Zamlara yetişemeyen esnaf da kan ağlıyor
Sarayönü’nde günden güne artan ekonomik krizin etkileri iyice hissedilmeye başladı. Çarşıda pazarda alışveriş yapan insanların sayısı her geçen gün azalırken, ilçenin en işlek caddesinde neredeyse uçan kuş bile kalmadı.
İnsanların alım gücünün azalması ise en çok esnafların işlerinin durgunlaşmasına bozulmasına yol açıyor.
Masraflarının dörde katlandığını kaydeden esnaflar, kahvenin bile dolara endekslendiğini anlattı.
Emekçiler açısından krizin giderek derinleşmesi, Türk lirasının dövizler karşısında yaşadığı hızlı erime nedeniyle art arda gelen zamlar esnafı daha da zor duruma soktu.
Pandemi sürecinde verilen kısmi destek, ihtiyaçları çok da karşılamazken, ilçemizde faaliyet gösteren çay ocakları artan maliyetler nedeni ile oldukça zor günler geçirdiklerini belirtti.
Sarayönü’nün en eski çay ocağı işletmecilerinden biri olan Adem Taşçı, artan maliyetler nedeni ile iş yapamaz duruma geldiklerini belirtirken, esnafın bugüne kadar hiç bu kadar zorlanmadığını belirtti. 1998 yılından beri bu işi yaptığını belirten Taşçı, “Esnaf tabiri caizse kan ağlıyor. Pandemi sürecinde ödenen destek kısmi olarak yaramıza merhem olsa da ardından gelen zamlar bizi perişan etti.” dedi.
Kendisi gibi diğer esnaflarından da durumuna değinen Taşçı, “Adeta bir zam yağmuru var. Biz daha markete ya da toptancıya gidip alışveriş yapasıya kadar fiyatlar değişiyor. Bu zamları devlet yapıyor diyemem ama devletin kontrol mekanizmasında bir problem olduğu gerçek. Devletimizin fırsatçılara şans tanımaması lazım, kontrol birimlerinin aktif çalışarak sahaya inmesi ve bu fahiş fiyat artışlarına bir dur denilmesi lazım. Yoksa olan hem esnafa hem de vatandaşa oluyor. Tekerimiz patladı uçurumdan aşağı yuvarlanıyoruz.”
Şekere, çaya, elektriğe, kahveye, kiraya ve faturalara son bir yılda yüzde 300’e yakın zam geldiğini belirten Taşçı, piyasalara acil müdahele edilmesi gerektiğini, insanların alım gücünün neredeyse sıfıra indiğini belirtti.
Vergi adı altında soyuluyoruz
Sudan alınan atık su bedeli ve katı atık bedelini de dile getiren Taşçı, “Dün 250 lira su faturası geldi. Harcadığım su bedeli 120 lira, vergilerle ödediğim su faturası 250 lira. Kullandığımız su bedelinden çok vergi ödüyoruz. Atık su bedeliyle, katı atık parasıyla artık baş edemiyoruz. Bu atık su parasını kim alıyor, kimin cebine giriyor ben bilmiyorum. Gelen sudan ziyade atık bedeli ödüyoruz. Atık su bedeli ayrı, katı atık bedeli ayrı ödüyoruz.” dedi.
Her ay su faturasıyla birlikte 130, 140, 150 TL atık bedeli ödediklerini söyleyen Taşçı “Elektrik ve su faturalarından alınan bedellerle, vergilerle adeta soyuluyoruz.” ifadelerini kullandı.
Masraflarımız dörde katladı
Bir başka çay ocağı işletmecisi Emre Öztürk, geçtiğimiz yıldan bu yana masraflarının neredeyse dörde katlandığını belirtti. Özellikle son dönemde şekere ve çaya gelen zamlardan yakınan Öztürk, eskiden çok daha fazla kar ettikleri mesleklerinin artık zarar vermeye başladığını bildirdi.
Çay ocaklarının kan ağladığını belirten Öztürk, şöyle konuştu:
“Geçtiğimiz yıl çayı ortalama 1 liradan müşterilerimize veriyorduk. Bu sene mecburen fiyatı 2 liraya çıktı. 1 liradan sattığımız çaydan ortalama 50 kuruş kar ederken, 2 liraya sattığımı çaydan 40 kuruş kazanamıyoruz. İşin içinden nasıl çıkacağız. Çay ocaklarının müşterileri bellidir. Genellikle emekli amcalarımız, dayılarımız çay ocaklarında vakit geçirmeyi severler. Şimdi ben desem ki bundan sonra çaylar 3 lira, nasıl ödeyecekler.
Emeklilerin maaşlarında çok büyük bir artış olmadı ki. Çay 3 lira olsa 10 bardak çay içse 30 lira hesap ödeyecek. Günlük 30 lira bir emekli için büyük rakam. Ama insanların cebinde zaten para yok. Bazı müşterilerimizden çayı şekersiz içtikleri için şeker masrafını düşüp ücreti öyle alıyoruz. Alım gücü o kadar düştü.”
En son gelen zamlardan en çok tüp çay ve şeker fiyatlarının etkilediğini söyleyen Öztürk, “Geçtiğimiz yıl 4 liradan aldığımız şeker 30 lirayı geçti. Çayın kilosu 70 lirayı geçti, toptancıya gittiğimiz zaman yakın zamanda 90 lirayı geçer diyorlar. Kahvede aynı şekilde, 15 liraya aldığımız paket 70 lirayı geçti.
Elektrik ve su zammından da yakınan Öztürk, elektrik faturasının bu ay 1500 TL geldiğini, dükkan kirasının ikiye katladığını, “Ben ne kazanacağım ki bu faturaları ödeyeceğim. Bu ay 1500 lira gelen elektrik, önümüzde ki ay yüzde 30 zamla gelecek. Ya fiyatları arttıracağız ya da devletimiz bu işe el atacak.” diye konuştu.
Kahve bile dolara endekslenmiş
Yaklaşık 7 yıldır çay ocağı işletmeciliği yapan ilçenin tanınan esnaflarından Ramazan Yorulmaz ise, piyasayı fırsatçıların yönettiğini belirtti.
Kendisini devletçi olarak tanımlayan Ramazan Yorulmaz, hep birlikte bu kötü günleri aşacaklarına inandığını belirtip, “Toptancıya gittiğimiz zaman, örneğin mazot fiyatlarında ve ya dolar kurunda gözle görülür bir artış olmamasına rağmen her hafta zam yapıldığına şahit oluyoruz. Tamam ortada bir ekonomik kriz var kimse inkar edemez. Ama piyasalar maalesef krizi fırsata çevirmek isteyen insanlarla dolu.
Diğer esnaflara sorun aynı şeyden bahsederler. Masraflarımızın 2’ye 3’e katladığı doğrudur. Çayı 1 liradan satarken çok daha fazla para kazandığımızda doğrudur. Ama ortada bir tane vatanımız, bir tane devletimiz var. Esnaflar ve vatandaşlar olarak bu fırsatçılara fırsat tanımayalım. Bu kötü günleri de geride bırakacağımıza inancım tam. Rabbim devletimize ve milletimize zeval vermesin İnşallah.” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.