Soğuk havalarda gözlerimiz de üşür
Kış aylarında soğuk ve kuru havayla birlikte cildimiz daha fazla neme ihtiyaç duyuyor. Cilt tabakasında gözle görülür şekilde çatlaklar oluşabiliyor. Peki soğuktan zarar gören tek bölge cildimiz mi? Kuru ve sert hava cildimizi olduğu kadar gözlerimizi de olumsuz etkiliyor. Gözlerimizin doğal nemini kaybetmesine ve kurumasına neden olabiliyor. Seiko Optik Türkiye Göz Sağlığı Danışmanı Op. Dr. Özgür Gözpınar, kış aylarında yaşanabilecek göz kuruluğuna dikkat çekiyor ve alınması gereken önlemlerin altını çiziyor. Seiko Optik’in Sensity fotokromik gözlük camları, her türlü hava koşulunda ortama hızla uyum sağlıyor ve kış ayları için ideal bir kullanım oluşturuyor.
Soğuk ve sert hava gözleri kurutuyor
Kışın gelmesiyle birlikte günlük hayatın içinde bir çok alanda sıcak hava üfleyen ısıtıcılara ve kalorifere maruz kalıyoruz. Ev, iş, araba, market gibi alanlarda ve toplu taşımada klimaların üflediği sert ve kuru havayı nüfus ediyoruz. Isınmak için kullanılan klima ve kaloriferler havadaki nem seviyesini düşürüyor. Ortam havasını kurutarak, vücut dengesini olumsuz etkileyen ısıtıcıların cilt ve solunum sistemi üzerinde zararlı etkileri olabiliyor. Kuru ve nemsiz hava cildimizi olduğu kadar gözlerimizi de olumsuz etkiliyor ve gözlerde kuruluğa neden olabiliyor. Seiko Optik Türkiye Göz Sağlığı Danışmanı Op. Dr. Özgür Gözpınar, ‘kuru gözün en büyük belirtisi gözlerde aşırı yanma, batma, kuruluk hissi ve zaman zaman da buna bağlı olarak oluşabilecek aşırı sulanmadır. Kızarıklık da sık görülür. Bunun için kalorifer ve ısıtıcı bulunan ortamlarda eğer hava kuruysa, odayı nemlendirici cihazlar veya gözyaşı damlaları kullanılabilir. Ayrıca bol sıvı alımı ve gözyaşı üretimini arttıran omega-3 ağırlıklı beslenme de faydalıdır. Özellikle kontakt lens kullananlarda bu belirtiler daha da artabilir, bu gibi durumlarda suni gözyaşı damlalarıyla beraber 1 günlük tek kullanımlık silikon lensleri tercih etmek uygun olacaktır’, diyor.
Her iklime uyum sağlayan gözlükler
Çoğu insan tarafından, güneş gözlüğü sadece yazın kullanılan bir aksesuar olarak algılanıyor. Fakat güneşten yansıyan zararlı ışınlar her mevsim gözlerimizi olumsuz etkiliyor. Kışın ultraviyole ışınlarla birlikte rüzgar faktörü de devreye giriyor. Fotokromik olarak bilinen, en basit tanımla gün ışığında koyulaşan, kapalı ortamda ise rengi açılan optik camlı gözlükler; gözlerimiz için özel bir koruma oluşturuyor. Seiko Optik’in fotokromik gözlük camları, güneş gözlüğü görevi görerek, her türlü hava koşulunda ve ışıkta ortama hızla uyum sağlıyor. Seiko Sensity, sıcaklık, nem ya da UV seviyeleri ne olursa olsun merceğin renk tonunu sabit tutan akıllı ‘Stabilight Technology’ teknolojisini kullanarak, gözlüğünüzün renk tonunu hassas bir şekilde ayarlıyor. 30 saniyede normal camdan güneş gözlüğü tonlarına geçiş yapabilen tasarımıyla, bulunduğunuz ortama hızla ve hatasız bir şekilde uyum sağlıyor. Kapalı ve açık ortamlarda gözlerinizi ışığa fazla maruz kalmaktan koruyor. Seiko Sensity, ileri fotokromik teknolojisiyle kusursuz bir tasarımı birleştirerek, güneşin çıktığı andan itibaren konforlu bir şekilde görebilmenize yardımcı oluyor.
Seiko Optik Türkiye Göz Sağlığı Danışmanı Op. Dr. Özgür Gözpınar, ‘özellikle karlı ortamlarda güneşten gelip kardan yansıyan ultraviyole ışınlar gözümüze daha fazla zarar verebiliyor. Hatta kar körlüğü denen keratiteye dahi sebep olabileceği gibi uzun vadede katarakt ve retina hastalıklarının oluşumunu ve gelişimini hızlandırabiliyor. Bu nedenle de mutlaka karlı ve rüzgarlı ortamlarda güneş gözlüğünü yanımızdan eksik etmemeliyiz. Eğer güneş gözlüğümüzü unuttuysak bu tür dış ortamlarda daha kısa kalmalıyız. Ayrıca şapka, atkı veya kapüşonlu paltolar fayda sağlayabilir‘, diyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.