Küçükaslan “Kasaplık kalbi katılaştırıyor”
Esnaf köşesinin bu haftaki konuğu geçmişte kasaplık yapan, şimdilerde ise döner dükkanı ve pazarda çay ocağı çalıştıran Hüseyin Küçükaslan. İlkokuldan sonra kasap halinde çırak olarak çalışmaya başlayan ve 2011 yılına kadar kasaplık mesleğini icra eden Küçükaslan, bir tavsiye üzerine kasaplığı bıraktığını söyledi.
Kasaplığın insanın kalbini katılaştırdığını dile getiren Küçükaslan, uzun yıllar kasaplık yapmanın sağlıklı bir şey olmadığını dile getirdi. Her esnaf gibi ekonomik sıkıntılardan dert yanan Hüseyin Küçükaslan, geçen seneleri mumla aradıklarını ifade etti.
İşte Hüseyin Küçükaslan’ın hayatı, görüş ve düşünceleri:
Kasaplığa çocukluktan başladım
1969 Sarayönü doğumluyum. Devrim ilkokulundan mezun oldum. Okul bittikten sonra 1983’te kasap Hamza Okan’ın yanında çalışmaya başladım. Hamza Okan bizim burada sucuk, pastırma yapardı. Sucuk yapmayı onun yanında öğrendim. Daha sonra o Konya’ya gitti işleri büyüttü. Yıllarca onun yanında sucukçuluk yaptım. 1989’da askere gidinceye kadar orda çalıştım. Kasaplığı, sucuk yapmayı, pastırma yapmayı öğrendim. Esnaflığın ne olduğunu öğrendim.
Her sucuk alınmaz
Sucuk işi sıkıntılı bir iş. Sucuktaki hile hiçbir şeyde yok. içine ne atarsan kabul eder ve ne yediğini fark edemezsin. Bu yüzden tanıdık kasaplardan, bildiğiniz, güvenliğiniz yerden almanız lazım. Ya da elinden geliyorsa istediğin gibi evinde yapman lazım. Alacağınız sucuk etten ucuzsa o sucuktan uzak durun derim. Sucuğun iyisi camız ve sığır etinden olur. Her yerinden de olmaz. En güzel sucuk kaburga etinden olur. Doğal kurutulmuş sucuk tercih edilmeli. Isıl işleme tabi tutulan sucuk pek keyif vermiyor. Pastırmada rosto, fileto, bonfile, antrkot gibi yerden yapılır.
Askerdeyken evlendim
Askerliğimi Çanakkale ve Bingöl’de yaptım. Askerdeyken de evlendim. Bingöl’de çarşı iznindeyken benim hanımı gördüm. Babam geldi istedik onlarda verdi nişanımızı yaptık evlendik. Askerliği bitirdikten sonra Sarayönü’ne geldik. Beş çocuğumuz oldu. Askerden geldikten sonra kendi imkanlarımla bir kasap dükkanı açtım. O zaman elde yok avuçta yok. Mertlikle, borçla, krediyle açtım. O günden 2011 yılına kadar kasaplık yaptım. Dükkanım Pazar yerinin orda kasaplar halindeydi.
Kasaplıktan soğudum
2011’de kasaplıktan soğudum. Muhterem bir zatın yanına gitmiştim. Bana kasaplıktan hayır gelmez evlat bırak bu işi dedi. Gerçektende insanın hayvan kese kese, kan göre göre kalbi katılaşıyor. Ondan sonra kasap dükkanımı böldüm çay ocağı yaptım. O zamandan beri Cuma günü Pazar esnaflarına çay veriyorum. Helal yoldan çocuklarımın rızkını kazanıyorum. İki sene önce de lisenin karşısında bir döner dükkanı açtım. Dört gün döner dükkanındayım, bir gün pazardayım. Şimdi sadece bayramda kurban ve adak kesiyorum.
