“Kanlı ellerin günahlarına ortak oluyorlar”
Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Osman Sedat Akyüz, Konya Gençlik Kollarının haftalık olarak düzenlediği “Katliama ortak olma” başlıklı basın açıklamasına katıldı.
Akyüz, “Başta ülkemiz olmak üzere, İslam Âlemi, İsraillin Gazze’ye uyguladığı soykırıma karşı hiçbir şey olmamışçasına basit bir kınama yapmaktan öteye geçemiyor, duyarsız bir tavır sergiliyor. Hatta eli kanlı rejimin destekçisi Birleşmiş Milletleri utanmadan göreve davet ediyorlar” dedi.
Saadet Partisi Konya İl Gençlik Kollarının beşincisini gerçekleştirdiği nöbetin Gazze’deki soykırıma karşı durmak adına çok önemli olduğunu belirterek, çalışmada emeği geçenlere teşekkür etti. “Gazze’de şehit düşmüş tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Bizler biliyoruz ve iman ediyoruz ki onlar İslam topraklarını son nefesine kadar savunan şerefli Müslümanlardı” diyen Akyüz, Milli Görüş olarak 55 yıldır, ülkemizin dört bir yanında, Kudüs’teki, Filistin’deki olaylara karşı, her platformda Gazze’nin yanında olduklarını ve olmaya da devam edeceklerini söyledi.
Akyüz açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Özellikle geçtiğimiz bir yıldır her geçen gün insan onuruna saygısızca artarak süre gelen, vahşi Siyonist rejim; üzülerek ifade ediyorum ki, başta çocuk ve kadınlar olmak üzere masum sivilleri bombalayarak büyük bir vahşetin kapısını sonuna kadar açmış hatta bir soykırıma imza atmıştır.
Maalesef dünya bu soykırımı ve vahşeti, belki de tarih boyunca olmadığı kadar sessiz ve gözleri kapalı şekilde, hiçbir şey yapmadan izliyor. Başta ülkemiz olmak üzere, İslam Âlemi, İsraillin Gazze’ye uyguladığı soykırıma karşı hiçbir şey olmamışçasına basit bir kınama yapmaktan öteye geçemiyor, duyarsız bir tavır sergiliyor. Hatta eli kanlı rejimin destekçisi Birleşmiş Milletleri utanmadan göreve davet ediyorlar.
Sözde kendini savunduğunu iddia eden Siyonist rejim ise sadece sivilleri hedefe alarak yeniden bir haysiyetsizlik hikâyesi yazıyor. Ve bu Siyonist rejim, başta ülkemiz olmak üzere, İslam âleminin bu hareketsizliğinden, bu sessizliğinden cesaret alarak her geçen gün şiddeti arttırıyor, daha da büyük bir katliama imza atıyor. Bugün 360 kilometrekarelik alana sıkıştırılmış 2 milyondan fazla sivil insanı katlediyor.
Gelinen noktada Gazze’de İsrail ordusunun geçtiğimiz bir senede düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden mazlumların sayısı 50 bine yaklaşmış durumda. Önemle ifade edilmelidir ki özellikle bu süreçte sıklıkla görüştüğümüz Filistinli kardeşlerimiz bu sayının sadece kimliği ve naaşı tespit edilebilenler olduğunu, gerçek kaybın ise yüzbinlerle ancak ifade edilebileceğini söylüyorlar.
Bu tabloda acı olan şey, Gazze’den gelen can kayıplarının sayısı değil, asıl acı olan şey her gün gelen vahşet haberlerine artık alıştırılmış olmamızdır. Maalesef ki mevcut İslam ülkesi iktidarları, başta Türkiye olmak üzere, bu alıştırma sürecini bilinçli bir politika olarak izlemektedir.
Geçen sene tam da bu tarihlerde Şehit Milletvekilimiz Hasan Bitmez, bu alıştırma politikasının tam da karşısında durmuş, Türkiye’nin İsrail’le yapmış olduğu silah ve mühimmat malzemeleriyle ilgili ticareti ispat etmişti. O gün bu ticareti yalanlayanlar, birkaç ay sonra ticareti kabul ettiler ve sözde kestiklerini söylediler.
İşte bundan 11 ay önce Hasan Bitmez mevcut iktidarın yapmış olduğu bu ticareti meclis kürsüsünde anlatırken sıra kapaklarına vuranlar, konuşmasının sonunda düşüp başını yere çarptığını gördükleri halde beddua edenler utanmadan ve sıkılmadan bu ticareti Filistin’le yapıyormuş gibi gösteriyor ve kanlı ellerin günahlarına ortak oluyorlar.
İşte geçtiğimiz hafta İstanbul’daki Milli Görüşçü kardeşlerimiz İsrail’e mühimmat taşıyan ve Haydarpaşa Limanına demirleyen Kathrin gemisine yapmış oldukları baskınla bir kez daha bu ticareti ifşa etti ve iktidarın maskesini düşürdüler. Buna rağmen, bugün bu topraklarda bulunan milyonlarca Filistin sevdalılarını kandırmaya çalışıyorlar. Bizim için “Üç beş gram anca ederler” diye ifade kullananlar şunu çok iyi bilmelidir ki; bizim ağırlığımız sizin terazinizi bozar!
