Uzmanından kritik uyarı: Kalabalık yalnızlığı romantizm sanmayın

Uzmanından kritik uyarı: Kalabalık yalnızlığı romantizm sanmayın
Psikolog İlayda Mangal, toplumda giderek artan “Kalabalık Yalnızlık” olgusunun romantizm değil, toplumsal tehlike olduğunu belirterek depresyon, sosyal fobi gibi psikolojik rahatsızlıkları tetiklediğini kaydetti

Yapılan araştırmalar insanların son yıllarda yalnızlaştığını ortaya çıkardı. Psikolog İlayda Mangal, “Yaşanan her değişim sadece gelişmelere ve yeniliklere değil yozlaşmaya da mahkumdur. Bu nedenle ‘Kalabalık Yalnızlık’ sanılanın aksine pek de romantizm içermiyor ve tüm toplumu ilgilendiriyor” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) önceki gün açıkladığı nüfus istatistiklerinde yalnız yaşayanların sayısı dikkat çekmişti. Buna göre yalnız yaşayanların sayısı, 2022'de 285 bin 731 artışla 5 milyon 67 bin 331'e, 2023'te 125 bin 494 artışla 5 milyon 192 bin 825'e yükseldi. Veriler, yalnız yaşayan sayısının giderek arttığını gösterdi.

Toplumda “Kalabalık Yalnızlık” yansıması ve bu sürece dair bilgiler veren Psikolog İlayda Mangal, kalabalık yalnızlığın sadece bireysel bir deneyim değil toplumsal bir sorun olduğuna işaret etti.

“Kalabalık Yalnızlığı” olgusunu, “kişilerin sosyal ortamlarda yer almalarına rağmen duygusal olarak yalnız hissetmeleri durumu” olarak açıklayan Mangal, şunları söyledi:

“Yalnızlık hissiyle birlikte kişiler kaygı, stres, mutsuzluk, öfke veya hüzün gibi birçok duyguyu taşıyabilir. Yaşanan bu duygular derinleştikçe, kişiler ailelerinden, arkadaşlarından, işlerinden ve okullarından kopmaya başlarlar. Aslında bu kopma, bir döngü gibi kişiyi gerçek yalnızlığa sürükleyebilir.

Depresyon veya sosyal fobi gibi psikolojik rahatsızlıklar, kalabalık yalnızlık hissinin bir sonucu olarak gelişebilir. Sürekli yalnızlık hissi, stres seviyelerini artırabilir ve bireylerin sosyal becerilerini zayıflatabilir, bu da zamanla ruhsal sağlık problemlerine yol açar. Bu açıdan bakıldığında durum, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorundur.

Bu hissin artmasında dijitalleşme, sosyal bağların yüzeysel hale gelmesi ve hızlı yaşam temposu gibi faktörler etkili olmuştur. Toplum olarak daha derin bağlar kurmayı, yüz yüze eğitim ve insanlar ile iletişimlerini teşvik etmeyi ve duygusal destek vermek zorundayız. Bu yaptığımızda sadece bireysel değil, toplumsal bir iyileşme sürecine katkı sağlamış oluruz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.