Geçmişten günümüze "Sarayönü"-86
TANZİMAT'TAN CUMHURİYET'E SARAYÖNÜ HAVALİSİNDE NÜFUS HAREKETLERİ-2
Nüfusu
Osmanlı Devleti'nde ilk nüfus sayımı 1831 yılında gerçekleştirilmiştir. Ancak bu sayımın temel amacı vergi ve asker toplamak olduğundan, ülkedeki kadın nüfus sayılmamıştır. Fakat o yıllarda her iki cinsiyetin birbirine çok yakın olduğu söylenebilir.
1831 sayımları Saidili nahiyesinde de yapılmakla birlikte, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde mufassal kayıtlarına rastlanılamamıştır. Toplam nüfusla ilgili bilgilere, Konya Sancağı icmal defterinden ulaşılabilmektedir. 1831 sayımları sırasında Sarayönü havalisinde sadece iki yerleşim yeri bulunmaktadır. Kadın nüfus dahil, bunlardan Sarayini köyünde 544 ve İstanbul yolu üzerinde bulunan Ladik'te de 1.084 olmak üzere, bölgede toplam 1.628 kişi yaşamaktadır. Bu iki yerleşim yerinin nüfuslarına bakılarak, 1640 yılından beri tedricen dağıldıkları anlaşılan 10 kadar yerleşim yerinin, bu iki köyde toplanmadıkları ve Sarayönü havalisini tamamen terk ettikleri söylenebilir.
Osmanlı Devleti'nde ikinci nüfus sayımı 1844 yılında yapılmıştır. 1843 yılında kura sisteminin yürürlüğe girmesinden sonra orduyu yeniden düzenlemek ve askere alma usulünü değiştirmek ve en önemlisi de bu sırada yürürlüğe giren temettuat vergisini daha sağlıklı biçimde toplamak amaçlarıyla yapılan bu ikinci sayım, bazı araştırmacılara göre modern esaslara dayanan ilk nüfus sayımıdır. Daha önce karşılaşılan bazı hata ve eksikliklerden ders çıkarıldığından, bu sayımlarda 1831 sayımına göre daha titizlik gösterilmiştir. 1844 yılında Sarayönü havalisinin nüfusu, bir önceki sayımlara göre 478 kişi artarak 2.106 kişiye ulaşmıştır. On üç yıl içinde yaklaşık %22,7'lik yüksek artışın sebebi, doğal nüfus artışından ziyade, 1831 sayımlarının eksik yapılmasından kaynaklanmış olmalıdır.
1831 ve 1844 sayımları sonuçlarına göre Sarayönü havalisinin, XIX. Yüzyılın ilk yarısında nüfus yoğunluğu bakımından oldukça seyrek olduğu görülür. Ayrıca bölgede önemli bir nüfus hareketine tesadüf edilmediği gibi, daha önceki çalışmalarımız sırasında Sudirhemi ve Hatunsaray nahiyelerinde çok yaygın olarak karşılaştığımız ve bölgede 'Aydın'a gitme' tabir edilen mevsimlik göçlerin de yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ekonomik Durumu 1844 sayımlarından hemen sonra, bölgede temettuat yazımları yapılmıştır.
Temel amacı vergi mükelleflerini kayıt altına almak olan bu yazımlarda hane reislerinin sıralaması, aynı yıl düzenlenen nüfus defterleri ile eşgüdümlü bir şekilde yapılmıştır. Yine bu kayıtlarda, hane reislerinin ekonomik durumları ve meslekleri hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. 1844 yılında Ladik'te yaşayan hane reislerinden %35,1'i, Sarayini'nde yaşayanların da %23,4'ü topraksızdır. Nüfus yoğunluğu oldukça düşük olan bölgede, ortalama olarak halkın %31,2'sinin topraksız olduğu düşünülürse, bölgenin ekonomik gücünün zayıf olduğunu söylemek mümkündür. Ancak Sarayini köyünün etrafında bulunan geniş ovanın, 1910'larda bile hâlâ gayri mezru görülmesine bir anlam verilememiştir. 1844'lerde topraksızların bu kadar çok olmasının nedeni, sistemden çok bölge halkının kaderciliğinden ileri gelse gerektir.
Gerek temettuat ve gerekse nüfus defterlerinde hane reislerinin meslekleri hakkında bazı bilgiler verilmiştir. İkisi arasındaki en önemli fark, nüfus defterlerinde rençber olarak kaydedilenler, temettuat defterlerinde ırgat veya bazıları da amele olarak yazılmıştır. Fakat ırgatlar ile ameleler arasında temelde ekonomik bakımdan bir farklılık yoktur. Her ikisi de topraksız köylü olup, bazılarının bir miktar hayvanı mevcuttur. 1844 yılında Sarayönü havalisinde en önemli meslek çiftçiliktir.
