Geçmişten günümüze "Sarayönü"-34
YOK OLAN BİR SANAT: LADİK HALISI (3)
Lâdik Halısının Akıbeti
1960'lardan 2000'li yıllara kadar üretim ve satışta zirve yapan; ünü dünyaya yayılan Lâdik halıcılığı, üretimini ve aynı etkisini günümüzde sürdürmekten çok uzaktır. Hatta mevcut üretim, şimdilerde neredeyse hiç yok denecek boyuttadır. Görüldüğü gibi asırlar süren bir sanatın, halıcılığın ölümü, asırlar kadar çok uzağa değil, hemen günümüze konuşlanmaktadır.
Halı dokumacılığındaki bu düşüşün belli başlı sebeplerini sayabiliriz. En baştaki sebeplerden biri, belki de en etkini, yurt dışından Türkiye'ye çok miktarda makine halısı ithal edilmesidir6. Bu etki, XIX. yüzyılda, benzer şekilde Osmanlı tekstil imalatının, batının ucuz fabrikasyon imalatıyla rekabet edememesi sonucu yok olmasıyla paralellik göstermektedir. Batının rolünü bugün Çin üstlenmiş gibi görünmektedir.
Şimdi, Çin tekstili, sadece Türkiye'yi değil hemen hemen bütün Dünyayı benzer şekilde etkilemektedir. Çin'de üretilen makine halılarının Türkiye'ye ithalinin, hem ülkeye hem üreticiye hem de dokumacıya ciddi zararları olduğu açıktır. Bundan en çok da ülke zarar görmüştür. Çünkü yurda giren halılar özellikle Çin halılarıdır.
Çin halısının belki kaliteli olanları da vardır ama Türkiye'ye getirilenler, maliyeti oldukça ucuz ve satış oranıyla bağlantılı olarak, kârı yüksek halılar tercih edildiği için bunlar, özünde, kalitesiz halılardır. Bu sebepten dolayı halıdaki kalite oranı gittikçe düşmüştür. Türkiye'ye getirilen çoğu Çin mallarında kalite sorunlarının yanında sağlık sorunları da söz konusudur. Çin mallarında, gerek kötü malzeme bulunduğundan gerekse ürünün imalatında sağlığa zararlı kimyasallar kullanıldığından, bu ürünler, aynı zamanda, köklü sorunları da beraberinde getirmiştir. İthal edilen halıların ucuz olması sebebiyle, Türk tüketicileri de, içinde bulundukları ekonomik sıkıntılardan dolayı, günü kurtarmak adına ve doğal olarak ucuz halıları tercih etmeye başlamıştır. Bu da, yerli halı üretimini, dolayısıyla Lâdik halı üretimini olumsuz etkileyerek, üreticilere ciddi bir darbe vurmuştur.
Yüzlerce haneye iş veren Lâdik halı üreticilerinin karşılaştığı bu olumsuz durum, aynı zamanda evini geçindiren binlerce işçiye de yansımıştır. Bu gelişmelerle birlikte Lâdik bölgesinde, zamanla, halı tezgâhları azalmış ve geçimini buradan sağlayan insanların pek çoğu işsiz kalmıştır. Çin'den gelen ucuz makine halılarının yanında, başta Gaziantep olmak üzere Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde üretilen makine halıları da, Lâdik halısının yok olmasında etkili olan bir başka sebeptir.
Lâdik halısı hem malzeme hem de emek bazında düşünüldüğünde, makine halılarına göre daha kaliteli ve buna paralel olarak da daha maliyetlidir. Zamanla gelişen makine halı modelleri de insanları görsel olarak daha fazla etkilemiştir. Dolayısıyla tüketici, halıların kalitesinden çok, makine aracılığıyla ortaya çıkarılan güzelliğini ve cebini düşünmüştür.
Bu şartlarda Lâdik halısı, artık, insanların özel bir zevki ve edinmek istedikleri sanat eseri örneği haline gelmiştir. İmkânı olan ve bu sanattan zevk alan insanların tercih ettiği, nadir üretilip satılan bir halı olmuştur. Nitekim 2005 yılından sonra dokunmakta olan tezgâh sayısı, bir elin parmaklarını geçmemektedir. Özellikle Lâdik ve Sarayönü'nde dokumacılık, diğer köylere göre daha erken bitmiştir. Bunun temel sebebi de yukarıdaki sebeplere ek olarak, insanlara daha kolay ve cazip gelen yeni iş alanlarının devreye girmesidir.
