Sarayönüspor efsane futbolcularından Ferit Durur vefat etti
Sarayönüspor’da yaklaşık 10 yıl forma giyen Konyalı oyunculardan biri olan Ferit Durur, Cumartesi günü vefat etti. Merhumun cenazesi 21 Ekim Cumartesi günü ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından alınan helallikle Konya Musalla mezarlığında toprağa verildi.
Saray Medya olarak Merhum Ferit Durur’a Allah’tan rahmet acılı yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dileriz.
Merhum Ferit Durur anısına Sarayönü manşet Gazetesi olarak kendisiyle 2009 yılında yapmış olduğumuz röportajı yayınlıyoruz
Muhacir Pazarını Sarayönüsporlu yapan Ferit Durur:
“SARAYÖNÜ RÜYALARIMA GİRİYOR”
Sarayönüspor’da yaklaşık 10 yıl forma giyen Konyalı oyunculardan biri olan Ferit Durur, yeşil-siyah çubuklu forma altında geçirdiği günleri unutamadığını belirterek, “Sarayönü rüyalarıma giriyor. Bir daha dünyaya gelsem yine Sarayönüspor’da oynarım” dedi.
Sarayönüspor tarihine ışık tutmaya devam ediyoruz. Sarayönüspor geçmişiyle ilgili ikinci konuğumuz Ferit Durur. Onu Niyazi Kart’la birlikte çalıştığı taksi durağında bulduk. Sarayönü’nü unutamadığı her halinden belli. Anlata anlata bitiremedi. Cevdet amcayı, Karagücü maçı sonrasını, Ali OsmanTuran ve Orhan Kas’ın kendisine olan yaklaşımını, Etibank Tesislerinde ki 15 günlük kampı, Ağustos sıcağında içilen pekmezle gelen şampiyonluğu ve tabi ki benim bu duruma gelmemde ki en büyük etken dediği ‘Ethem Bilgikarca’… Söz duran top ustası Ferit Durur’da.
Sarayönü ilk tanışmanız nasıl oldu?
Benim ilk gidişim özel maç için oldu. Çetin abi vardı. O bir karma yaptı. Sarayönü’nü bilmiyordum o zaman. Ali Büyükbayram, Mehmet Gültang, Çumralı Mehmet, Sarı Mehmet, Samsunlu Abidin gibi büyük futbolcuların olduğu bir karmaydı. Konyaspor’un büyük topçularıydı. Sarayönüspor’a karşı ilk o zaman oynadım. Sarayönüspor o dönem Konya’nın kalbur üstü takımlarıyla karşı karşıya gelecek kadar güçlü bir yapıya sahipti.
Futbola nasıl başladınız? Sarayönüspor’a transferiniz nasıl gerçekleşti.
Stadspor genç takımında başladım. Dotche Hüseyin’in vasıtasyıla Ethem Bilgekarca Yolspor’a transfer etti. Yolspor’da oynarken İdmanyurdu’ndan teklif aldım. Bizi Sarı Muammer ile birlikte profesyonel istediler. Bir dükkan ve 10 bin lira para istedik ama olmadı. Daha sonra Yolspor’da işe girdik. Ethem Bilgikarca sarayönüspor ile anlaşmış. Askerden döndükten sonra Ethem hocanın isteğiyle Sarayönü’ne gittim. Konuklar Çiftliği’nde işe başladım. O zamanki takım kaptanı Yılmaz ağabeydi. Hüseyin, Gültekin ve genç çocuklarla beraber bir takım kuruldu. Bu takım şampiyonluğu getirdi.
O dönemde Ethem hoca ve size sağlanan iş imkanı önemli pay sahibi oldu galiba transferinizde.
Evet işe alınmamda, resmi kuruma girmemde ve emekli olmamda Ethem hocanın büyük katkısı oldu. 30 yıl karayollarında çalıştım. Konya’ya döndükten sonra 1 yıl Demirspor’da oynadım. Şampiyon olduktan sonra yeniden Sarayönü’ne döndüm. Bir süre daha oynadıktan sonra futbolu bıraktım.
Sarayönüspor’da hangi hocalarla tanıştınız?
Ethem Bilgikarca, Köksal Gürler ve Ali Pekatılır ile çalıştım.
