SİNSİ BİR TEHLİKE
Etrafımız yine Türk milleti düşmanlarıyla sinsi tuzaklarla çevrelenmeye çalışılıyor.
Irak’ta Suriye de Yunanistan da başta Amerika olmak üzere bir asır önce ‘Tek dişi kalmış canavar’ olarak karşımıza çıkan batılı devletler yine aynı canavarlık peşindeler.
ABD tatbikat bahanesiyle Yunanistan’a askeri yığınak yapıyor. Irak Sincar bölgesindeki PKK’lı teröristleri eğitmeye ve donatmaya başlıyor. Suriye’de eğittiği PKK ve YPG’li teröristleri donatıyor.
Bütün bu hainliklerini NATO’yu da devreye sokarak, dost görünümlü halletmeye çalışıyorlar.
Ancak bunlardan daha tehlikeli ve aynı sinsilikte geleceğimizi tehdit eden başka bir tuzak var.
Aileyi hedef alıyorlar.
Büyük umutlarla evlilik yapan çiftlerden, bir yılı dolmadan boşananların sayısı hızla artıyor.
Geçimsizlik bahaneli aile içi şiddet görüntüleri, gençlerimizin hayallerini köreltiyor.
Çocuklarımızı ağlatan bu olumsuzluklar, aklıselim insanımızı kara kara düşündürüyor.
Asırlardır dışarıdan kurulan sinsi tuzaklar, savaşlar Türk milletini yıkamamıştır.
Allah’ın izniyle yıkamaz da.
Ancak ağacı içindeki kurt çürütür misali, içimizden düşmanlık etmeyi artırmışlardır.
İbretlik bir hikaye anlatılır. Belki de bu hikaye bugünü bize tanıtıyordu.
Hikayeyi bilirsiniz ama yine de paylaşayım.
"Zamanında bir kuş, kanadını sofî kılıklı birisinin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman’a gelmiş.
Hz. Süleyman da o kuşun şikâyetçi olduğu sofî kılıklıyı huzuruna getirtip:
— Bak, bu kuş senden şikâyetçi. Niye bu kuşun kanadını kırdın? diye sormuş.
Sofî kılıklı cevap vermiş:
—Ben bu kuşu avlamak istedim, önce kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kaçmadı.
Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. O esnada kanadını incittim. Ona kaçması için fırsat verdim, fakat o bekledi. Adeta “Gel beni tut, ne istiyorsan yap,” dedi.
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa hitaben demiş ki:
— Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Neticede sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun.
Kuş, Hz. Süleyman’a şöyle cevap vermiş:
— Efendim, ben onu sofî kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı o zaman hemen kaçardım. Fakat bundan bana zarar gelmez diye öylece bekledim.
Hz. Süleyman bu savunmayı beğenmiş ve kuşu da haklı bulmuş. Kısasın yerine gelmesi için:
— Kuş haklı. Hemen bu sofînin kolunu kırın, diye emretmiş.
Kuş o anda:
— Efendim, böyle yapmayın! diye feryad etmeye başlamış.
— Ne yapayım? diye sormuş Hz. Süleyman.
— Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapmaya kalkar.
Bu söz üzerine Hz. Süleyman:
— Peki, ne yapalım? diye sormuş tekrar.
Kuş bu sefer şöyle cevap vermiş:
— Siz bunu sofî kıyafetinden, libasından sıyırın! Sıyırın ki benim gibi kuşlar aldanmasın!..
***
İçimize giren sofi kılıklı din ve millet düşmanları önce cihan devletlerimiz Selçukluyu, ardından Osmanlıyı çökertti. Cumhuriyet döneminde devleti ayakta tutan aileye musallat oldular. Ticari hayatımıza musallat oldular.
Güveni kırdılar.
Dedim ya; ağacı içindeki kurt çürütür misali, içimizden düşmanlık etmeyi artırmışlardır.
İşin korkunç yanı, mesafe de almışlardır.
Vicdanı kararmış nesil peşinde olduklarını biliyoruz.
Sayıyı çoğalttılar.
Haberiniz ola.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.