‘Yenidoğan Çetesi’nden kan donduran ifadeler
Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen Yenidoğan Çetesi dün ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. Bugün ifade vermeye başlayan sanıkların anlattıkları kan dondurdu.
İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davada, bebeklerin ölümlerine neden oldukları iddia edilen şüpheliler bugün ikinci kez hakim karşısına çıktı.
Dün saat 21.00’e kadar süren ilk duruşmada sadece çetenin kilit isimlerinden ve pişmanlık yasasından faydalanmak için itirafçı olan hemşire Hakan Doğukan Taşçı 3 saatin üzerinde ifade verdi.
SGK’ya karşı nitelikli dolandırıcılık, evrakta sahtecilik gibi suçlamaları kabul eden ancak ihmali davranışla kasten öldürme suçunu reddeden Taşçı’nın ifadesiyle tamamlanan duruşmanın ilk celsesi, bugün ikinci oturum ile devam ediyor.
Davaya ilişkin duruşmanın ilk celsesinin ikinci hak örgütlerinin yanı sıra siyasi parti temsilcileri de katılım sağladı.
SANIKLARA NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, ölen 10 bebeğin maktul, beş kişinin müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü’nün suçtan zarar gören, 19 hastane ve sağlık şirketi malen sorumlu, 47 kişi de şüpheli olarak yer aldı.
İddianamede, şüpheliler doktor Fırat Sarı ve doktor İlker Gönen’in 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor. İddianamede ayrıca malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine dolandırıcılık suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
HASTANELER VE ŞÜPHELİ HEMŞİRELERİN İSİMLERİ İDDİANAMEYE GİRDİ
İddianamede ayrıca hastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler de şöyle sıralandı:
Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş,
Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım,
TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım,
Reyap Hastanesi hemşireleri Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan,
Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan,
Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli,
Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz ile 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ile Hasan Basri Gök
Yenidoğan Çetesi’nin elebaşı: Fırat Sarı
Doktor şüpheli Fırat Sarı’nın elebaşı olduğu değerlendirilen Yenidoğan Çetesi’nin sevk ve idaresini doktor şüpheli İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün asıl amacının, devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin doluluğunu artırmak için 112 sevk sistemini devre dışı bırakmak ve hastaların tedavi basamaklarında usulsüzlük yaparak SGK’dan en yüksek seviyeden ödeme almak olduğu belirtildi.
Şemaya göre suç örgütünün elebaşılığını Fırat Sarı’nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir’in ise yönetici olduğu belirtilen iddianamede, örgütün üyelerinin Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar olduğu aktarıldı.
DURUŞMADAN GELİŞMELER
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti.
İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlandı.
Konferans Salonunda görülen duruşmada cumhuriyet savcısı tarafından baroların ve siyasi partilerin katılma taleplerinin reddedilmesi talep edildi. Söz verilen sanıklardan Fırat Sarı “Söyleyecek bir şeyim yok” dedi. Mahkeme, tüm katılma taleplerinin reddine karar verdi.
“DAHA FAZLA PARA İÇİN EVRAK ÜZERİNDE OYNANDI”
Savunma için söz verilen sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı “Bazı konularda üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Sadece telefon tapeleri üzerinden bir bilirkişi raporu hazırlanmış. Yaklaşık 10 yıldır hemşire olarak görev yapıyorum. Dönem dönem farklı hastanelerde çalıştım. Sanıkların çoğu arkadaşımdı. Hepimiz sağlık sektöründeyiz zaten.
Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nden tanıyorum. Bazı sistemlerde yapılan yanlışlıklar usulsüzlükler var. Ben 10 senedir çalışıyorum evrak üzerinde oynamalar hep yapılıyordu daha fazla para almak için. Sistemde detaylı bakıldığında binlerce şikayet göreceksiniz. Bu hastanelerin hepsi yıllar boyunca senede belki 10 defa denetlendi. Bu kurumlar nasıl denetimlerden geçiyor da bizi yargılanıyoruz?
Ben 1 kuruş fazladan para kazanmadım. Şu an İstanbul’da özel hastanelerin yüzde 80-90’ınında bebek yoğun bakımda doktor durmuyor. Sistem bu şekilde. Bizim neden müdahale ettiğimiz söyleniyor. Müdahale etmezsek yine suçluyuz. Benim hiçbir şekilde aileler ile para alışverişim olmadı. Eşzamanlı denetim yapıldı. Denetim sırasında kimseden emir almadım. İyi hasta kötü hasta şeklinde şablonlarımız vardı. Bunlar gerçeğe aykırı mıydı diye sorarsanız evet gerçeğe aykırıydı. Ama SGK sistemine geçmiyorduk bunları” dedi.
