Ural, “ilçemizde vizyon problemi var”
Esnaf köşesinin bu haftaki konuğu mutfak mobilyaları sektöründe faaliyet gösteren Ulvi Ural. Karatepe doğumlu olan Ulvi Ural, Sarayönü’nde Endüstri Meslek Lisesi Ağaç İşleri Bölümü’nü bitirdikten sonra eğitimini aldığı sektöre yönelmiş.
Konya Marangozlar Sanayi’nde çalışmaya başlayan ve kendini geliştirerek başarıya ulaşan Ulvi Ural, kardeşi Vehbi Ural ile birlikte 600 metrekare kapalı alana sahip bir üretim atölyesi işletiyor. Yeniliklere açık olmanın ve kendini güncellemenin önemine dikkat çeken Ural, ilçemizdeki temel sıkıntının vizyon problemi olduğunu söyledi. Esnafların kendilerini güncellemeleri, yeniliklere açık olmaları ve geliştirmeleri gerektiğini dile getiren Ural, taleplere yeterince cevap verilemediği için müşterilerin Konya’ya gittiğini söyledi.
İşte Ulvi Ural’ın hayatı, görüş ve düşünceleri:
Eğitimini aldığım işi yaptım
1970 Karatepe doğumluyum. İlkokulu Karatepe’de okudum. Ortaokulu Sarayönü Ortaokulu’nda, liseyi Sarayönü Endüstri Meslek Lisesi’nde okudum. Ağaç işleri bölümünden mezun oldum. Liseyi bitirdikten sonra eğitimini aldığım işi yapmak için Konya marangozlar sanayine geldim. 1987’de Mobilyacılar Dernek Başkanı Sabit Özturan’ın yanında kalfa olarak çalışmaya başladım. Mutfak dolabı, vestiyer, vitrin, yatak odası gibi işler yapıyorduk. 1990’da askere gittim. Askerliğimi Ankara ve Şırnak’ta yaptım. Asker dönüşü aynı yerde çalışmaya devam ettim. Bir buçuk yıl daha orda çalıştım. 1993 yılının Nisan ayında kendi iş yerimi açtım.
Patrona kızıp dükkan açtım
Kendi işyerimi açmama köylümüz Mustafa Konak vesile oldu. Kalfayken onun işini almıştım. Çalıştığım yerde yapmak istedim. İşyeri sahibine, işleri burada yapıyım kârı paylaşalım dedim, kabul etti. Sonradan anlaşmayı bozdu. Bende kızdım kendi dükkanımı açtım. Bizim makineleri alıp dükkanı açmamız bir ayı geçti. Bizim köylünün işi acele olunca o da başka yere yaptırdı tabi ama bize dükkan açtırmış oldu. Dükkanı açarken para pul da yoktu. Vadeyle aldık her şeyi. Tam 94 krizine denk geldik. Dükkanı açtığımda makineleri harman vadeli almıştık. Hanımın bileziklerini satıp onu da peşinat yaptık. Allah iş verdi harmana kalmadan borçlarımızı ödedik. Harmandan çıkanla da malzeme aldık. Biz malzeme aldıktan sonra mark 6,5 liradan 24 liraya çıktı. Bunun da bize faydası oldu. Mark yükselince bizim malzemelerde değer kazandı.
Teknolojiyi yakından takip ediyoruz
Dükkanı açarken yatarlı, planya, hızar gibi makineler almıştık. Zamanla malzeme yapısı değişmeye başladı. 1999’da sunta çıkmaya başladı. Bize makinelerimizi yeni malzemelere göre dönüştürmeye başladık. Hızarı, planyayı elden çıkardık. Bantlama makinesi aldık. 2013 yılında da CNC makinesi alarak bilgisayarlı üretime geçip mobilyaları minifix bağlantılı olarak üretmeye başladık. CNC bize büyük avantajlar sağladı. İşçi maliyetlerimizi düşürüp rekabet gücümüzü yükseltirken, iş kapasitemizi de arttırdı. CNC bizim için 5 kişinin yaptığını yapıyor. Zaten sanayide bir eleman problemi var. CNC bizim bilgisayardan gönderdiğimiz projenin tüm parçalarını gerekli ölçülerde kesip minifix bağlantı deliklerini açıyor ve montaja hazır hale getiriyor. Biz götürüp sadece montajı yapıyoruz. 3-4 günlük işi bize 1 günde çıkarıyor. Zaman tasarrufu da sağlıyoruz yani. Makine ekipman olarak en üst seviyedeyiz. Büyük fabrikalar hariç bizim gibi çalışan 2-3 kişi var. Bu sistemi Konya’ya ilk getiren biziz zaten. CNC tezgah çok ama bizim gibi modüler üretim yapan yok. İlk işyerimiz 200 metrekareydi. Şu andaki işyerimiz 600 metrekare. Hedefimiz istikrarlı olarak büyümeye devam etmek. Şu anda bir kalemde 40 dairelik işi yapabilecek seviyedeyiz.
