GÜNDÜZ

EY sakin suları karıştıran el. BALIKLARA huzur vermeyen dalgıç, EY zenginle fakir, çirkinle güzel. ARASINDA keskin parlayan kılıç. GÜNDÜZ,  ey sızlayan kalp, ağrıyan diş. EY yaşamaktaki tükenmez tasa, GİT sor niçin sana düşman kesilmiş, GECEDEN geceye uçan yarasa... (Cahit Sıtkı TARANCI).

YAŞAMAK Sürekli toplama işlemi yapmak gibi. Önceden bir yanlış yapmışsak, bundan sonra eklediklerimiz, ne kadar doğru olsa da, bir işe yaramıyor ve izi kalıyor. AMA, yine de yanlışı düzeltmek en güzeli.

HASTALIKLAR Son mutluluk kırıntılarını da topluyor. Bedenimiz yerde üzgün yatarken, ona karşı gelecek cesareti bulamıyoruz. BAZEN İçimizi kasıp kavuran umutsuzluk rüzgârı çok sert eser...

DOĞUM-YAŞAM-ÖLÜM Üçgeninin dışına çıkamayız. Değişmeyen beynimizin tutkusuz bağırışları... Hiçbir tutkumuz, kişiliğimizi değiştirecek kadar güçlü değildir... AKIP geçer günler, biz dur diyemeden, rüyalarımız bile günlerin devamı olur. Hayal gücümüz bizi bulamaz yatarken, UYKUSUZLUK Gözkapaklarımızı, delip geçtiğinde çoktan sabah olmuştur.

İNSAN Bir kitabı tekrar tekrar okumaktan tat alamıyorsa, onu hiç okumasa da olur. (Oscar WİLDE)...

Duygularımız mı düşüncelerimizi üretir?Düşüncelerimiz mi belirler duygularımızı?... Düşünce yetimiz olmasa, duygularımız yalnızca içgüdülerimizle sınırlı kalır. Bilgimizin, görgümüzün, zekâmızın gücüyle orantılıdır düşünce kapasitemiz.

DUYGUSAL olmayı hislenmekten ibaret saymazsak, tüm nitelikler ölçüsünde, duyarlı oluruz. HERŞEYİ daha derinden algılamayı, anlamayı, anlamlandırmayı zeka sağlar. GERÇEKLERİ bildiğimizde, acıma duygusuyla tanışırız.

DUYGULARI harekete geçirebilmek için, düşünmek gerekir. İlişkilerimizi, yaşamımızı, olan biteni, yaşamı, kendimizi ve başkalarını anlayabilmek için ise, düşünmek ve doğru soruları sormayı bilmek gerekir...

MUTLULUK aslında, insanı akılla ruhun birleştiği yerde bekler... Heyecan, acemilik, istem dışı sinir sisteminin de, heyecanlarla yüklü olması... geminin yelkenlerini doğru yöne yönlendirmede zorlanırız.

İNSAN bir bütündür. Tek parça ile motor işlemez. Saklaya, saklaya küstürürsek çaresizliği, çoook kapı çalarız ve geç kalırız. HERŞEY vaktinde... AL yakışırken, el bakışırken... Hep olumsuz telkin altına almak ta yorar. Korku, heyecan, panik, kuşkular arka arkaya gelirse vay halimize...

TAVUKLARIN önüne serpilmiş arpa buğday gibi, buyrun toplayın, toplayabildiğin kadar hakkını kimse vermez. Kullanacağımız arabanın, direksiyonunu, kaportasını, iç düzenlerini öğrenmeliyiz.

OLANLA bitenin çaresi yoktur. Olmamış şeyin üzerinden, fikir yürütüp korkuya kapılmak ta korkunç. YANGIN çıkmışsa, kim çıkardı diye düşünmeden önce söndürmek için çabalamalıyız. Lafla peynir gemisi yürümüyor...

SÜREKLİ KARAMSARLIK Yaşamın tadını alamamak, yıpratır. BU YÜZDEN Enerjimizi toplamalı, kendimize güvenmeli, yaşamı yeniden ele almalıyız. GÜLE su vermek gerekiyor. DIŞARDA kar tipi, üşüyor insan, BATIYOR güneş ufuktan, SESSİZ sessiz geçen zamanın, gizemiyle yaşamalı birgün daha.

ARTIK sevmeyeceğim dediğimizde bile hep bir umut vardır. SENİ unutmak istiyorum dediğimizde bile hep bir umut vardır. RÜZGÂR olur, sessizce dolaşırız. ELÂ gözlerini düşündükçe, yaşama bağlanırız...

BİLİRİZ Kİ Gözler yalan söylemez... HASRETLE kavrulsak ta bıraktığı izleri taşırız...

SEVMEK çok güzel bir duygu... Sevmesini bilenlere kolay gelsin.

YAŞAMAK çok güzel. Çaba gösterenlerin yolu açık olsun...

SAYGILARIMLA...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mebruke BİCAN Arşivi