Bu alanların en başında ise, kadınların tercih ettiği sektör olan, tekstil sektörü gelmektedir. Lâdik halısı, güzel ve kaliteli olduğu gibi aynı zamanda zordur da. Zaten bu sebepten dolayıdır ki makine halıları Lâdik halılarının yerini almış ve dokumacılar da her anlamda kolaya kaçmıştır. Halının getirmiş olduğu bu zorluğu cazip hale getirecek imkânı da, üreticiler dokumacılara sağlayamamaktadır. Çünkü halının maliyeti yüksektir ve devlet halı üretimine dair hiçbir destekte bulunmamaktadır. Doğal olarak üretici de, tek başına yetersiz kaldığı için, Lâdik halıcılığı yavaş yavaş ölmektedir.
Bunlara eklenebilecek daha pek çok etkenden söz edebiliriz. Ancak halıcılığın canlandırılması için öncelikle bu hususların, sebeplerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Günümüzde Lâdik halıcılığının ölmemesi için devlet tarafından hiçbir müdahalede bulunulmadığı gibi, bugün tekrar canlandırılıp yaşatılması için de hiçbir çaba sarf edilmemektedir. Bu konudaki duyarsızlığın, Lâdik halıcılığının ölmesinde, yukarıda ele aldığımız sebeplerden daha fazla önemli sebep olduğunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır.
Halıcılığın yok olmasıyla birlikte asırlardır sürdürülen bir sanat da ölmüş olacaktır. Yok olacak olan sadece bir sanat veya sadece bir halı türü değil aynı zamanda bu sanatta kullanılan malzemeler, bunların imalı, pazarlanması, emek ve yoğun iş gücü; kısacası büyük bir kültür de yok olacaktır; bütün bunlar çürümeye mahkum edilmiş olacaktır. Kültür alanında, manevî alanda meydana gelen kaydedilemeyecek kadar büyük kayıpların yanında, bu alanda faaliyet gösteren üreticilerin ipleri, tezgâhları gibi malzemelerinin yaratacağı ciddi bir kayıp da söz konusudur.
Boş mahzenlere hapsedilmiş olan tonlarca yün ipler, çeşit çeşit modeller, demir tezgâhlar ve halının işlenmesinde kullanılan kirkit ve makaslar bulunmaktadır. Bu malzemeler bugün adeta bir daha kullanılmamak üzere, tabir-i caiz ise birer hurda olarak akıbetlerini beklemektedirler. Bu sanatın yeniden canlanması için hiçbir çabanın olmaması, bu konudaki umutları da yok ettiği için, korkulan odur ki bu malzemeler de halı sanatı gibi zaman içerisinde yok olup gideceklerdir.
Sonuç
Lâdik beldesinin simgesi haline gelen ve ciddi emek sarf edilerek üretilen Lâdik halısı, hem sanatsal anlamda hem de kalite bazında tarihe geçmiş önemli kültür ve sanat ürünüdür. Halının üretildiği bölgelerin, kullanılan malzemelerin, halı dokunan mekânların, dokumacılığın yok olmasının sebepleri konusunda söylenebilecek çok söz vardır.
Ama bunlardan önce Lâdik halısı ilgi beklemektedir. Lâdik halıcılığının ve Lâdik halısının yok olmasında etkili olan her türlü sebep, gösterilebilecek küçük bir ilgi sonucunda bir şekilde çözülür. İnsan gücünün yerini makine gücünün alması ve özellikle dokumacılık dışında gelişen diğer iş imkânları bunda etkili olsa da, başka bir ifadeyle, Lâdik halıcığını yeniden eski günlerine döndüremesek de, makine halıcığının karşısında varlığını koruyacak tedbirleri geliştirebiliriz.
Ancak, acı olan, bu konuda hiç kimseden küçük de olsa, bir çabanın olmamasıdır. Hatta bu tür bir ilgi, Lâdik halısını sadece bölge için değil uluslararası bir ürün haline bile getirilebilir; böylece hem Lâdik halısı hem de Lâdikli halı üreticileri için bir canlanış söz konusu olabilir. Bugün Lâdik halısının, ne ekonomik anlamda bir üretimi ne de sanat anlamında bir uğraş olarak imalâtı söz konusudur. Neredeyse adı dahi unutulacaktır.
Bu konuda devletin insanları ve sistemi organize etmesi, harekete geçirmesi beklenmektedir. Devletin bu konuda yapacağı bir müdahale ile Lâdik halısının tekrar canlanması konusunda küçük de olsa bir umudun olduğu düşünülmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.