Ustası, ata mirası tenekecilik mesleğini ömrünce sürdürmek istiyor
Sarayönü’nde dedesinin ve babasının mesleği tenekeciliği üçüncü kuşak olarak sürdüren Recep Yılmaz, 40 yıldır saca şekil veriyor.
Sarayönü ilçesindeki mütevazi atölyesini her sabah erkenden açan 58 yaşındaki Yılmaz, gün batmadan işyerini kapatmıyor.
Yılmaz, levha olarak aldığı sacları, tasarladığı farklı ürünlere dönüştürmek için kendi ölçüleriyle elde kesip, babasından kalan mekanik makinelerde şekillendirdikten sonra yine tamamen el işçiliği ile birleştirip son halini veriyor.
Semaver, soba borusu, ibrik, kuş suluğu, tavuk yemliği, fırın tavası, mangal, su oluğu, huniler, ızgara, gibi yüzlerce çeşit ürün yapabilen Yılmaz, müşterilerinin yıpranan veya eskiyen ürünlerini de tamir ediyor.
"Tenekeden adam bile yaparım"
Yılmaz, mesleğindeki en önemli detayın ölçüm ve çizim olduğunu, ölçüm hatasında tüm malzemenin boşa gidebileceğini ya da büyük fireler verilebileceğini söyledi.
Müşterilerinin istek ve ihtiyaçlarına göre üretiminin şekillendiğini dile getiren Yılmaz, "Burada saçla yapamayacağım hiçbir işlem yok. Aklınıza ne geliyorsa her şeyi yaparız. Vatandaş elinde örnekle geliyor ya da ihtiyacının ne olduğunu anlatıyor. Müşterinin istekleri doğrultusunda ne gerekiyorsa, bazen sıfırdan tasarlayıp, en güzelini yapmaya çalışıyoruz. El becerimizden dolayı bizim yapamayacağımız hiçbir şey yok. Tenekeden adam bile yaparım. Haşa bir canını veremem." diye konuştu.
Yetişen çırak ve kalfalar olmadığı için mesleğin yok olmaya her gün biraz daha yaklaştığın anımsatan Yılmaz, ilçede kalan son iki tenekeciden sonra devam ettirecek kimse olmamasından duyduğu üzüntüyü ifade etti.
"Az kazanıyoruz, öz kazanıyoruz"
Mesleğine duyduğu sevgiyi ve çalışırken zamanın su gibi akıp geçtiğini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Sacı ölçülerinde kesiyorsun, büküyorsun bir şekil veriyorsun. Şekil alıp bir şeyler ortaya çıktıkça insan haz alıyor. Yaptığın iş de düzgün çıkarsa çok mutlu olursun. Çok güzel bir duygu. Anlatılmaz. Cenabı Allah canımızı almadığı sürece devam ederiz. Gelebileceğimiz kadar geleceğiz. Çünkü rahmetli babam da öyleydi. O da son ana kadar geldi dükkana. Biz de götürebildiğimiz kadar götüreceğiz. İşimi çok seviyorum. Dünyaya bir daha gelsem yine aynı işi yapardım."
Yılmaz, esnaflıktaki en önemli erdemlerin doğruluk, dürüstlük ve kanaat olduğunu vurguladı.
Müşterilerinin memnuniyetini, maddiyatın önünde tuttuğuna dikkati çeken Yılmaz, "Biz 1 liralık işe, 2 lira alan bir insan değiliz. Öyle olsak zaten köşe olurduk. Biz, müşterinin hem parasını hem de hayır duasını alıyoruz. Bizim cebimizde paramız bitmez. Az kazanıyoruz, öz kazanıyoruz. Az aldığın zaman da çok iş yaparsın. Önemli olan da odur zaten. Çok alan bir sefer alır." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.