07:01 - 19 Kasım 2024
TUTUKLU SANIK TAŞÇI: HAKKIMDAKİ SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM
Duruşmada hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunma yapmaya başladı. Taşçı savunmasında, "Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum" dedi. Taşçı savunmasına devam ediyor.
Sanık Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunmasında, "Savunmamı yapacağım. Öncelikle tutuklandıktan sonra kendimi bizzat yaptığım bir iki işlemi söyledim, kabul ettim. Soruşturmanın başından itibaren tüm dürüstlüğümle cevap verdim. Doktor istemi olmadan ilaç istediğim yönündeki iddia doğru değil, talepleri de kabul etmiyorum.
Sağlık meslek lisesi mezunuyum ve 10 yıldır yenidoğan bebek ünitesinde çalışıyorum. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Birinci hastanesine başladım. 5-6 ay orada çalıştım sonra Florya Hastanesinde başladım sonra tutuklama oldu. Diğer sanıklardan, hepimiz sağlık sektöründe olduğumuz için çoğumuz birbirimizi tanıyoruz. Whatsapp grubu bile var sağlıkla ilgili. Can Polat yıldırımı Reyap Hastanesinden tanıyorum. Ceylan Çetin'i tanımıyorum. Deniz Korkmaz’ı tanıyorum kendisi arkadaşım olur.
Fırat Sarı'yı Reyap Hastanesinden tanıyorum. Evrak üzerinde daha fazla para alınmak için oynamalar yapılıyor. Her sene bu hastaneler denetleniyor. Benim bir kuruş fazla para kazandığım yoktur. Yoğun bakımda gece bilakis doktor durmuyor. Acil müdahale olması gerektiğinde biz müdahale ediyoruz. Etmediğimiz zaman da 'Sen nasıl müdahale etmezsin' diyerek suçlamalar var dosyada" ifadelerini kullandı.
“FIRAT SARI KOMİSYONU KENDİSİ ALIYOR”
Taşçı, "Her hastane sahibi para kazanmak ister. 20 hastadan bahsettikleri, daha fazla para kazanmak istedikleri için Fırat Sarı'dan bahsediyorlar. Sevkiyatı yapılan bebek, sevkiyatı doktor Sarı'nın yaptığını biliyorum. Yoğun bakımdan birimim gelene kadar kayıt açılmayacağını söyledim. Aileden fazla para alınma muhabbeti oldu. Fırat Sarı aileye, total fiyat 30 bin TL demiş hastaneye 20 bin lira ödüyor komisyonu Sarı, kendisine alıyor.
Olay duyulduğunda Fırat Sarı, 'Olay üzerime kalmasın, hastane yönetimi duymasın' şeklinde talimat verdi. 'Ölürse başımıza sıkıntı olacak' mesajlaşmalarına karşı şunu söylemek isterim, gelen hasta bebek yabancı uyrukluydu ve doğuştan kalp rahatsızlığı vardı. Bu nedenle, hastanın sevk edilmezse öleceğini belirttim. Mesajlaşmada bu durumdan bahsediyordum. Denetim sırasında kimseden emir ve bir talimat almadım. Orada arkadaşımla sohbet ediyordum olay bu şekilde" dedi.
“SGK’DAN PARA ALMAK İÇİN DAHA FAZLA ENTÜBE YAZIYORDUK”
Taşçı savunmasında "Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, 'Bu çocuk nasıl bir şey' mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var bizden yazılı istemiyorlardı bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf liste yapıyorduk. SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübeyken 10 günlük gösterilmiş. Hasta 3 günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK’dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk. Bebeklerin kullandığı bir ilaç. Akciğer gelişimi sağlamak için kullanması gerekiyor.
Bu ilaçların fazlalığı oluyordu. Bu ilaçları hastaya vermemek gibi bir şey olmuyordu. Bu ilaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu biz de satışları yapıyorduk.
Reyap Hastanesi, TRG Hastanesinden alındığını söyleyebilirim ama özellikle şu kişiden alınıyordu diyemem. SGK’yı dolandırmak gibi bir amacım yok" cümlelerini de kullandı. Şablonlar varsa ben hemşireye sadece çarşaf listesi yazarım. Aile, doktor ya da muhatap bulamayınca, aileye kendimizi doktor olarak tanıtıyorduk bilgi veriyorduk." ifadelerine yer verdi.
