Gürül gürül gelenek: Su değirmenciliğine nefes oluyor
Konya’nın Bozkır ilçesine bağlı Çağlayan Mahallesi’nde, geçmişi 150 yıl öncesine dayanan bir su değirmeni, adeta zamanın içinden süzülerek bugünlere ulaşan bir kültür mirası olarak ayakta kalmaya çalışıyor.
İlçenin son değirmencisi olan 50 yaşındaki Ömer Kök, eşi Nurkadın Kök’le birlikte bu değirmeni ayakta tutmak için büyük çaba sarf ediyor. Teknolojinin hızla ilerlediği, makinelerin her işi üstlendiği günümüzde, tamamen doğal yöntemlerle çalışan bu değirmen, hem geçmişi yaşatıyor hem de doğal un üretimiyle dikkat çekiyor.
Değirmenin Sırrı: Su ve Emek
Ömer Kök, değirmencilik mesleğinin artık unutulmaya yüz tuttuğunu dile getirerek, değirmeni yalnızca bahar aylarında, su seviyesinin yeterli olduğu zamanlarda çalıştırabildiklerini söylüyor. Değirmenin çalışması için öncelikle çevredeki su kanallarının kapakları açılarak suyun değirmene yönlendirilmesi gerekiyor. Suyun akışı sağlandığında ise çuvallardaki yerli köy buğdayı, değirmenin kazasına dökülerek öğütülmeye başlıyor. Taşların dönme hızı ve buğdayın akışı ustalıkla ayarlanıyor. Sonuç olarak ise esmer ve kepekli doğal un elde ediliyor.
Eşiyle Omuz Omuza
Yıllardır bu mesleği sürdüren Ömer Kök, zamanla eşi Nurkadın Kök’e de değirmenciliği öğretmiş. Şimdi ise değirmenin büyük kısmı onun sorumluluğunda. Kök, “Benim başka işlerim olduğunda değirmeni eşim çalıştırıyor. O artık işi öğrendi, değirmenin yükünü büyük oranda o çekiyor” diyerek eşine olan güvenini ve emeğini vurguluyor. Nurkadın Kök ise, hem ev işlerini hem değirmeni başarıyla yürütüyor.
Doğal ve Geleneksel: Ata Buğdayı ve Kaya Tuzu
Değirmende öğütülen buğdaylar tamamen yerli ve ata tohumundan üretilmiş. Kök, kepekli unun içerisine kaya tuzu da eklediklerini, böylece unun ömrünün uzadığını belirtiyor. “Bu kaya tuzu sayesinde normalde 3-5 ay dayanacak olan un, bir yıla kadar dayanabiliyor” diyen Kök, ürünlerinin tamamen doğal olduğunun altını çiziyor.
“Bir Çırak Olsa, Devam Ettirirdik”
Bozkır’da geçmişte 10 ila 15 arasında su değirmeni varken, bugün sadece bu değirmenin kaldığını belirten Ömer Kök, mesleği sürdürebilecek bir çırak arayışında. “Bugün ben bırakacak olsam, bu işi devam ettirecek kimse kalmaz. Eşimle birlikte yaşatmaya çalışıyoruz ama gençlerin bu mesleğe ilgisi yok. Yine de ömrüm yettiğince devam edeceğim” diyerek hem endişesini hem kararlılığını dile getiriyor.
Geleneksel Lezzetin Peşinde
Değirmenin ünü yalnızca Bozkır’la sınırlı değil. Konya’dan bile müşterileri var. Onlardan biri olan emekli öğretmen Ali Tanrıverdi, yıllardır su değirmeni unlarını tercih ettiğini belirterek, “Eskiden 18 değirmen vardı, şimdi bir tane bile kalmadı. Çağlayan’da bu değirmeni bulduk ve geldik. Bu unun tadı başka” diyor.
Sonuç olarak, Bozkır’ın bu küçük köyünde sessiz sedasız bir şekilde sürdürülen bu emek dolu meslek, geçmişle günümüz arasında kurulan nadir köprülerden biri olarak dikkat çekiyor. Ömer ve Nurkadın Kök çifti, bir zamanlar köy köy dolup taşan değirmen kültürünü yaşatmak için ellerinden geleni yapıyor. Bu küçük su değirmeni, sadece un değil, bir dönemin ruhunu da öğütüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.