‘Tokum ama hala yemek yiyorum’ diyorsanız, dikkat!
Beslenme ve Diyet Uzmanı Cansu Arslan, hedonik açlık kavramına değinerek, yemek yeme alışkanlıklarımızın biyolojik ihtiyaçlardan bağımsız olarak lezzet arayışından kaynaklandığını vurguladı.
Arslan, dijital medya ve teknolojinin artan etkisiyle hedonik açlığın arttığını belirterek, "Hedonik açlık, besinlerin tadı ve kokusuyla, biyolojik bir ihtiyaç olmaksızın hissettiğimiz açlıktır. 'Tokum ama yerim' ifadesi, bu durumu en iyi şekilde özetliyor" dedi.
Sosyal medya platformlarındaki yemek paylaşımları, televizyon yemek programları ve hızlı yemek siparişleri gibi unsurların, hedonik açlığı tetiklediğine dikkat çeken Arslan, bu durumu kontrol altına almak için kişinin kendisinin önlem alması gerektiğini söyledi.
"Hedonik açlık, duygusal yemenin bir sonucudur" diyen Arslan, açlığın iki farklı türü olduğunun altını çizdi. Homeostatik açlık ve hedonik açlık. Homeostatik açlık, enerji ihtiyacı doğrultusunda gelişen doğal bir açlıkken, hedonik açlık duygusal bir açlık olarak, lezzetli yiyeceklerden alınan zevke dayalı olarak ortaya çıkıyor.
Yüksek kalorili ve lezzetli yiyeceklerin kolay erişilebilirliği ve büyük porsiyonlar, obeziteye zemin hazırlayan bir ortam yaratıyor. Arslan, obezite ile birlikte hedonik açlığın sık görüldüğünü ve bu ikisinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Arslan, hedonik açlıkla başa çıkmak için bazı önerilerde bulundu:
"Yemek saatlerimizi düzenlemeli, evde ve işte kolayca ulaşılabilen atıştırmalıklardan kaçınmalıyız. 'Gerçekten aç mıyım?' sorusunu sormak ve susuzluk hissini göz ardı etmemek önemli.
Ayrıca, sosyal medyada yemek hesaplarını takip etmekten kaçınmalı ve alışverişe aç çıkmamalıyız. Vitamin ve mineral eksiklikleri de yemek isteklerimizi etkileyebilir, bu yüzden düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek gerekir. Duygusal yeme yerine sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye özen göstermeliyiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.