Narin ellerin ateşte açan çiçekleri
Çini, yolculuğuna insan gibi toprak olarak başlar. Yolculuğunu tamamlayan çini, üzerine nakşedilen güzelliklerle, gönlü açık insanların kalbine akar. Çini bir göz musikisidir. Bu musikinin notaları laleler, karanfiller, güller, sümbüllerdir. Çini, çileli sabır yolculuğunda yalnız değildir. Kendisiyle birlikte ustasını da pişirir, olgunlaştırır. Kendini bu yolda eritebilen çini ustalarını, birer sanatçıya dönüştürür.
Sarayönü Komek, bu kadim sanata gönül veren çini ustası Nuriye Solak ve talebelerine ev sahipliği yapıyor. Çini sanatına 2015 yılında başlayan ev hanımlarından oluşan bir grup, ustalık yolunda ilerliyor. Unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatını yaşatan Solak ve talebeleri, kurs kalıplarından çıkıp atölyeleşmeyi hedefliyor.
Çini ustası Nuriye Solak, 2012 yılında Halk Eğitim Merkezi bünyesinde Alman Büyükelçiliği tarafından finanse edilerek açılan çini kursuna kaydolan ev hanımı talebelerden bir tanesiydi. Çiniciliğe sıfırdan başlayan Solak, kendisini geliştirerek çini ustası oldu. İki yıldır ise eğiticilik yapıyor.
Sabır imtihanıyla çileli yolculuk
Çininin kendisine kattığı en önemli özelliğin sabır olduğunu belirten Nuriye Solak, çok büyük dikkat ve emekle çalıştıklarını anlatıyor. İlk aşama olan desenleme aşaması, tahrirleme olarak isimlendiriliyor. Önce usta ellerde çizilen desenler ince kâğıda aktarılıyor ve çizgiler toplu iğneyle deliniyor. Kâğıt ürünün üzerine koyulduktan sonra kömür tozu yardımıyla desen ürüne aktarılıyor. Ardından tahrirciler hassas fırça darbeleriyle deseni çiziyorlar. Ardından boyama aşaması. Yine ince bir hassaslıkta sevgi katılarak boyanıyor her biri ayrı bir manaya sahip desenler. Lalede ilahi aşkı, sonsuzluğu, tevazuyu bulurken gönüller, gülle Peygamberi anıyor, narin yapraklarla cennete yelken açıyor. Eşsiz desenleri çizen ustalar kadar, onları tahrirleyen ve boyayanlar da nasipleniyor bu gönül ziyafetinden ister istemez. El emeği göz nuru dökülerek hayat bulan bu sanat eseri sırlanmalı yoksa hem zamanla rengini yitirecek, hem de çabucak kırılmaya mahkûm. Çini boza kıvamındaki sıvıya batırılıyor ve görünüşte kaybediyor tüm güzelliklerini. Üzerindeki sanatı yansıtabilmesi için yanmak gereklidir yine. Ateşte açan çiçek olmak kolay değildir. 900 derecede 21 saat yanıyor. Ateşle sabır imtihanı sona erdikten sonra yolculuğunu tamamlıyor.
"Değer katmak istiyoruz"
Çok güzel bir ekip olduklarını anlatan Nuriye Solak, "Kursumuzdaki arkadaşlarımızla hedefimiz atölyeleşmek. Uzun süredir bu işi yapıyoruz ama satış olmadığı için umutsuzluğa kapılmaya başladık. Evlerimize yapmak veya hediye yapmak nereye kadar. Sanatımızı bir atölye oluşturup ekonomik getirisi olan bir işe çevirmek istiyoruz. Bize destek verilmesi durumunda ekonomik değeri yükek eserler ortaya çıkarabiliriz. Bizim isteğimiz bir atölye oluşturulması. Aklımızda çok şey var ama girişimciliğe dönüştüremedik. Şu adan kadar çiniyi iyi yapan arkadaşlarımızdan bırakan hiç olmadı. Artık sanatımızla ev ekonomisine ve ilçe ekonomisine katkı sağlamak istiyoruz. Teşvik olursa çok güzel işlet çıkarabiliriz. İlçemize değer katacağımıza inanıyoruz. Kaymakamımız Tarık Bahadır ve Belediye Başkanımız Nafiz Solak'ın desteklerini bekliyoruz. Bu sanatı çok seviyoruz ve bırakmak istemiyoruz." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.