Turan, "tarımda istikrar yok"
Gazetemizde esnaf köşesinin bu haftaki misafiri zirai ilaç sektöründe faaliyet gösteren Halil İbrahim Turan. 25 yıllık memurluk hayatının yanı sıra 13 yıldır esnaflık yapan Halil İbrahim Turan, Sarayönü çiftçilerine hizmet etmekten çok mutlu olduğunu söyledi. Konuklar Tarım Meslek Lisesi'nden mezun olan Turan, 1980 yılında Çumra'ya taşınan bu değerli okula sahip çıkılamadığı için büyük üzüntü duyduğunu ifade etti. İlaç sektörünün çok riskli olduğuna değinen Turan, bilinçsiz ilaç kullanımı yapılmaması konusunda çiftçileri de uyardı. Turan, tarımda bir türlü istikrar sağlanamadığı için sürekli bir kaos ortamının hakim olduğunu söyledi.
İşte Halil İbrahim Turan'un hayatı ve düşünceleri:
Konuklar Tarım lisesinde okudum
1962 Sarayönü doğumluyum. Merkez ilkokulunu ve ortaokulu okuduktan sonra Konuklar Tarım Meslek Lisesi'ne gittim. Çok güzel bir liseydi. Orada üst düzey bir eğitim aldık. Ziraat eğitimi çok iyiydi. Konuklar çiftliğinde olduğumuz için tüm öğrendiklerimizi uygulayabiliyorduk. Adeta Tıp Fakültesi'nden mezun olan bir pratisyen hekim gibi mezun olduğumuzda sahaya hazır bir eleman olarak çıkıyorduk. Tarım ve hayvancılık konularının tamamını öğrendik. Yem hazırlama, çeşitlerine göre ağaç budama, ilaçlama, aşı, fidan yetiştiriciliği ve daha birçok konuda yetişmiş olurduk. Tarım makineleri hakkında çok donanımlı bit şekilde yetiştik.
Okula sahip çıkılamadı
Bizim okula Türkiye'nin her yerinden öğrenci gelirdi. Bir de sınavla alındığı için seçmece öğrenciler gelirdi. Benim dönemimde 1100 kişi sınava girdi, 30 kişi alındı. Liseden mezun olan ziraat teknisyeni unvanıyla mezun olurdu. Çok nitelikli bir eğitim verilirdi. Şimdi öyle bir eğitim verildiğini hiç düşünmüyorum. Ben 1979'da mezun oldum. Okul 1980'de Çumra'ya taşındı. Okula sahip çıkılmadığı için imkanları daha dar olmasına rağmen Çumra'ya gitti okul. Okulun 250 öğrencisi vardı. Cumartesi, pazar çarşıya indiklerine esnafların yüzü gülerdi. 25 tane öğretmenimiz vardı. Sarayönülü siyasiler o dönemde bu güzel okula sahip çıkamadı. Bu hem Sarayönü eğitim hayatına, hem de ekonomisine büyük bir darbe vurdu. Okula müthiş talep vardı. Çünkü mezun olan öğrencinin işi hazırdı. O okul burada kalsa belki de bugün Konuklar çiftliği Ziraat Fakültesine dönüşmüş olurdu.
1980'de memur oldum
Okuldan mezun olduktan sonra 1980 yılında Kadınhanı İlçe Tarım Müdürlüğü'nde ziraat teknisyeni olarak çalışmaya başladım. Kısa süre sonra Sarayönü İlçe Tarım Müdürlüğüne atandım. İki yıl Kadınhanı, bir yıl Sarayönü'nde çalıştıktan sonra askere gittim. 1983'te askerliği Zonguldak'ta yaptım. Dönüşünde Konya İl Tarım Müdürlüğüne geçtim. Bu esnada Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu'nda gıda bölümünü bitirdim. Daha sonrada Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim.