Kasaplık riskli iş
Kasaplık zor bir meslek. Kasaplık güç gerektiren bir iş. Tehlikeli bir iş. Canlı mal kesiyorsun. 500-600 kilo bir hayvan yani. Riski çok olan bir iş. Öldürücü bir darbe vurabilir. Ani bir hareket yapar bıcak bir yerlerini kesebilir. Birde kasaplık insanın vicdanını öldürüyor. Hislerini köreltiyor. Çay ocağı işletmek beni için daha iyi. Getir götürden gocunmuyorum. İnsanlarla içli dışlı oluyorum. Konuşuyoruz, şakalaşıyoruz. Döner dükkanında da öyle. Yaptığım işlerden çok büyük keyif alıyorum.
Hakkımı helal etmiyorum
2019 yerel seçimlerinde İnli mahallesinden muhtar adayı oldum. Dört dönem muhtarlık yapan Kamil Akmaz’a karşı seçimi kazanıp muhtar oldum. Oy veren vermeyen herkese teşekkür ediyorum. Seçimlerden sonra sabıkamdan dolayı beni şikayet ettiler. Bu yüzden muhtarlık hakkını benden alıp Kamil Akmaz’a verdiler. Benim mazbatam yok ama İnli mahallesinin muhtarlığına yinede devam ediyorum. Beni şikayet etmeseler hiçbir şey yoktu. Hakkımı yiyenlere hakkımı helal etmiyorum. Benim parayla pulla, mazbatayla işim yok. Mahallemin hizmetindeyim. Mahallemi çok seviyorum. Sarayönü halkını çok seviyorum.
Beni herkes bilir
Benim kötülükle, iftirayla, dedikoduya işim yok. aslında bize kötülük yakışmaz ama gençliğimizde kanımızın deli akmasından yaptığımız kavgalardan sabıka aldık. Bizim suçumuz bu. Kimsenin parasıyla puluyla ırzıyla namusuyla işimiz olmadı. Beni herkes bilir. Şimdiki aklım olsa o kavgalara hiç girmezdim ama gençlik hali işte. Kibirli insanları, gubuzluk edenleri sevmem. Irz düşmanlarını, dedikoducuları, iftiracıları hiç sevmem.
Paraya hiç değer vermedim
Piyasanın durumu çok kötü. Ekonomi çok bozuldu. Siftah etmediğimiz günler oluyor. Kirayı çıkaramıyorum. Saat 12:30 oldu daha siftah etmedim. Alacakları toplayamıyoruz. Borçlarımızı ödemekte büyük sıkıntı çekiyoruz. Toptancımızla kavga eder hale geldik. Çay ocağı dönerciyi kurtarıyor Allah’tan. Ben döner dükkanında öğrencilere hitap ediyorum. Milletin cebinde para yok. İnsanlar çocuğuna harçlık veremiyor artık. Harçlığı olmayan çocukta gelip bir şeyler yiyemiyor. Ucuz yapıyorum, içini bol koyuyorum ama yinede olmuyor. Bazı zamanlarda gariban gördüklerime parasız da veriyorum. Ben bugüne kadar paraya hiç değer vermedim. Değer versem zaten şimdi böyle olmazdım. İnsanlık benim için her zaman ön planda oldu.
Prensibim dürüstlük oldu
TOKİ evleri özellikle Sarayönü’nde herkesi mahvetti. İnsanlar borçlandı, oranın parasını ödeyeceğim diye boğazından bile kıstı. Hayat pahalandı. Her şeyin fiyatı ikiye katladı. Gün geçtikçe işler kötüye gitmeye devam ediyor. Esnaflık çok sıkıntılı. Allah herkesin işini gücünü rast getirsin. Ben borçlu dertli gezdim, sıkıntılar yaşadım ama 6 ay geçse de borcumu ödedim. Dürüstlük prensibiyle çalıştım. Kimsenin hakkını yemedim. Kursağımdan bilerek haram lokma geçmedi. Hak yiyenlerin karşısındayım. Dürüst olmayan adam, iftiracı, onun bunun hakkında konuşan adam benim gözümde geçersiz adam. Irz düşmanları hariç bu ilçenin bütün insanlarını seviyorum. Mahallem için, Sarayönü için ölürüm. Sarayönü’nü kimseye kötületmem, laf söyletmem. Sarayönü Türkiye’nin en iyi, en merhametli ilçesi. Bende bu ilçede yaşamaktan onur ve gurur duyuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.