Hasan Ekici, iktidarın adalet üzerindeki baskılarına tepki gösterdi
Gelecek Partisi Konya Milletvekili Hasan Ekici, Türkiye Adalet Akademisi Kanun Teklifi hakkında Gelecek Partisi adına görüşlerini bildirdi.
“KALKINMANIN KAYNAĞI HUKUK VE DEMOKRASİDİR”
Ekici, ülkemizin en değerli sermayesinin doğru bir yargı, hukuk ve adalet sistemi olduğunu belirterek, huzur ve refah içinde bir toplum inşa etmenin tek yolunun hukuk olduğunu vurguladı.
“Şu an iktidar sıralarında oturan bazıları ‘Rusya ve Çin gibi ülkeler hukuk ve demokrasi olmadan da kalkındılar; bu bizim için de mümkündür’ diyebilirler. Ancak, bizim açımızdan durum hiç de böyle değil arkadaşlar” diyen Ekici, şu şekilde konuştu:
“Biz, bir Rusya, bir Çin gibi küresel güç olmadığımız için hem ülkemizin, hem de bölgemizin demokratikleştirilmesine katkı sağlamaktan başka çaremiz yok. Küresel jeopolitiğe sahip, askeri yüksek teknolojiyle donanmış bir nükleer güç, bir petrol, doğalgaz, enerji ülkesi değiliz ki hukuk ve demokrasi açıklarımızı bunlarla kapatabilelim. Hatta orta ölçekli güçlerde bunlar da sadra şifa olamamakta. İşte çevremizdeki petrol ve doğalgaz zengini ülkelerin hali.
İşte körfez ülkelerinin durumu. Hukuk ve demokrasi yoksa, azınlık bir gruptan başkasını mutlu edemezsiniz. Nitekim bahsettiğimiz küresel ülkelerde de aslında durum farklı değil. O yüzden, toplumsal huzur ve iç barışın yegane adresi, ekonomik kalkınmanın da yegane kaynağı, hukuk ve demokrasidir.”
“İÇERDE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK ÇITASINI YÜKSELTMELİYİZ”
Türkiye’nin bölgesel bir güç olabilmesi için hukukun üstünlüğüne önem vermesi gerektiğinin altını çizen Hasan Ekici, “Teröre silah mı bıraktırmak istiyorsunuz; sözünüzün diplomaside ağırlığı mı olsun istiyorsunuz; çevrenizde caydırıcı bir güç olarak mı görülmek istiyorsunuz; “mış gibi” olmaz! “Yapıyormuş gibi”, “Varmış gibi” görünmek yetmez! Yegane güç, içeride de özgürlükleri artırmak, demokrasi çıtasını yükseğe taşımak ve bir adalet reformuyla yıllardır birikmiş yaraları sarmaktır. Muhalefeti baskılayayım. Yargı sopasını sırtından eksik etmeyeyim.
Toplumun belli bir bölümünü sivil ölümlere mahkum edeyim. Yargıyı siyasetimin aparatı haline getirip coğrafi teminatı ortadan kaldırayım. Yargı bürokrasisini karşımda mum edeyim. Adil yargılanma hakkını bypass edeyim, Yüzbinleri AİHM kapılarına sürükleyeyim. Bu kafayla, tam da ihtiyacımız olan böylesi bir süreçte ne iç barış sağlanır, ne güven ortamı oluşur, ne arzu ettiğimiz hukuk çıtası yakalanır, ne de toplum kendini huzur ve güvende hisseder.
Otoriterliğe son vermeden; içeriyi düzeltmeden, sistemi dönüştürmeden, siyasi rehine konumunda olanlar başta olmak üzere, son 8 yılın siyasi kriterleriyle suçlu ilan ettiklerimize yeniden adil şekilde yargılanma yolu açmadan, siyasi kriterlerle hayatlarını kararttığımız insanlarla af yoluyla helalleşmeden, hak ihlallerine son vermeden, yani zayıflıklarımızı, bağışıklık sistemimizdeki zaafları yok etmeden ve gücü pekiştirmeden bölgesel rüyalar görmek mümkün müdür?” şeklinde ifadelere yer verdi.
“142 ÜLKE ARASINDA 135. SIRADA OLMAKTAN KURTULMALIYIZ”
Gelecek Partisi'nden Ekici, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü endeksindeki sıralamasını hatırlatarak konuşmasına devam etti ve şunları söyledi:
“En kötü derecemiz olan, hükümetin yetkilerinin sınırlandırılması faktöründeki 142 ülke arasındaki 135. sıradan kurtulmakla yükümlüyüz. Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. Bunların neler gerektirdiğini hepimiz biliyoruz. De facto “güçler birliğiyle” bu sistem kurulamaz. Zayıf, kadük kılınmış bir Meclisle bu sistem kurulamaz.
Sürekli delinen bir anayasanın varlığı üzerine yepyeni bir anayasa yapamayız. İmtiyazlılar sınıfını koruyan bir düzeneği yitirmemek için çırpınanların olduğu bir düzende bu değişimi kolay gerçekleştiremeyiz. FETÖ borsalarını koruyup kollayan bir sistemle bu ideallere ulaşamayız.
Yani bataklığı kurutmaya elbirliğiyle azmetmeden, kendi kapımızın önünü temizlemeden bölgesel ve küresel güç hayalleri kuramaz; mutlu, huzurlu toplum idealine kavuşamayız.”
“SÖZ KONUSU ADALETSE GERİSİ TEFERRUATTIR”
Hasan Ekici, iktidara yönelik tavsiyelerini sıralayarak konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“iktidar bir tarafa, bütün bir siyaset kurumu bu konulardaki sorumluluğu üzerine düşünmelidir. Kendine demokratlık formundan hep birlikte çıkmalıyız. Adaleti sadece kendine yontan zehirli habitattan kurtulmalıyız. Hukuk ve Adaleti kimlikler üzerinden değil, evrensel normlarla kavrayacak bir zihin inşasına ivedilikle ihtiyacımız var.
İnsan Haklarını sadece mahalli alanda gözeten duvarları yıkıp, evrensel normlarla uyum içinde bir insan hakları bilincine şiddetle ihtiyacımız var. Eğer bunları becerebilirsek zaten bir Rusya ya da Çin olmaya ne hacet. Velhasıl; onların da örnek alacağı bir bölgesel güç olmanın yegane yolu adaleti ikame etmekten geçer!
Aslında, adliye koridorları, mahkeme duvarları başta olmak üzere tüm milli eğitim yuvalarını şu hakikatler süslemeli. Söz konusu adaletse gerisi teferruattır! Adalet yoksa beka da yoktur!”
Kaynak:HABER MERKEZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.