İmamlıktan ustalığa
62 yaşında olan Kaplan, 25 yıldır icra ettiği mesleğinde eski tip dikiş makinelerini tamir ederken, mesleği kendi kendine öğrendiğini dile getiriyor.
Rahmetli amcasının dikiş makinesini daha lise çağlarındayken tamir ettiğini belirten Kaplan, istenildikten ve çalışıldıktan sonra her meslekte usta olunabileceğini iddia ediyor.
Usta olmak için biraz yetenek, birazda keşfetme duygusu olması gerektiğini belirten Kaplan, gençlerin çok çalışarak üretime katkıda bulunmasının ülkenin geleceği açısından oldukça kritik olduğunu dile getiriyor.
“1961 yılında Doğanhisar’da dünyaya gözlerimi açtıktan sonra, ilk ve orta eğitimimi Doğanhisar’da tamamladım. İmam Hatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1982 yılında Bayburt’da göreve başladım. 1988 yılına kadar burada görev yaptıktan sonra vatani hizmetimi tamamlamak üzere asker ocağına katıldım. Askerden döndükten sonra Alanya’da dahil olmak üzere çeşitli yerlerde görev yaptıktan sonra 2011 yılında emekli oldum. Tabi bu süreçte dikiş makinelerini tamir etmeye de devam ettim.
İki işi bir arada yürütmek beni oldukça zorladı ama benim asıl sevdiğim meslek ustalıktı. Çocukluğumdan bu yana sürekli tamir işleri uğraşmak hoşuma gidiyordu. Bir gün rahmetli amcamın çöpe atmaya karar verdiği dikiş makinesini elime alarak tamir etmeyi başarınca işin ustalığına doğru yol almaya karar verdim. Yaklaşık 25 yıldır dikiş makinelerini tamir ediyorum. Emekli olduktan sonra Pazartesi günleri hariç semt pazarlarında bayanların atmaya kıyamadıkları makinelerin tamirini gerçekleştirerek belki de ev ekonomilerine büyük bir katkı sağlıyorum”
Yeni nesil teknolojik aletler oldukça pahalı
Analog dönemin ustalarından biri olduğunu belirten Kaplan; ”Gelişen teknoloji ile birlikte artık dikiş makineleri oldukça fonksiyonel ve bir o kadar da pahalı. Pahalı olmasında bizim ekonomimizin kötü olması daha doğrusu döviz kurunun yüksek olmasının da payı oldukça büyük. Ama burada asıl sorumlu bizleriz. Ülke olarak yeterince üretmiyoruz, üretime yönelmiyoruz. Kendi dikiş makinelerimizi bile yurt dışından ithal edersek, hem ekonomik olarak büyüyemiz hem de usta yetiştiremeyiz”
Son ustalar bizleriz
Yeni nesil gençlerden usta yetişmediğini dile getiren Kaplan “Hayat hikayem, istek ve azimle her ustalığın öğrenilebileceğini kanıtlıyor. Dikiş makineleri tamiri benim için bir tutku haline geldi, ancak bunu başarmam için bir sır yoktu. Her yeni beceriyi öğrenmek, sabır ve öğrenmeye açık olma isteği gerektirir.
Sadece dikiş makineleri değil, herhangi bir beceriyi öğrenmek için gerekli olan temel özellikler, hepsi herkesin sahip olduğu niteliklerdir. İstek, özveri ve pratik, bir usta olmanın anahtarıdır. Her gün yeni bir şey öğrenmek için bir fırsattır, ve her hata öğrenmeye bir adımdır.
Eğer ben dikiş makinelerini tamir etmeyi öğrenebildiysem, başka herkes de kendi ilgi alanlarında ustalaşabilir. Herkesin içinde gizli yetenekler yatıyor olabilir. Tek yapmanız gereken istemek ve adım atmak. Her ustalık bir süreçtir ve hiçbir şey sabır ve azimle öğrenilmez. Yani, unutmayın ki sadece gökyüzü sınırdır ve kendi potansiyelinizi keşfetmek sizin elinizdedir. Gençlerin bu alanlara ilgi göstermesi ve yetiştirilmesi gerekir. Son nesil ustalar bizim yaşıtlarımız, bizlerden sonra ustalık kalmayacak”
Hazıra konmak yerine üretime katkı sağlamalıyız
Ülke olarak hazıra konmak yerine bu güçlü coğrafyada üreterek dünya devleri arasında olabileceğimizi belirten Kaplan, ”Üretimi sürekli yabancılardan beklemek yerine, kendi üretim yeteneklerimize sahip çıkmalıyız. İşte bu, toplumumuzun gücünü ve bağımsızlığını artırmanın bir yoludur. Yabancı ürünlere olan bağımlılığımızı azaltmak için, kendi üretim potansiyelimizi keşfetmeliyiz.
Her birimizin içinde yaratıcılık ve yetenek yatıyor. Kendi ürünlerimizi, hizmetlerimizi ve fikirlerimizi geliştirme yeteneğimiz var. İşte bu nedenle, yerel üretimi teşvik etmek ve desteklemek, ekonomimizin büyümesine ve istihdamın artmasına katkı sağlar. Bağımsız bir şekilde üretim yapmak, toplumlar arasında rekabetçi olmanın anahtarıdır. Kendi üretimimizi artırarak, dışa bağımlılığı azaltabiliriz. Bu, sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda toplumsal bağımsızlık ve özsaygı açısından da önemlidir.
Üretim yeteneğimizi geliştirerek, sadece kendi ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmayız, aynı zamanda diğer ülkelere de katkı sağlayabiliriz. Kendi ürünlerimizi geliştirme ve pazara sunma yeteneğimiz, uluslararası arenada da saygınlığımızı artırabilir.
Sonuç olarak, üretmeye ve inovasyona olan bağlılığımızı artırmalı ve kendi yeteneklerimizi geliştirmeliyiz. Kendi üretimimize yatırım yaparak, bağımsızlığımızı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik edebiliriz.” ifadelerine yer verdi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.