Çiftçilerin her zaman yanında olduk
Emekli oluncaya kadar Selçuklu ilçesi Meydan Köyü Tarım Merkezi'nde ziraat teknisyeni olarak dokuz köye hizmet ettim. Güvenç, Çaldere, Meydan, Kınık, Kale, Biçer, Dağdere, Bağrıkurt köylerinde çalıştım. Zirai mücadeleler gerçekleştirdik. Tohum temizleme hizmetleri verdik. Birçok faaliyette bulunduk. Çiftçileri tarlasında, bahçesinde ziyaret ederdim. Hizmet aracım bir motosikletti. Motosikletle tarlaları gezer çiftçilerin sorunları sıkıntıları ile ilgilenir, teknik bilgiler verirdim. Pulluk ayarından mibzer ayarına kadar her konuda destek verirdim. Bu şekilde çiftçi devletin desteğini yanında hisseder güvenirdi. 2005 yılında emekli oldum.
Hayatıma esnaflıkla devam ettim
2006 yılında Sarayönü'nde mesleğimle alakalı olarak Teknik Tarım Ticaret ismiyle işyerimi açtım. 25 yıllık memurluk hayatımın ardından esnaflığa başladım. Devlette olduğu gibi çiftçilerimize hizmet etmeye devam ediyorum. Çiftçilerle ikili ilişkilerimiz çok iyi. İlçemi çok seviyorum. İlçemin insanlarına yardım etmeyi çok seviyorum. İş yerimi açalı 13 sene olmasına rağmen çiftçilerimizle ciddi bir sorun yaşamadım.
Bilinçsiz kullanımın bedeli ağır olur
Bizim mesleğimi çok riskli bir meslek. Yanlış bir ilaç uygulamasında çiftçinin bir yılda yetiştirdiği mahsul bir anda tamamen yok olabilir. Dolayısıyla çok hassas bir mesleğimiz var. Mesela insektisit yerine herbisit ilacı verilirse yakar kurutur. Zaman zaman çiftçiler elinde kalmış ilaçları okumadan danışmadan kullanıyor ve ürünlerine büyük zararlar verebiliyor. Sonra buna ne oldu diye bize danışmaya geldiklerinde yanlış ilaç kullanıldığını görüyoruz. Çiftçilerimizin kesinlikle kulaktan dolma, ezbere ilaç kullanmaması gerekiyor. Bu arada şunu da belirtiyim. Bu yıl çok fazla karasinek ve pire popülasyonu var. İlaç yetiştirmekte zorlanıyoruz.
İlaç çok fazla zam gördü
İlaç sektöründe hammaddede dışa bağımlı olduğumuz için fabrikalar ilaç fiyatlarına yüzde 50 ila 80 arasında zam yaptı. Geçen sene 100 lira olan ilaç bu sene 200 lira. Biz bunu çiftçilerimize izah etmekte zorlanıyoruz. Her çiftçi tepki gösteriyor. Bu fiyatlar çiftçilerimiz bir hayli olumsuz etkiledi. Zirai ilaçlar bu yıl geçtiğimiz yıllarda kullanıldığı kadar kullanılamadı. Buda verimi etkiledi. Kayıplara neden oldu. Çiftçilerimizin girdi maliyetleri sürekli artıyor. Araziyi gezdim. Tarlaların büyük bir kısmı işlenmiş olmasına rağmen hiçbir harman neşesi yok. Çiftçiler biraz iş yoğunluğundan, birazda umduğunu bulamamasından dolayı keyifsiz.
Tarımda istikrar yok
Bölgemizde sulu tarım yeterli düzeyde olmadığı için iki yılda bir yetiştirdiğimiz hububat gerçekten para kazandırmıyor. Çiftçilerimizin geneli alternatif ürünler konusunda bir arayış içerisindeler. Sulu tarım yapanlar dahi girdi maliyetlerinin ciddi manada yükselmesinden dolayı kar edemediklerini, para kazanamadıklarını ifade ediyorlar. Ülkemizde tarım konusunda istenen şekilde bir istikrar sağlanamadı. Girdi maliyetleri sürekli yükseliyor. Çiftçi her geçen yıl daha çok fiyat istiyor. Bu fiyatlar yükseldikçe son tüketiciler daha zamlı tüketim yapıyor. Bunun sonu alınamıyor. Çiftçinin mazotu, gübresi ve ilacına bir formül bulunamadığı için tarıma sürekli bir kaos var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.