İl Merkezi’nde futbola başladınız ve futbol hayatınızın büyük bir bölümü Konya’da geçti. Daha sonra ilçe takımında oynadınız. Adaptasyon sorunu yaşadınız mı?
Yaşamadım. Ethem hoca ve eski takım arkadaşlarım orada olduğu için zorluk yaşamadım. İyi bir ortam buldum. Spora yatkın bir ortam buldum. Orhan abi ve Cevdet abiden büyük yakınlık gördüm. Zaten iş vaadiyle gittim. Mühim olan işdi. 3-4 sene orada çalıştım. Şampiyon olduktan sonra Demirspor’a döndüm. Sarayönü’nde ki ortamı bulamadım. Geri döndüm. Karaman’da turnuvada şampiyon olduk. Rahmetli Reşat ve Abdullah Kandemir gibi başarılı futbolcularla beraber Sarayönüspor’a önemli başarılar kazandırdık.
Üzerinden yıllar geçmesine rağmen Konya futbolunda bu başarı hala konuşulur. O günlere geri dönecek olursak 2. Kümeden gelen bir takım şampiyon oluyor. Bu başarıya nasıl ulaştık.
Bu başarı arkadaşlıktan ve büyüklerimize saygıdan meydana geldi. Takımda benim gibi Sarayönü’lü olmayanlar vardı ama hepimiz Sarayönü’lüymüş gibi mücadele ettik. Hüseyin ve Abdullah içimizden sıyrılarak Konya’ya geldi. Ömer çok iyi futbolcuydu ama Sarayönü’nden ayrılamadı. Ahmet Uysal, Fehmi Acar.
Bunlar Sarayönü’nden yetişen gençlerdi. Başarılı böyle geldi. Dışardanda kaleci Süleyman, Ethem abinin yeğeni sağ açık Süleyman, ben liberoydum. Önümde Zeki vardı. Arkadaşlık çok iyiydi. Bende zaten kendimi dışarıdan gelen biri olarak değil de Sarayönü’lü gibi gördüm. Gittik mi orada kalıyorduk. Cuma günü gidip Pazartesi geri dönüyorduk.
İlk başta kalecimiz yoktu. Değirmenci Mehmet’i kaleci yaptık. Sonradan Süleyman Aksoy’u getirdik. Gruptan birinci olarak çıktık. Buradaki grupta da Karagücü birinci oldu. Karagücü çok güçlü bir takımdı. İdmanyurdu’ndan 3-4 tane takviye yapmıştı. Tarsus’lu Uğur, Behzat, Rahmetli Nevzat Topbaş vardı.
Antrenörleri Arif Çetinkaya’ydı. Balıkesir’li bir kalecileri vardı. İlk maçta Sarayönü’nde 1-0 yenildik. İkinci maça kadar Ladik’te uzun süren büyük bir kamp yaptık. Ethem hocamızda Ahmet Suat Özyazıcı ile birlikte antrenörlük kursundaydı. 15 gün Etibank Tesisleri’ndeydik. Çalışanlar bizden bıkmıştı. Yemeği yiyoruz. Bir de Gültekin’le beraber odaya ekmek çıkartıyorduk.
Yazın sıcağında, yaz günü Ağustos’ta pekmez içiyorduk her gün. Böyle bir kamp olmaz. Hüseyin Çeroğlu sakattı. Kanadımız olmadığı için sakat sakat, soğutucuyla oynattık. Hüseyin ağlıyor, devre arasında. Oynayamıyor.
Süreyya Çetinkaya çok iyiydi. Topla oynamayı severdi. Çok teknik, işini ehli bir futbolcuydu. İşi gücü bacak arasıydı. İşinin ehli bir futbolcuydu. 90 dakikayı Nazım’ın golüyle 1-0 galip kapattık. Kamptan geldik 120 dakika top oynadık. İlk penaltıyı da bana verdiler. Balıkesirli çok ünlü bir futbolcuları vardı.
