı şekilde, Konya da Musalla yakınında Yeniceler demekle meşhur bağlarda olan bir tarafdan Molla Hüseyin, bir tarafdan Hacı Himmetoğlu Mehmed, bir tarafdan Bâlioğlu Abdullah mülkü ve bir tarafdan yol ile mahdûd 2 tahta mülk bağını, el-Hâc Mehmed bin el-Hâc Mustafa ya 26 guruş kıymetli 1 doru bargir ile 45 guruşa satmıştır. Bazen satın alınmış mülkler üzerinde anlaşmazlıkların çıktığı da görülmektedir.
Meselâ Sa îd-ili Nâhiyesi ne tâbi Sarây-ini köyünden Müslime bint-i Şa bân, mahkemede, kardeşi Sefer Beşe ibn Şa bân ı da vâ edip, Lâdik de bulunan yedi puşta vâlidesi Teslime den kalan bağını kardeşi Sefer Beşe nin fuzulen zabt ettiğini ve sual olunup el çektirilmesini ister. Sefer Beşe ise cevabında, adı geçen bağı elinde olan hüccet gereğince, babalarının 7 puştasını kendisine ve 7 puştasını kardeşi Müslime ye hibe eylediğini, 20 sene önce de Müslime nin hissesi olan 7 puşta bağı kendisine 5 guruşa sattığını, satın alınmış malı olduğu için de zabt ettiğini ifâde eder. Müslime ise cevabında 5 puştasını 5 guruşa sattığını, 2 puştasının satışa dâhil olmadığını iddia etmiştir. Sefer Beşe den 7 puşta bağı 5 guruşa Müslime den satın aldığını ispatlayacak şÃ¢hit istendiğinde şÃ¢hit gösterememiş, Müslime ye de 7 puşta bağı kardeşi Sefer Beşe ye 5 guruşa satmadığına yemin teklif olunduğunda, o da, yemin etmekten çekinmiştir. Neticede Müslime, açmış olduğu mülkiyet da vâsını kaybetmiştir.
Vasî Ta yîni ve Nafaka Takdiri İle İlgili Kayıtlar
Vasî, kelime ma nası itibâriyle ölen kimselerin küçük çocuklarının şer î işlerini görüvermek, mâllarını korumak ve tasarruf etmek için kâdı tarafından ta yîn edilmiş kimseye denilir. Sicillerde vasî ta yîni hüccetlerinde genellikle babaları ölen küçük yaştaki çocukların şer î işlerini görüvermek ve kendilerine kalan mîrâs mâllarının muhâfazası için, kâdı tarafından bir yakınının vasî olarak ta yîn edildiği görülmektedir ki, bunlar genellikle anne veya büyük kardeşlerden biri ya da dede veya büyükanne, amca veya dayı gibi yakın akrabalardır. Konya şer iye sicillerinde 1 i Absarı, 1 i de Kurşunlu köylerine âit 2 adet vasî ta yîn belgesi tespit edilmiştir.
Absarı köyünden iken ölen Hasan bin (boş) un küçük oğlu Mustafa ya babasından kalan mâllarını korumaya ve şer î işlerini görüvermeye annesi Rukiye bint-i Hüseyin adlı kadın, dîndâr ve güvenilir olduğu için, mahkeme tarafından vasî ta yîn edilmiştir. Benzer şekilde, Kurşunlu köyünden iken ölen Mahmûd Beg ibn Ahmed in küçük oğlu Hüseyin e de babasından kalan mallarını korumaya ve şer î işlerini görüvermeye çocuğun amcası Yusuf Beg ibn Ahmed, vasî olarak atanmıştır.
Sicillerde nafaka bağlanması talebi ile ilgili de, 3 ü Sarây-ini 1 i de Lâdik köyü olmak üzere, 4 adet belge tespit edilmiştir. Bu belgelerden 2 sinde babaları ölen küçük yaştaki çocuklara annelerinin veya kendilerine mahkeme tarafından ta yîn edilen vasîlerinin talebiyle, mahkeme tarafından, babalarından intikâl etmiş mâllarından nafaka bağlandığı görülmektedir. Meselâ Sarây-ini köyünden Fâtıma bint-i Musa nâm hatun, mahkemeye müracaatla, küçük oğlu Abdullah ın, emzirme hakkı dolayısıyla kendi yanında ve terbiyesinde olup nafaka ve kisveye şiddetle ihtiyacı olmakla, daha önce ölen babası İsmail bin Abdullah dan irsen intikâl eden mâllarından yeteri kadar nafaka ve kisve baha bağlanmasını taleb etmiştir.