Ayrıca 6 imamdan dördü, hem görevli oldukları camilerde imamlık yapmakta, hem de kendilerine ait toprakları işlemektedirler. Yörede buğday, arpa, yulaf ve burçak yetiştirilir. Tütün, keten, pamuk veya haşhaş gibi herhangi bir sanayi bitkisine tesadüf edilmezken, patates, mısır ve fasulye gibi coğrafi keşiflerden sonra Amerika kıtasından getirilen yeni ürünler de yetiştirilmez. Çiftçi ve imamların dışında diğer meslek kollarında çalışanlardan hiçbirisinin toprağı yoktur. Nüfus defterlerinde, %17'lik dilim ile ikinci meslek grubunu oluşturan rençberlerden çoğunun, çiftçilerin yanında ırgat veya amele olarak çalıştıkları anlaşılmaktadır. Yine hiç toprağı olmayan çoban ve sığırtmaçların, köylünün hayvanlarını güttükleri ve hatta bazılarının kendilerine ait hiç hayvanı olmadığı görülmektedir. Lazoğlu lakaplı yapıcı ustasının da Karadeniz bölgesinden geldiği tahmin edilmektedir.
Öte yandan İstanbul yolu üzerinde üç mahalleden oluşan büyükçe bir köy olan Ladik'te, tüccar, bakkal ve celep gibi mesleklerin görülmemesi ya da iki binden fazla insanın yaşadığı bölgede bir değirmencinin bulunmaması dikkat çekicidir.
Ayrıca Cumhuriyet Dönemi'nde kendi ismiyle markalaşan halıları ile ünlü olan Ladik'te, halıcılıkla uğraşan hiç kimse bulunmamaktadır. O halde bu köyde, XIX. yüzyıl ortalarında ticari manada halıcılık yoktur. Fakat 1910 yılında Ladik'ten geçen Mehmet Ziya Bey özetle, 'Ladik kasabası öteden beri halıcılık ile meşhurdur. Burada gayet nefis ve zarif halılar, seccadeler, kilimler ve iki gözlü heybeler dokunur. Dahile ve harice satılır. Konya halı sergisinde sergilenmiş ve takdir toplamıştır' demektedir. Keza Dr. Nazmi de, 1922 yılında burada halıcılık yapıldığından bahsetmektedir.
Ancak XVII. yüzyıl ortalarında Ladik'ten geçen Evliya Çelebi, burada halıcılık yapıldığına dair herhangi bir bilgi vermemektedir. Bazı yayınlarda Ladik'te halıcılığın XVII-XVIII. yüzyıllara kadar geriye gittiği kaydedilmektedir ki; bu bilgilerde bir yanlışlık olsa gerektir. Kanaatimizce Ladik'te halıcılık, 1890'lara doğru Isparta ile birlikte başlamış olmalıdır. Sarayönü havalisinde yaşayan hane reislerinin 265'i, yani %80'i aynı zamanda hayvancılıkla da uğraşmaktadırlar. Her çiftçinin mutlaka hayvan yetiştirdiği gibi, imam, ırgat, amale, çoban, sığırtmaç ve hizmetkarlardan bazılarının da bir miktar hayvan sahibi oldukları anlaşılır. Yetiştirilen hayvanlar arasında koyun, keçi, sığır, at ve merkep yer alır. Keza yerleşim yerlerinin yakınlarında sazlık ve bataklıklar bulunduğundan, yörede bir miktar manda da mevcuttur.
Sonuç olarak XIX. yüzyıl ortalarında Sarayönü havalisinde yaşayan halkın yaklaşık %65'inin çiftçilik ile geçimlerini sağladıkları ve her üç kişiden birisinin topraksız olduğu görülür. Mevsimlik iş nedeniyle Sarayönü havalisi dışına çıkma gibi bir gelenekleri bulunmayan topraksızların, yine aynı bölgede ırgatlık, amelelik, hizmetkarlık veya çobanlık gibi işlerde çalıştıkları anlaşılır. Tıpkı nüfus hareketleri gibi, bölgede ekonomik hareketlilik de yoktur.
Kapalı ve durağan bir ekonomik hayatın hüküm sürdüğü bölgede, genel itibarıyla kendi ürettiklerini yine kendileri tüketmektedirler. Zira sanayi devrimi öncesinde büyük kentlerin, gıda ihtiyaçlarını genelde 30 km yarıçapında bir çevreden sağladıkları bilinir. O halde Konya'ya yaklaşık 50 km mesafede olan Ladik ve Sarayini ahalisinin, hayvansal ve tarımsal ürünlerini şehre ulaştırmakta zorluk çektikleri düşünülebilir.
Araştırma: Mehmet Yılmaz
Kaynak: Sarayönü Sempozyumu Kitabı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.