Hiç penaltı atamayan çocuklar penaltı atmaya başladı. Hiç penaltı kaçıran olmadı. Süleyman penaltılardan birini kurtardı ve şampiyon olup 1. Küme’ye çıktık. Maçtan sonra arbede yaşandı. Bizim başkana ve futbolcu arkadaşlarımıza saldırdılar. Kupayı aldık ama şampiyonluk sevincini yaşayamadık. Bir de Erbakan’ın kongresi varmış. Alınan güvenlik önlemleri nedeniyle tur atamadan Konya’dan ayrıldık. O dönemde 2. Küme şampiyonu ile 1. Küme şampiyonu Valilik Kupası’nda karşı karşıya geliyordu. 1. Küme’de şampiyon olan Demirspor bir sezon önce Türkiye şampiyonu olmuştu. Demirspor’u Konya’da oynanan maçta 3-1 yendik ve Valilik Kupası’nı da müzemize götürdük.
Maçtan sonra Sarayönü’ne dönüşte neler yaşadınız?
Zaten bütün futbol gönüllülerinin bize karşı sempatisi vardı. Sonuçta Karagücü’de Demirspor’da bir marka. Bütün herkes merak ediyordu. 2. Kümeden bir takım nasıl buralara gelebilir diye. Başarılı olmamız, amatör futbolda ki dev takımları birer birer dize getirmemiz bize karşı büyük bir sempati oluşturdu. Ve bunu bilenler bizi desteklemek için tribünü doldurdular.
Biz de Sarayönüspor formasını giydiğimiz için Muhacir Pazarı’nda ki sevenlerimiz tribüne koştu. Hem başarılı olmamız hem de Konya’dan giden bazı futbolcuların Sarayönüspor forması giymesi, Konya’da ki çoğu futbol meraklısını Sarayönüsporlu yapmıştı.
Hem Konyalıların hem Sarayönü’lülerin tribün desteğini arkamıza aldık. Sarayönü’nden maça gelenler geldi. O dönemde tabi arabalar bu kadar yaygın değil. Sarayönü’nden maça gelemeyip de kalanlar şampiyonluk haberini alır almaz Hacpınarı mevkiine çıkmışlar bizi karşılamak için.
Traktörlerle, at arabaları ile bütün Sarayönü yola çıkmış. Sarayönü-Ladik arası kilitlenmiş. O arayı ne kadar sürede gittik hatırlamıyorum. Böyle bir sevinci, böyle bir tabloyu futbol hayatım boyunca hiç yaşamamıştım. Yıllarca top oynadım böyle bir şey yaşamadım.
Şampiyon olduktan sonra Sarayönü’nde ki hava nasıldı.
O dönem Sarayönü, spora futbola çok ilgiliydi. Resmi kurumlar, zenginler, hastanenin baş hekimi. Hepsi sporu seviyordu. Rağbet çok fazlaydı. Çok fazla maddi katkıları olmamasına rağmen ilgiliydiler. Eskiden Tombala gecesi yapılırdı.
Bu şekilde yardım alınıyordu. Cevdet abi (Uğurlu), Rahmetli Ali Osman abi (Turan), Orhan abinin (Kas) kişisel gayretleriyle yürüyordu Sarayönüspor. Çok büyük bir hava vardı. Sarayönüspor, bunun nimetini de o dönemde 2 futbolcuyu birden Konyaspor’a vererek gördüler.
Takımdaki havada önemli herhalde bu başarıda?
Oranın çocuğu gibi davranıyorduk. Ortam harikaydı. Konya’dan gittiğimizde antrenmandan önce yemek, sonra yemek. Bunların masrafların şu anda bile karşılamak çok zor.
Bu imkanları nasıl sağlıyorlardı bilemiyorum tabi. Çok iyi bir ortam vardı. Hele Abdullah’lar. O dönemki çocuklar hala benim rüyalarıma girer. Öyle bir ağabeylik, öyle bir nezaket olmaz. Bir Ilgın maçı oynuyoruz.
Mehmet Güney’de arabayı yeni aldı. Cevdet abiyle beraber Renault’la gittiler Ilgın’a. Onlar da güçlü bastırıyor. Konya’dan gitme Hasan diye bir arkadaş var. Kaymakam oldu. Gelene gidene tekme atıyor.
Bende buradan tanıyorum. ‘Hasan Doğru oyna’ dedim. Hala devam ediyor. Kafa topuna çıktık. Çıkarken dirseği koyunca soluğu saha dışında aldı. (Gülüşmeler). Neyse bir frikik oldu yayın orda. Yılmaz abiye ben atıyım dedim. Top da yeni kırmızı sezonu yeni açmışız. Bir vurdum çatala gitti. O golden sonra da olaylar çıktı. Mehmet Güney’in arabayı tartakladılar. Çok güzel bir ortam vardı.