EML çok değerli bir okul
Endüstri Meslek Lisesi bana göre çok değerli bir okul. Kıymetini bilen öğrencilere meslek öğretip iş sahibi yapan bir okul. Diğer okullarda böyle bir şey yok. Endüstri Meslek Lisesi’nde okuyan öğrenciler teknik resmi çok iyi öğreneli. Ben çok büyük faydasını gördüm. Bana bir proje gösterdiklerinde nasıl bir şey istediklerini hemen anlardım. Çıraklıktan yetişenler bunu bilmez mesela. Öğrenciler buna dikkat etsin. teknik yönleri iyi öğrendikten sonra pratik yönü de sanayide geliştirmek gerekiyor. Endüstri Meslek Lisesi’nde okumasaydım marangoz olmazdım. Babam çiftçilik yapıyordu muhtemelen çiftçi olurdum bende. Bizim bugün bulunduğumuz yerde babamın büyük payı var. Babam arkamızda durdu, kardeşlerimde geldi. Dükkanımızı onun sayesinde açtık. 87-90 arası kardeşlerimle bekar evi tutup hem burada çalıştık hem yaşadık. O zaman kimse oğlunu böyle salmazdı bir yere. Babam da bizi salmasa meslek sahibi olamazdık.
5 bin metreye yakın hacmimiz var
İşyerimizin aylık 400 metre iş çıkarma kapasitesi var. Bunun bir aylık cirosu 240 bin lira yapıyor. Bir yılda 1,2-1,5 milyon arası ciro gerçekleştiriyoruz. Tabi bu cirolara site gibi toplu işler aldığımızda ulaşıyoruz. Sipariş üzerine yaptığımız işlerin yanı sıra site projeleri alıp komple site işleri yapıyoruz. İzmir, Antalya, Ankara, Nevşehir gibi illerde böyle projeler gerçekleştirdik. Türkiye’nin yer yerine iş yapabiliyoruz. İnternet sitemizde var. Bu site sayesinde her yerden bizimle irtibata geçebiliyorlar. Tabi şehir dışına yapacağımız işlerde büyük işleri alıyoruz. Yurt dışı fuarlarına katılıyorum. Fuarların bize büyük katkısı oluyor. Yaptığımız işleri yurt dışında yapılan işlerle kıyaslama imkanımız oluyor. Yeni teknolojileri ve üretimleri görüyoruz. Ufkumuzu açıyor. Bizde gördüklerimizle kendimizi geliştiriyoruz.
Sözümüzü hiç aksatmadık
Biz bugüne kadar müşterimize verdiğimiz sözün, işimizin her zaman arkasında olduk. Sözümüzden hiç dışarı çıkmadık. Müşterilerimize hep yapıcı olarak davrandık. 27 yıllık esnaflık hayatımızda müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tuttuk. Önce müşterimizin evinden ölçü alıp burada projenin çizimini yapıyoruz. Bunun için iç mimar da çalıştırıyoruz. Müşterimiz istediği projeyi 3 boyutlu olarak görüyor. Değişiklik isterse değişiklikleri yapıyoruz. Daha sonra malzeme, kalite, çeşitleri ve aksesuarları gösteriyoruz. Proje çıktığını alıp sözleşme gibi anlaşmamızı imzalayıp müşterimize gün veriyoruz. Ciddi bir problem yaşanmadığı sürece de gününde gidip montajımızı gerçekleştiriyoruz.
Yeniliklere açık olunmalı
Sarayönü’nde bazı temel problemler var. Kendi sektörümüz için konuşacak olursak, marangozlar yeniliklere kapalı. Ustaların yeniliklere açık olması ve sürekli kendini güncellemesi gerekiyor. Sarayönü’ndeki ustaların psikolojisini anlamak çok mümkün değil. Sarayönü çekmez, burası küçük bir ilçe, buraya bu kadarı yeter diye düşünmek yanlış. Ben birçok kişi biliyorum Sarayönü’nden gelip Konya’da dolaplarını yaptıran. Bizim ilçemizde vizyon sıkıntısı var. Görsel olarak müşteriye hitap edilmiyor. Bu ilçedeki sektörlerin geneli için böyle.
Kötü bir anlayış yerleşmiş
Müşteri istediğine Sarayönü’nde ulaşabilse neden Konya’ya Kadınhanı’na gitsin. Burada iş ustalarda bitiyor. Ben mesela köydeyken bir şey lazım olduğunda bunu Sarayönü’nde bulamam diye ya Konya’ya ya da Kadınhanı’na gidiyorum. Bu anlayış herkese yerleşmiş. Önce bu anlayışı kırmak lazım. Çiftçinin bir işi olduğunda Kadınhanı sanayisine gidiyor. Sarayönü sanayisi de bir o kadar gelişmiş olsa kimse gitmez. Bizim sanayi oradan daha çok gelişirse bu sefer Kadınhanı’ndaki çiftçiler Sarayönü’ne gelmeye başlar. Bu iş böyledir. Bunun içinde kendini geliştirmek, yenilikleri takip etmek gerekiyor. Açsak ne olacak, yapsak ne olacak, burası çekmez, kaldırmaz demek ilçeyi daha da geriye götürüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.