“BORÇ OLDUĞU İÇİN ÖLEN ÇOCUĞUN NAAŞI VERİLMEDİ”
Mahkeme başkanının '14 hastam var. Biraz hasta mı beklesek diye konuşmuşsun' sözü üzerine, Taşçı, “Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum. Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu. Ben de doktor değilim demiyordum.
Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi. Ancak 44 gün yaşadı.
Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler." dedi.
“FIRAT SARI BANA 'HASTA YOK DOLDUR' DİYORDU”
Taşçı, "Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk. Fırat Sarı'ya 'Doğukan hırsızlık yaptı' dedim. İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, ama öyle bir durum olmadı.
Fırat Sarı ile konuşurken 'Mert’i şikayet edeceğim' dedim şikayet de ettim, 112’ye şikayet ettim, usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum.
Birinci hastanesinin sürekli akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu kötü bir şey. Fırat Sarı sana 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor" dedi.
“RIZA HOCA 'ÇEK FİŞİ GİTSİN' DEMİŞ”
Taşçı, "Doktor Şehmuz Çelik adını bazen doktor Şehmuz Çelik adıyla hasta kabul ediyorum. Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi.
Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Doktorun müdahale etmesi gerekiyordu" şeklinde konuştu.
'ÖRGÜT İÇİNDE BULUNMADIM'
Taşçı son savunmalarını yaparken, "10 yıldır sağlık sektöründe çalışıyorum. Hiçbir şekilde bir çocuğun zarar görmesini isteyecek ya da bir harekette bulunmadım. Hiçbir şekilde örgüt içinde bulunma, bilip de yardım etme konusunda bulunmadım. Aksi halde şikayetimi de yaptım belgeledim de, maddi sıkıntı içinde olduğum sürede 2-3 kez ilaç satımında bulundum.
Çoğu şeye iddianamede yer verildiğini düşünmüyorum. Oysa ki bu hastaneler nasıl denetimden geçiyor, polis gittiğinde nasıl bir şey olmuyor, bu işten maddi bir menfaatimiz yok neden tutuklamalar bizim tarafımızdan oluyor. Sadece bir telefon kaydı üzerinden bilirkişi raporu yapılıyor.
Ben nitelikli dolandırıcılık suçundan 7 aydır tutukluyum. Nasıl olur örgüt yönetici benden 7 ay sonra tutuklanır. Ben resmim 'Bebek katili' olarak paylaşılıyor. Benim ailem var dışarıda. Hiç kimse bebek ölsün istemez" ifadeleri kullandı.
08:13 - 19 Kasım 2024
CEZA TALEPLERİ
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor. Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı. Bu soruşturma ise devam ediyor.
SANIK HASAN BASRİ GÖK TEK TEK ANLATTI
11:03 - 19 Kasım 2024
Saat 10.00’da ara verilen duruşma yeniden başladı. Tutuklu sanık Hasan Basri Gök sanık kürsüsünde savunmasına başladı.
-Mahkeme Başkanı: Hasan Basri Gök senin hakkında resmi belgede sahtecilik dolandırıcılık suç örgütüne üye olma suçlarından dava açılmış…savunma yapacak mısın?
-Hasan Basri Gök: savcılıkta ve emniyette anlattım aynı şeyleri tekrar anlatmaya gerek yok.
-Mahkeme Başkanı: doğru bu peki onlar
-Sanık: Doğru gördüğüm bildiğim her şeyi anlattım. Epikrizde şablon sistemi vardı. Bebeklerin değerleri atılırdı ve girilirdi. Sekreter bilgilileri atılırdı ve rapor olarak girilirdi. Ben Reyap hastanesinde çalıştım.
-Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı kimdi? İrtibatın neydi onunla?
-Sanık: Ayrılmadan bir yıl öncesine kadar hemşireydim sonra epikriz sorumlusu oldum sonra da şoförlüğünü yaptım. Bebek sevklerini Fırat sarı İlker gönen ve Gıyaseddin mert Özdemir yapıyordu. 112 işin içine hiç girmeden Fırat sarı bebekleri alıyordu.
-Mahkeme Başkan: Neden?
-Sanık: SSK'dan para almak için.
-Mahkeme Başkanı: Aileye ne diyorlardı?
-Sanık: Yer burada var diyorlardı. Bu işten para kazanıyorlardı kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Serdar yüksel bebek başı 5 bin TL Mert Gıyaseddin de aynı şekilde. Fırat sarı ve İlker gönen için ayrı onlar ay başında alıyordu parayı.