İşte ticaret rakamları ortada, son bir senede Filistin’e olan çelik ihracatımız yüzde 5.400 artışla 25 milyon doları, demir ve demir dışı materyal ihracatımız yüzde 26.493 artışla 2 milyon doları aşmış, kimyevi madde ihracatımız yüzde 8.575 artışla 12 milyon doları, madencilik ihracatımız yüzde 1.021.548 artışla 3 milyon doları aşmış durumda.
Bizzat bakanlığın verilerine göre; Filistin’le cumhuriyet tarihimiz boyunca yaptığımız ticaretin toplamı, İsrail’le ticareti kestiğinizi iddia ettiğiniz Nisan ayından itibaren yapılan aylık ticaret kadar dahi etmiyor.
Anladık hadi utanmıyorsunuz, yahu Allah’tan da mı korkmuyorsunuz?
Rahmetli Erbakan hocamız bundan yıllar önce yine sizin Büyük Ortadoğu Projesine hizmet etmek için çıkartmış olduğunuz Irak Tezkeresi için size “7 sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa siz bu vebali yine de ödeyemezsiniz!” dememiş miydi? Bu sözleri ne zaman unuttunuz?
Bakınız yine, geçtiğimiz hafta Genel Merkez Gençlik Kolları olarak Ticaret Bakanlığı’nın önünde gerçekleştirdiğimiz eylem sonrası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı alelacele bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
“Sorumluluk reddi beyanı” gibi kaleme alınan bu açıklama, tam manasıyla bir “suç itirafı” niteliğinde. Açıklamada sadece Ceyhan boru hattından bahsediyorlar. Görüyoruz ki bizi yine yanlış anladılar. Biz sadece Ceyhan’dan yapılan sevkiyata değil, Kocaeli’ndeki sevkiyata da İzmir’deki sevkiyata da karşıyız.
Maalesef iktidar samimi Müslümanları dikkate almadığı gibi ticarete devam ediyor. Bırakın vanaları kapatmayı, daha da açarak İsrail’i daha fazla besliyor. Ve bu kirli ticareti sözde Filistin’le yapıyoruz diye de bir kılıf uyduruyor.
Geçtiğimiz ay Türkiye geneli meydanlara indik ve “Vicdanın sesini duyun, harekete geçin!” diye haykırdık. Dikkat buyurun lütfen, vicdanınızın değil vicdanın sesini dinlemeye davet ettik sizi. Çünkü son bir senedir geldiğimiz durum gösterdi ki sizin vicdanınızdan hiçbir ses gelmiyor. Eğer vicdanın sesini arıyorsanız;
İşte Vicdanın Sesi,
Evlerinden sürgün edilen Gazzelilerin sesi,
* Mülteci kampında vahşice katledilen masum çocukların sesi,
* Filistin topraklarını düşmana karşı savunan İzzetin El-Kassam’ın sesi,
* Tekerlekli sandalyede direnişi sürdüren ve asla vazgeçmeyen, bir sabah namazı çıkışı yanlarına bile yaklaşmaktan korkan Siyonist rejimin helikopter saldırısıyla şehit ettiği Şeyh Ahmet Yasin’in sesi,
* Yahudi olmasına rağmen zulme karşı Siyonist tanklarının önünde dimdik duran Rachel Corrie’nin sesi,
* Tüm ailesini bu davaya feda eden, Filistin topraklarını kendi kanından daha değerli gören şehit İsmail Haniye’nin sesi,
* Kanlı ticarete ortak olanları bu millete anlatırken meclis kürsüsünde hayatını kaybeden Hasan Bitmez’in sesi,
* Son ana kadar direnişten vazgeçmeyen, ağır yaralı olmasına rağmen yapabileceği son hamleyi yapmaktan çekinmeyen, direnişin en önünde yer alan şehit lider Yahya Sinvar’ın sesi,
İşte Vicdanın Sesi;
* Kudüs davası, Filistin davası uğruna partisinin kapatılmasını ve siyasi yasağı göze olan Necmettin Erbakan’ın sesi,
İşte Vicdanın Sesi;
* Bugün Konya’da, Kültürkpark’ta, burada toplanmış olan, bu acıdan yüreği yanan işte bu topluluğun sesi;
İşte vicdanın sesi buralarda ve siz kendi vicdanınızı geçtim, vicdanın kendisinin sesini aramaya dahi çalışmıyorsunuz!
Vicdanın sesini bulduğunuz, zulme destek olmadığınız, ufak bir kınamayla değil fiilen bu soykırımı durdurmaya çalıştığınız Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya’da görüşmek ümidiyle bugün buraya katılan tüm Milli Görüşçü kardeşlerime, Filistin sevdalılarına ve Konyalı hemşerilerime teşekkür ediyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.
Kaynak:HABER MERKEZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.