Teknolojinin geldiği nokta: Telefonun kölesi olmuşuz

Teknolojinin geldiği nokta: Telefonun kölesi olmuşuz
Teknoloji uzmanı Prof. Dr. Dilci, akıllı telefonlarla geldiğimiz bağımlılığın seviyesini, “Durum vahim” diyerek anlattı. Dilci, bir kişinin akıllı telefonunu ortalama 110 defa açma ve kapatma refleksinde olduğuna dikkat çekerek telefonun kölesi haline geldiğimizi söyledi

Teknolojik gelişmeler gençler başta olmak üzere toplumun büyük kesimini teknoloji bağımlısı haline getirdi. Uzmanlar, manik bilgi alma bağımlılığı yaşayan Türk toplumunun telefonun kölesi olduğunu belirtiyor.

Akıllı telefonlar, teknolojik gelişmelerin hızla mesafe kat ettiği dünyada oldukça yaygın kullanılıyor. Her yaştan insanın ayrılmaz parçası haline gelen akıllı telefonlar, oyun ya da sosyal medya gibi mecraların yoğun kullanımı nedeniyle kullanıcılarını bağımlı hale getiriyor.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nden (SCÜ) Dijital Bağımlılık Uzmanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, avcumuzun içinde gelişen teknoloji ile birlikte bilgiye ulaşma çabasının da bağımlılık haline dönüştüğünü belirterek Türkiye'de bir kişinin akıllı telefonunu ortalama 110 defa açma ve kapatma refleksinde olduğunu söyledi.

“TELEFON BAĞIMLILIĞI KÖLELİK BOYUTUNDA”
Türkiye'de manik bilgi alma konusundaki bağımlılığın ciddi boyutlara ulaştığını dile getiren Prof. Dr. Dilci, şöyle konuştu:

"Ülkemizde ciddi anlamda manik bilgi alma konusunda bağımlılık söz konusu olduğunu görüyoruz. Buna manik bozukluk diyoruz. Manik bozukluk daha çok bilgi bağımlılığı şeklinde ifade edilir.

Kişinin sürekli ve aşırı bir şekilde yeni bilgi arayışında olması, bilgiyi kaçırma veya eksik bilgiden dolayı bir şeyleri kaybedeceği düşüncesiyle bu durumun bir nevi dürtü bozukluğuna dönüştüğünü söyleyebiliriz.

Gün içerisinde Türkiye'de bir kişinin akıllı telefonunu ortalama 110 defa açma ve kapatma refleksinde olduğunu görüyoruz. Bireylerin telefonlarını sürekli ulaşılabilir mesafede tutarak, sürekli ekranı kontrolü etme düşüncesiyle açıp kapattıkları görülmektedir. Bu, kimilerinde yüksek düzeyde, kimilerinde ise daha az olmakla birlikte ortalaması bu düzeydedir.

Bunun belirtileri; sürekli yeni bilgi aramak ve bu süreçte zamanın nasıl geçtiğini fark etmemek, bilgiye ulaşamayınca huzursuz veya endişeli hissetmek, günlük işleri aksatacak kadar bilgi tüketimine vakit ayırmak, bilginin doğruluğunu sorgulamadan her şeyi tüketmektir."

DURUM VAHİM!
Manik bozukluğun kişiden kişiye farklılık gösterebileceğini anlatan Dilci, "Manik bilgi bozukluğu kişiden kişiye değişmektedir. Bu bozukluk genellikle mükemmeliyetçi ve takıntılı kişilerde görülüyor. Sürekli daha fazla bilgi edinme ihtiyacı hissederler. Ayrıca bilgi eksikliği hisseden kişilerde, kaygı bozukluğu olanlar da görülüyor. Öğrenciler ve araştırmacılar arasında bu bozukluk daha da çok yaygınlaşıyor" diye konuştu.

Manik bilgi bozukluğuyla mücadele konusunda bilgi veren Dilci, "Öncelikle bilgi tüketimini sınırlamak gerekiyor. Önümüze çıkan her türlü bilgiyi okumak değil, ilgi alanlarımıza ve bize faydalı olan bilgileri seçip, düzenleyip o şekilde yönelmemizde fayda var.

Dijital diyet dediğimiz, ekranlara olan maruziyetimizi sınırlandırmak, gün içerisinde belli bir yere kadar temas etmektir. Mümkün olduğu kadar akıllı telefonlar yerine tuşlu ve klasik telefonları kullanmak gerekir. Akıllı telefonlarımızı bizden fiziksel manada uzak tutmak gerekir" dedi.

Kaynak:HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.