Bu talep üzerine mahkeme vaktin râyici ile çocuğun nafakası ve diğer ihtiyaçları için, 3 er cedîd akça nafaka bağlamış ve gerektiğinde borç alabilmesi için Fâtıma ya izin vermiştir. Aynı şekilde Sarây-ini köyünden iken ölen Hüdâverdi Beşe ibn İbrahim in küçük oğlu İsa nın vasîsi olan amcası Mustafa bin İbrahim de, hâlâ yanında ve terbiyesinde olan çocuğa, nafaka ve diğer ihtiyaçları için yevmî 4 cedîd akça bağlatmıştır. Bunun yanında muhâla a ile kocasından ayrıldıktan sonra, kendilerinin fakîr olduğunu ve çocuğunun nafakasını karşılayamayacağını söyleyerek, kocası üzerine nafaka bağlatan kadınlara da rastlanılmaktadır.
Konya nın Kalenderhâne Mahallesi nden olan Kerîme bint-i Halil adlı hatun bunlardan biridir. Kerîme Hatun, Sarây-ini köyü sakinlerinden olan ve muhâla a ile boşandığı eski kocası İbrahim bin Yahya dan olan bir aylık oğlu İbrahim için, yetecek kadar nafaka bağlanmasını taleb etmektedir. İleri sürdüğü bahâne ise, kendisinin ‚fakîre ve mu sire‛ olmasıdır. Bu talebi dikkate alan kadı, daha bir aylık olan İbrahim e, babası İbrahim üzerine nafaka ve kisve bahâ olmak üzere, yevmî 4 er cedîd akça bağlamış ve ihtiyaç hâlinde borç alabilmesi için Kerîme ye izin vermiştir.
Bunun yanında, kocası başka yere giderken, nafakasını için vekil bıraktığını söyleyen ve vekilin nafakasını vermediğini iddia eden kadınlar da bulunmakta idi. Lâdik köyünden Ayşe bint-i Mehmed adlı hatun bunlardan biri idi.
Ayşe Hatun, Süleyman bin Mehmed i da vâ edip, kocası İvaz bin Mehmed in 4 sene önce ahar diyara giderken, kendisi gelinceye kadar ‚benim nafaka ve kisvemi vermeğe Süleyman ı vekîl etmiş idi İvaz gitdikden sonra Süleyman bir sene nafaka ve kisvemi görüp bâki üç seneden berü virmemişdir hâlâ dahî vermekden imtinâ üzeredir su âl olunup nafaka ve kisvemi görmeğe tenbîh olunsun‛ diye da vâ edince; Süleyman cevabında Ayşe nin söyledikleri doğrulamış, ancak İvaz ın ahar diyara giderken ‚bir sene temamına değin gelüp zevcem Ayşe ye mülâki olmazsam, süre tamamında Ayşe benden üç talâkla boş olsun deyüp gidüp bu âna değin gelmeyüp dört sene mürûr eylemekle bir seneden sonra nafakasını vermedim‛ demiş ve Ayşe yi reddetmiştir.
Bunun üzerine Süleyman dan sözlerini ispatlaması istenmiş, şÃ¢hitlerin de onu doğrulaması üzerine, talâkın sâbit olduğunu kabul eden kadı, Ayşe nin nafaka talebini reddetmiştir.
Berâtlar
Osmanlı Devleti nde padişah tarafından bir memuriyete ta yîn, bir gelirintahsîs, bir şeyin kullanım hakkı, bir imtiyaz ve mu âfiyetin verildiğini gösteren ve padişahın tuğrasını taşıyan belgelere berât denilmekte idi. Sa îd-ili Nâhiyesi nde Yenicekaya köyünde bulunan Bedelci Mehmed Ağa Değirmeni nin gelirlerinin bir kısmının Şeyh Osman Rûmî Zâviyesi ne ve bir kısmının da evlada ders demek şartıyla vakfedildiği ve evladın inkırazı ile bu gelirlere mutasarrıf olan Ali nin ölümü ve yerine Mevlânâ es-Seyyid Osman ın ta yîn edilmesi ve Sahrâ Nâhiyesi nde Sultançiftliği nâm karye ile Sa îd-ili Nâhiyesi Kılıç karyesinin de içinde bulunduğu gayrıdan pek çok yerden 27.890 akça ze âmete mutasarrıf olan Ahmed veled-i Osman ın bilâ veled ölmesinden adı geçen ze âmetin orta boylu, ela gözlü, açık kaşlı Mehmed e verilmesi ile ilgili berâtlardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.