Antrenmandan sonra beni çalışmam için çiftliğe bırakıyorlar. Onlar gidiyor. Ben taksi çağırıyorum. Geri Konya’ya dönüyorum. Salih Elmalı falan da oradaydı. Niye öyle yapıyorum bilmiyorum ama sıkılıyordum galiba. Güzel günlerdi. Tekrar dünyaya gelsem yine futbolcu olsam yine Sarayönüspor’da oynarım.
O dönem ki başkanınız nasıl bir idareciydi. Bu alınan başarılarda yönetimin katkısı da tartışılmaz herhalde?
Ben futbolculuk hayatımda böyle bir başkan görmedim. Cevdet abi sadece futbolla ilgili konularla değil her şeyimizle ilgilenirdi. Konya’ya dönüşümüzde cebimizde paramız yoksa cebimize para koyardı. Sarayönü’nde hiç durmazdı. Cuma günü oldu mu sürekli Konya’da.
Güçlü takımlar bile bizimle aynı gruba düşmek istemezdi. Arif Çetinkaya bile işi çözmüz. Karagücü ile oynadığımız maçın ardından Stadyumda karşılaşmışlar. Arif hoca ‘Ben böyle idareci görmedim, idareci dediğin böyle olacak. Maçı sen aldın’ diyerek gelip elini öpmüş. Cevdet abinin her şeyi Sarayönüspor’du. Sarayönüsporla yatıp, Sarayönüspor’la kalkardı.
Orhan abi, Ali Osman abi, Mehmet Ceylan. Bunlar bize bir yönetici gibi değil abi gibi yaklaşırdı. Konya’ya evimize kadar gelip gıda poşetleri bırakırladı Orhan abiler. İşten çıkarıldığım bir dönemdi. Önemli bir maçı da kazandık. Eve geldim biskivüsünden 2 çuval ununa kadar evi doldurmuşlar. Ali Osman abiye ‘Abi bunlar ne’ dedim. ‘Senin yaptıklarının yanında bunlar ne ki’ dedi. Ertesi gün Sarayönü’ne gittim Cevdet abiye o da ‘Senin yaptıkların bize yeter” cevabını verdi.
Ethem Bilgikarca ismi bir marka. Konya futbolu için önemli bir isimdi. Sporcuları açısından Ethem hoca nasıl bir antrenördü.
Tam bir spor adamıydı. Sporla yatar sporla kalkardı. Çok iyi bir insandı. Altyapıya büyük önem verdi. Kurstan geldi, hiçbir maddi çıkarı olmadan bizle çalıştı. Şevkle çalıştı. Konya’dan çağrılmasına rağmen ‘Bu takımı şampiyon görmeden olmaz. Emeğim geçti’ diyerek bütün teklifleri geri çevirdi. Biz gözümüzü Ethem hocayla açtık. Diploması yüksek olduğu için Konyaspor’da da çalıştı. Onun gibi bir antrenör Konya’ya bir daha gelmez. Çok bilgiliydi. Yalnız şunu vurgulamak istiyorum. Benim bu duruma gelmemde en büyük etken Ethem hoca. Allah razı olsun. Nur içinde yatsın.
Sarayönüspor’da attığınız gollerde 90’a gitmeyen var mıydı?
(Gülüşmeler). Hepsi 90 zaten. Attıklarımın hepsi 90’a giderdi zaten. Krom maçı vardı. Kalede Behzat Altunbaş vardı. 2 tane gol attım. Zaten bütün frikikler benimdi zaten. Kurtarmasına imkan yok. Hep çatal. Karagücü maçında Aydın Sümeralp falan izlemeye gelmiş. İlk penaltı benim. Topun üstüne gittim, durdum. Kaleci yattı. Vurdum iç direkten santraya kadar gitti top. Seyirciler ayağa kalktı gol değil diye. Hakem Ali Pekatılır’dı. Biraz durakladı ondan sonra gol kararını verdi. Ama Ali Pekatılır, Karagücü’nün penaltısını vermedi. Benim müdahalemle yerde kalmıştı. O zamanın futbolcuları başkaydı. Elimizden tutulmuş olsa hepimiz 1. Ligdeydik. Şu anda ki Amatör Amatör değil ki. Minikler seviyesi. Çok üst düzey futbol oynanırdı. Resmi kurumda bir işe girip transfer yapsak, büyük transfer yapılırdı.
