Ortaokul öğrencilerinin de içinde olduğu kumar olayları üç kat arttı
Son yıllarda internetin erişilebilirliğiyle hızla yaygınlaşan kumar oyunlarının oyuncu kitlesi giderek büyüyor. Kumar oyunlarına ilgi, 15 yaşına kadar inen bir yaş aralığına kadar genişlemiş durumda.
Ortaokul öğrencilerinden 45 yaşındaki bireylere kadar uzanan geniş bir yaş grubunu etkileyen bu durum, uzmanlar tarafından bağımlılık riski olarak değerlendiriliyor.
Kumar bağımlılığının temel sebepleri arasında, kolay yoldan para kazanma isteği ve kaybedilen parayı geri kazanma arzusu ön plana çıkıyor. Bu bağımlılığın sosyal ve psikolojik birçok faktörden etkilendiği belirtiliyor.
Uzmanı kumar hakkında bilgilendirdi
Son dönemde kumar bağımlılığından kurtulmak için başvuran danışan sayısının arttığını belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, bu tür bağımlılıkların profesyonel yardım olmadan aşılmasının mümkün olmadığını vurguladı. Danışanlarının yaş aralığına değinen Dr. Ceran, ortaokul öğrencilerinin bile bu oyunları kolayca erişebildiğini ve hızla alışkanlık haline getirdiklerini ifade etti.
“Geçen yıla göre 3 kat arttığını söyleyebilirim”
Kumar bağımlılığıyla alakalı Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, “Son zamanlarda giderek arttığını söyleyebilirim bu rahatsızlığın, zaten bilimsel veriler de arttığı yönünde. Geçen yıla göre 3 kat arttığını söyleyebilirim mesela, ya da ondan önceki seneye göre de 5 kat. İşin gerçeği öyle bir hale geldik ki artık, toplumda herkeste görülmeye başlandı. Her yaşta, her cinste, her eğitim grubunda ve her meslekte görülmeye başlandı. Ama bizim için biraz daha riskli olan grup genç ve orta yaş erkekler, bu konuda daha meyilli olabiliyor. Şu sıralar en çok gündemde olan şey ‘kolay yoldan para kazanma' muhabbetleri olduğu için, ne yazık ki bu olayı arttırıyor. İnsanlar sosyal medyadan görerek bir anda zengin olma hevesiyle ne yazık ki kumara yönleniyor” dedi.
“15'li yaşlardan başlayıp 45'li yaşlara kadarki erkek grupları daha riskli”
Kumar bağımlılığının yaş aralığının ortaokul seviyelerine kadar indiğini ve bunun altında yatan etkenlere dair Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, şu şekilde açıklamalarda bulundu:
“Ben ortaokula giden çocuklarda bile gördüm bunu. Gerçi onlardakine tam bir bağımlılık diyemeyiz, daha çok kumar oynama alışkanlığı. Bizim için daha riskli olan grup genç ve orta yaş. Yani 15'li yaşlardan başlayıp 45'li yaşlara giden erkek grupları diğerlerine göre daha riskli.
Daha öncesinde görülmeyen bu rahatsızlık son 20-30 yıldır katlanarak artıyor. Şu an toplumda görülme ihtimali yüzde 3 ve yüzde 5 arasında değişiyor. Yani her 100 kişiden 1'inde görülüyor ne yazık ki. Olayın biyolojik boyutu var, psikolojik boyutu var, sosyal boyutu da var. Biyolojik boyutlarda mesela bizim ‘dopamin' dediğimiz bir etken madde var. Kumar oynayan insanlarda ne yazık ki bu dopamin seviyesi ileri derecede artıyor.
Buna karşı bir haz gelişiyor ve kişi daha sonrasında da aynı hazzı alabilmek adına yeniden kumar oynamak zorunda kalıyor. Psikolojik boyut olarak yeterince tatmin olmayan, mutsuz ve kederli insanların buraya doğru kaydığını görüyoruz. Sosyal boyut olarak da çalıştıkları ortamlarda, mekanlarda, okullarda ve arkadaşlık ilişkilerinde kumar oynamaya yönlendiren davranışlar olabiliyor. Hepsinin bir araya gelmesiyle birlikte bir problem ortaya çıkıyor.
Tabii devamında en büyük faktörlerden biri de ‘kolay ulaşılabilir' olması. Aslında biz bağımlılıkların hepsini aynı kategoride değerlendiriyoruz. Mesela sigara ve alkol bağımlılığı diğerlerine göre daha fazladır, bunun sebebi ne? Kolay ulaşılabilir olması. Ne yazık ki internet ortamının her yerde olması ve hepimizin elinde cep telefonlarının olması bu sıklığın artmasına sebep olan faktörler.”
“Desteksiz olarak bundan kurtulmaları çok çok zor”
Kumar alışkanlığı olan kişilerin genellikle yalan ve inkâr huylarının olduğuna değinen Dr. Ali Ceran, bu kötü alışkanlıktan kurtulmak için desteğin şart olduğuna değindi. Genellikle kişinin kumar bağımlılığından 5 ila 10 seansta kurtulduğundan bahseden Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, “Her zaman gördüğümüz bir durum var o da şu, kumar alışkanlığı olan bir insanın ilk yaptığı şeylerden birisi ne yazık ki yalan söyleme davranışıdır.
Öncelikli olarak kendine yalan söylemeye başlar, ‘Ben bunu istersem bırakabilirim, daha önce bırakmıştım, kaybettiklerimi bir kazanayım bu iş bitecek' gibi muhabbetlerini mutlaka yaparlar kendi kendilerine. Sonra etrafa yalan söyleme başlar. Sonra kişilik değişiklikleri ve ne yazık ki diğer bağımlılıklarda olduğu gibi en sonunda çetrefilli ve içinden çıkılmaz hale gelebilir. İşin gerçeği, insanların desteksiz olarak bundan kurtulmaları çok çok zor.
Destek derken illa psikolojik ve psikiyatrik destekten bahsetmiyorum; sosyal destek, aile desteği ve toplum desteği de çok çok önemli. Tabii hepsi bir arada olduğu zaman en güzeli o aslında. Yani psikolojik destek veya psikiyatrik ilaç tedavisi almış olması diğer desteklerle birleştiği zaman daha kolay sonuç alınabiliyor. Bu destekler için minimum 5 seans gerekli diyebilirim, belki en az 5-10 seans. Burada tabii tek bir şey söylemek zor, tamamen kişiye bağlı bir durum” ifadelerine yer verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.