“Sanat sizi bir güzelliğe götürmüyorsa bir işe yaramaz”
Esnaf köşemizde bu hafta ilçenin rengarenk kişiliklerinden TV ustası Metin Usta var.
Ustalığının yanı sıra müzisyenliği ile de bilinen Metin Usta hayatı dolu dolu yaşamak gerektiğini belirterek, gençlik ruhunu kaybetmeyenlerden. Çocuk yaşlardan beri hayatın içinde olan, kendi parasını kendi kazanan ve vaktini dolu dolu geçiren Metin Ustanın hikayesini bir de bizden dinleyin;
1964 Şahören doğumlu olan Metin Karakuş (Metin Usta) henüz 40 günlükken ailesinin Sarayönü’ne taşınması ile birlikte Sarayönü’ne yerleşti. Kısacası doğma büyüme Sarayönü’lü olan Metin Usta, ilkokul ve ortaokul eğitimini Gazi Ortaokulu’nda tamamladıktan sonra 2 yıllık pratik sanat okulunda eğitim gördü. Ankara’da Uluslararası Milli Eğitim Kurslarında bir yıl daha eğitim alan Metin Usta 1982 yılında henüz 18 yaşındayken kendi dükkanını açarak ticarete atıldı.
Küçük yaşlardan beri meraklı ve araştırmacı bir kişiliğe sahip olan Metin Usta, henüz ilkokul çağlarında iken ampul bağlamayı kendi kendine öğrendi. Dedesinin müzisyen olması nedeni ile müziğe de ilgi duyan Metin Usta, küçük yaşlardan beri profesyonel bir Udi. Hayatını dolu dolu yaşamış, henüz çok erken yaşlarda eli iş tutmuş, sanatın ilk akla gelen dallarından ikisinde profesyonelleşmiş, bir usta. Hem müzisyen hem de hem usta, kelimenin tam anlamıyla bir sanat insanı. Sadece işinin ehli olmasıyla değil, iletişimi ve nahifliğiyle de özel biri.
1987 yılında Dünya evine giren Metin Usta, 1996 yılına kadar Sarayönü’nde ikamet ettikten sonra, hayallerini gerçekleştirmek için Antalya’nın yolunu tuttu. Ona göre o yıllar Metin Usta’nın altın çağları. O yılları şöyle anlatıyor: “Sarayönü’nde tek Tv tamircisi olarak işlerim iyiydi. Bir taraftan da müzikle ilgileniyordum. Ramazan Erkoyuncu ustamızın yanında beraber akşamları çalıyor, şarkılar söylüyorduk. Hayatımızda hiçbir sorun yoktu. Ama ben Sarayönü’nde sosyalliğin az olmasından oldum olası şikayetçiydim.
Bir gün bir tanıdığımız vasıtası ile Yılmaz Morgül’e kasetlerimiz ulaştırıldı. Kendisi yaptığımız müziği dinlemiş ve beni ekibinde görmek istemiş. Bu fırsatı kaçıramazdım. Ani bir kararla Sarayönü’nden taşınarak Antalya’ya yerleştim. Artık hayalini kurduğum mesleği profesyonel kişilerle icra edebilecektim.
Hem kazandım hem harcadım
Antalya’da yaklaşık 20 yıl kadar vakit geçirdim. O dönemlerde TV tamirciliğinden kazandığım paranın yaklaşık 5 katını bir gecede müzisyenlikten kazanıyordum. 200 dolar, 300 dolar, 400 dolara kadar çıktığımız oluyordu gecede. Ailemi geçindirecek parayı fazlasıyla kazanıyordum. Ama genç sayılabilecek bir yaşta bu kadar çok para kazanmak belki de iyi gelmedi. Hatırı sayılır bir miktarda parayı da harcadım. Hem aileme baktım hem de hayatı dolu dolu yaşadım. Pişman mısın diye soranlar oluyor bazen. Asla pişman değilim. Çünkü hayallerimi yaşıyordum. Bizim gibi küçük ilçede yetişen müzisyenler için Yılmaz Morgül gibi bir duayenin ekibinde yer almak hayallerin de ötesinde.
Antalya’da ki yıllarımda birçok ünlü müzisyenle, popüler insanlarla tanışıklığım hatta ahbaplığım da oldu. Gençlik yıllarımızı dolu dolu geçirdik diyelim. Zaten bir müzisyenin gönlünde bir ev alayım, bir araba alayım olmaz. Sanatını dolu dolu icra edebileceği, mutlu bir ortam bir müzisyen için paha biçilemez.
Emekli olduktan sonra Sarayönü’ne döndüm
Antalya’da geçirdiğim 20 yıllık sürenin ardından emekli olarak Sarayönü’ne döndüm. Antalya’da yaşarken TOKİ’lere başvurmuştum. Tamamlanmasının ardından emekli olarak ilçemize döndüm ve yeniden dükkan açtım. Antalya’da zamanımı o kadar dolu geçiriyordum ki küçük yaşlarda öğrenmiş olduğum TV tamirciliğini orada neredeyse hobi olarak yapıyordum. Ama Sarayönü’ne döndükten sonra yeniden asıl işim TV tamirciliği oldu.
Eskiden teknoloji bu kadar yaygın değildi
TV tamirciliğine ilk başladığı yıllarda tüplü televizyonların piyasaya hakim olduğunu ve tamir etmenin oldukça zor olduğunu belirten Metin Usta, tüplü televizyonlar bozulduğu zaman tamirinin günlerce sürdüğünü belirtti. “ Televizyon yeni yeni yaygınlaştığı dönemlerde, bizim mesleğimiz oldukça revaştaydı.
Televizyon hem tamir etmesi zor hem de bozulduğu zaman yerine yenisi koyulamayacak şekilde pahalı bir teknolojik aletti. O yüzden arıza verdiği zaman hemen bizi arıyorlardı. Yeni parça takılacağı zaman aylarca sürdüğünü bilirim tamiratın çünkü hem teknoloji hem de lojistik o kadar yaygın değildi o zamanlar. Parça olmadığı zaman vurarak tamir ettiğimi bilirim televizyonları. O dönemin çocukları hatırlar, evlere giderek de tamir yapıyorduk. Ev sahipleri çatıya çıkıp anteni düzeltirdi, bende bir taraftan vurarak tamir yapardım
Elektronik eşya servisleri mesleğin sonunu getirdi
Günümüzde mesleğin eski cazibesi kalmadığını hatta Sarayönü'nde mesleğin son temsilcisi olduğunu da anlatan Metin Usta, “Özellikle yeni nesil led televizyonların yaygınlaşmasıyla bizim meslekte önemini kaybetmeye başladı. Çünkü markaların kendi servisleri yaygınlaşmaya başladı ve tamir yerine bozulan parçalar değiştirilmesi yeterli oluyor.
Oysa şimdi antika olarak değerlendirilen tüplü televizyonların tamir edilmesi gerekiyor. Bu nedenle eski cazibesi yaygınlığı kalmasa da köylerde elinde televizyonu olanlar yine de var. Bunun yanı sıra bazı ev aletlerini de tamir ederek mesleğimi sürdürmeye çalışıyorum. Sarayönü’nde yine de işlerimiz yoğun. Çünkü vatandaşlarımız bizi tanıdığı için teknik servis yerine ilk önce bir arıza durumunda bize geliyorlar. Zaten tamir yerine servisi olan elektronik eşyaların parça değişimleri bizim mesleğin sonunu getirdi” dedi. (Duran ÇÖLCÜ)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.