Dile kolay yıllarca futbol oynadınız Sarayönüspor’da. Mutlaka ilginç olaylar yaşamışsınızdır.
Akşehir’e maça gideceğiz. Takımdan başka bir arkadaş içiyor. Bizim yöneticilerden biri gelmiş yakalamış. 2 tokat patlatmış. O iki tokatla iki gol birden attı ve maçı kazandık. Yine Karamanspor ile bir maç oynuyoruz. Onların Kadir diye bir oyuncusu vardı. Sürekli küfrediyor. Şampiyonluk maçı oynuyoruz. Bizim Nazım kaçırdı, bağırıyor ‘Ferit abi yetiş’diye. Bi döndüm Kadir toprağın içinde. Neyse 2 sezon sonra Kadir bize geldi. Sezon açılışı var ve kenarda duruyor. Sezon açılış yemeği yiyeceğiz. Gel dedim. ‘Ya Ferit abi iki sene yatırdın beni” dedi. 2 sezonu sakatlıkla geçirmiş.
Birde Karapınarspor ile 3 Nolu’da oynuyoruz. Vuruyoruz kaleci çıkarıyor, vuruyoruz kaleci çıkarıyor. Yorgancılık yapan bir arkadaş. Neyse baktık olmuyor. Artık vakit geçirmeye çalışıyoruz. Kapalı Spor Salonu’nun olduğu bölüme top kaçtı. Ali Osman abi de gitti topu almaya. ‘Ya abi biz bitsin diye vuruyoruz, sen 2.5’luk gibi topu alıp geliyorsun’ dedim. Adamcağız bir sene güldü.
Yine bir maç oynuyoruz deplasmanda Akşehirspor’la. Bizde Eyüp Sabri Erdinç vardı. 70’e kadar gol yemedik. Golü yedikten sonra top toplayıcı çocuk, sevinçten geldi topa vurdu. Eyüp’te sinirlenip çocuğa saldırdı. Ortalık karıştı. Taraftarlar sahaya indi. Hakem Zeki Köklü vardı. Herkes onun başını sardı. Eyüp tekme yememesine rağmen yaygara yapıyor. Herkes bizi kovalıyor. Tatil olunca 3-0 hükmen mağlup olduk.
Başhüyükspor’la da ilginç maçlarınız olmuş?
Demirspor’u en iyi döneminde biz yenerdik. Bizi de en iyi dönemimizde Başhüyükspor’a mağlup olurduk. Büyük çekişmeye sahne olurdu maçlar. Bir kamyon taraftarla gelip bizi yenip giderlerdi. Ama o maçlar da turnuva maçlarıydı. Lig maçı oynamadık. Onlarda İrfan vardı, çok çalıştı. Valilik’ten destek alırlardı, Togay Mirza sayesinde.
O dönemde iyi futbolcular yetişmiş ama bir atılım sağlanamamış. Size göre bunun nedeni ne.
Bunun nedeni tamamen maddi. Çok fazla geliri yoktu Sarayönüspor’un. Faruk Akdoğan vardı, maddi yardım yapan. Dükkanlarını soyunma odası olarak kullanıyorduk. Belediyeden çok fazla yardım gelmiyordu hatırladığım kadarıyla. Sadece Tombala geceleri vardı. Cevdet abi resmi kurumdaydı. Onun çevresinin çok büyük yardımlarını gördük. İhsan doktor yardım ediyordu.
Sarayönü’ne gidip geliyor musunuz hala?
Bundan 2-3 ay evvel ordaydım. Bir müşterimi götürdüm. Eski arkadaşlarımı gördüm. Esnaflarla görüştüm. Her gittiğimde ayakta karşılarlar, sağ olsunlar. Eski takımım olduğu için her ne kadar maçlarını izleyemesem de hala takip ederim gazetelerden. A takım Süper Grubu kıl payı kaçırdılar ama gençlerde şampiyon oldular. Sarayönü iloe bağlantım hiçbir zaman kesilmedi. İnşallah 26 Temmuz’da Konya’da olursam Pilav Günü’ne gitmeyi çok istiyorum.
Röportaj: Mustafa SOLAK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.