11:07 - 19 Kasım 2024
"SGK’DAN FAZLA PARA ALMAK İÇİN HASTALAR NORMALDEN UZUN YATIRILIYORDU"
-Mahkeme Başkanı: Tapeler, odaları dolaşmışlar bütün hastane kayıtlarının fotoğrafını çekmişler. Bunların hastaneden çıkmaması gerekiyor demişler…tamam Medicine şirketinin dosyalarını sakla…Fırat sarı, dolaplara kilitle hatta anahtar da sende kalsın almaya çalışsalar da alamasınlar…diyor sana
-Sanık: Hatırlamıyorum.
-Mahkeme Başkanı: Denetime gelindiğinde neden Fırat sarı sana fazla ilaçları sakla diyor?
-Sanık: Denetime gelindiğinde fazla olarak gösterilen ilaçları dolaplara sakladık. Hastanın üzerinde ilaç kullanılmış diğerleri arttırılmış onlardı ama evrakta farklı göstermiştik
-Mahkeme Başkanı: Hasta yatışları uzun muydu?
-Sanık Hasan Bari Gök: Evet uzundu. Normalden uzun yatırılıyordu hastalar SGK’dan para almak için
11:22 - 19 Kasım 2024
“BEBEKLER EN ÜST BASAMAKTAN FATURA EDİLİYORDU”
-Mahkeme Başkanı: Epikriz yazılmadı onları gelip yazabilir misin diyor sana biri? Sen mi yazıyordun?
-Sanık: Evet bazen ben yazıyordum. Bebek 10 gün tedavi aldıysa ilaçlar tedaviler yazılıyordu.
-Mahkeme Başkanı: Tüm sanıklar epikriz yazma muhabbetinden neden çekiniyor? Ne oluyor epikriz yazan sen olunca?
-Sanık: Bu sistemi tam kullanıyordu bilmiyorum Fırat sarının kimseye vermediği bir sistemdi bu. Bizim yazdığımız sistemde Excel vardı 10 gün bebeğin kullandığı ilaçları tedavileri yazıp hastaneye gönderiyorduk.
-Sanık: Tüm bebekleri üçüncü basamaktan en üst basamaktan fatura ediyorlardı bebekleri.
-Mahkeme Başkanı: Aileye ne diyorlardı?
-Sanık hemşire Gök: Yer burada var diyorlardı. bu işten para kazanıyorlardı kimse hayrına bir şey yapmıyordu. serdar yüksel bebek başı 5 bin TL Mert Gıyaseddin de aynı şekilde. Fırat Sarı ve İlker Gönen için ayrı onlar ay başında alıyordu parayı.
-Sanık: 10 kişilik bir grup değildik bunu yapan beş kişi vardı Fırat sarı Sümeyye nur Aslan Ayşin vardı Dilara vardı Fırat sarının uygun gördüğü ekip yaptı bu işi. Denetimin geldiği bütün hastanelere gitti bu ekip. Düzeltmeler yapmak için. (Çete denetim zamanları da hazırlık yapmış)
-Sanık: 10 tane ilaç istenirken 30 tane ilaç istenmesi fark edilecek bir durum bunlar çok pahalı ilaçlar bunların fark edilmesi gerekirdi. Bir hastanenin 1 milyon ciro yapması gerekirken 3 milyon ciro yapması fark edilebilirdi
-Sanık: İlker gönen ve Fırat sarı hastaneleri kendi aralarında paylaşıyorlardı
12:03 - 19 Kasım 2024
“FIRAT SARI BİR ŞİRKET ÜZERİNDEN NAYLON FATURA KESİYORDU”
-Sanık: Fırat Sarı'nın bir şirket üzerinden usulsüz fatura kestiğini biliyorum. Başhekimler de bunu biliyordu bunlar yapılanlar gözden kaçacak şeyler değildi.
-Mahkeme Başkanı: Hemşirelerin hepsi bunu biliyor muydu?
-Sanık: Hemşirelerin hepsi usulsüzlükten haberdardı.
-Mahkeme Başkanı: Bilmek başka şey yapmak başka şey. Usulsüzlüğü bilmek ile yapmak çok ayrı şeyler.
-Sanık: Biliyorlardı. Bunları anlamamaları imkansızdı.
DÜNKÜ DURUŞMADA NE OLMUŞTU?
22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davada dün savcı, tüm katılma taleplerinin "suçtan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddini talep etti. Sanık avukatları ise savcının görüşüne katılarak suçtan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma taleplerinin reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme katılma taleplerinin "suçtan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddine karar verdi.
Kaynak:HABER MERKEZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.