Yarım asrını yemeklere verdi
Sarayönü'nde Gülüm Lokantasını çalıştıran Mustafa Çetinkaya, mesleğinde yarım asrını doldurdu. Genç yaşlarında tanıştığı lokantacılık sektöründe ustalaşarak bugüne kadar gelen Çetinkaya, bulaşıkçı olarak girdiği lokantada yemek yapmayı öğrenerek ustasından işi devraldı. İstanbul be Suudi Arabistan'da da bir süre çalışan Çetinkaya, günümüzde ekonomik sıkıntılarla boşan vatandaşlar için lokantada yemek yemenin lüks bir hale geldiğini söyledi.
Yemek sektörüne 18 yaşında bulaşıkçı olarak girdiğini anlatan Mustafa Çetinkaya, "1952 Sarayönü doğumluyum. İlkokul mezunuyum. 1970'de Bayram Türkoğlu'nun (Kel Bayram), yanında çalışmaya başladı. Önce bulaşık yıkayarak, servise yardım ederek başladım. Zamanla ustama bakarak yavaş yavaş yemekleri öğrendim. 1972'de askere gittim. Askerliğimi Ankara'da yaptım. 1974'te askerden gelince Bayram ustanın yanında çalışmaya devam ettim. İki yılda çalışıp işi iyice pekiştirdikten sonra 1976'da ustamdan lokantayı devralarak kendi işimin patronu oldum. Usta olarak kendi yemeklerimi çıkarmaya başladım. Hüseyin Ülker ile ortak olarak orayı çalıştırdık. Bir süre sonra kapattık. 1981 senesinde "81 Lokantası'nı" açtık. Mehmet Bayraktar ile birlikte 2 yıl boyunca orayı çalıştırdık." dedi.
1983'te dışarıya açıldık
İlçe dışında da bir süre mesleğini icra ettiğini kaydeden Çetinkaya, "Ben lokantayı devrederek İstanbul'a gitme kararı aldım. Kayınbiraderim Saim Bayraktar sayesinde İstabul Gedikpaşa'da bir lokanta açtım. Yaklaşık 1,5 yıl çalıştırdım orayı. Beklediğimiz kadar iş yapamayınca kapattım. Yine kayınbiraderimin vasıtasıyla Suudi Arabistan'a gittim. Suudi Hava Yolları Genel Müdürü ile kayınbiraderimin tanışıklı vasıtasıyla orada bir iş buldum. Abdulaziz Neviser diye bir Arap şeyhinin evinde 2 yıl aşçılık yaptım. Sonra Türkiye'ye dönme kararı alarak yeniden Sarayönü'ne geldi. İşimi burada devam ettirdik. Yeni bir lokanta açtım ve bugüne kadar geldik. Çocuklarımla birlikte halen lokantamızı çalıştırmaya devam ediyoruz." şeklinde konuştu.
Eskiden lokanta çoktu, işte çoktu
Geçmiş dönemlerde işlerin çok daha iyi olduğuna değinen Çetinkaya, şunları söyledi: "Eski yıllarda işletimiz çok çok iyiydi. Haftada 300 kilo et satışımız olurdu. Üstelik şimdikinden daha çok lokanta varsı Sarayönü'nde. Şimdi günlük 3-5 kilo et satabiliyoruz. O zamanlar köylüler, çiftçiler gelip yemek yiyordu. Hareketlilik çok iyiydi. Ofiste, pancar dairesinde kuyruklar olurdu. Gelen çiftçiler ürününü satıncaya kadar 1 hafta kalırdı burada. Eski günlerden eser kalmadı."
Üstüme misafir gelecek diye korkuyorlar
Çetinkaya, insanların ekonomik gücünün bir hayli azaldığına dikkat çekerek şöyle devam etti: "Artık ne köylüler geliyor ne de ilçenin adamı çarşıya çıkıyor. Gelen bile bir an önce kaçmanın derdine düşüyor. Ekonomi çok bozuldu. Vatandaşın cebinde parası yok. İnsanların dışarıda yemek yeme gücü neredeyse kalmadı. Eskiden grup grup gelip yemek yerler, bir kişi masrafı üstenir öderdi. Kimse hesap ödemeden gocunmazdı. Şimdi insanlar üstüme misafir gelecek diye korka korka yemek yiyip zor gidiyor. Soğanın kilosu 10 kuruştu. Patates ha keza öyle. Patlıcan 50 kuruştu. Et 5-6 liraydı. O da en iyi et. 50 liraya bir at arabası sebze alırdık. Şimdi 500 liraya 4 file dolmuyor."
Genelde memurlar geliyor
Esnafın çok kötü durumda olduğunu anlatan Mustafa Çetinkaya, "Şükür bizim durumumuz yine iyi. Çarşıda birçok esnaf kan ağlıyor. Siftah yapmadan evine giden esnaflar oluyor. Büyük marketler artık küçük esnafı bitirdi zaten. Bizde iyi kötü işimizi devam ettirmeye çalışıyoruz. Genelde yemek yiyenler, biraz daha durumu iyi olan memur kesimi. Asgari ücretle çalışanlar kapının önünden dahi geçmiyor. İnsanlar evinin mutfak alışverişini yapabiliyorsa şükrediyor artık. Dışarıda yemek yemek falan bir lüks haline geldi. İnsanlar köyden kasabadan geliyor, işi uzun sürerse bir simit ile öğününü geçirip evine gitmenin yoluna bakıyor." dedi.
İşimi severek yapıyorum
Mesleğini devam ettireceğine değinen Çetinkaya, şunları söyledi: Sağlığım elverdikçe bu işi devam ettirmek istiyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Çocuklarımda benimle aynı işi yapıyor. Birlikçe çalışıyoruz. Lokantanın yanında düğün yemekleri ustalığım da var. Çok düğün yemeği pişirdim. Düğün yemeklerini yapmak, normal lokanta yemekleri yapmaktan çok daha farklı. "
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.