Semih TINAS
TOPLUMDA GÜVEN ARAYIŞININ GÜÇLENDİRİLMESİ
Ceza Hukuku ve Adaletin İyileştirilmesi: Toplumda Güven Arayışının Güçlendirilmesi
Değerli Sarayönü Manşet Gazetesi ve Saraymedya okuyucuları;
Öncelikle tüm okurlarımıza saygılarımı sunarım. Herkese sağlık ve esenlik dolu günler diliyorum. Bu haftaki yazımızda sizlere ceza hukukundan bahsetmek istiyorum.
Ülkemizde son yıllarda ceza hukuku ve ceza yargılaması konusu gündemden düşmeyen meselelerin başında gelmektedir. Hem yasaların evrimi hem de toplumun güvenlik beklentileri göz önüne alındığında, güncel kararlar bu alandaki tartışmaları giderek daha da derinleştirmektedir. Görsel ve yazılı medyada popülerlik kazanan davalarda hükmedilen bazı cezalar toplumun bir kesiminin cezaların suçun önlenmesi adına yeterli olmadığını düşünmesine ve ceza yargılamasının tamamen değiştirilmesi gerektiğine yönlendirmiştir. Bu durum ülkemizde hukukun üstünlüğüne ve adalet duygusunun zayıflamasına zemin oluşturmuştur. Ayrıca toplumumuzda sıkça karıştırılan bir diğer durum ise ceza yargılamasının ve infaz sisteminin birbirinden farklı iki kurum olduğudur.
Ceza hukuku genel olarak üç aşamadan oluşur. Bunlar soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamalarıdır. Savcılık tarafından re’sen veyahut müştekinin (şikayetçi) ihbarı sonucunda başlatılan soruşturma aşamasında, söz konusu fiilin kanundaki suç tanımına uygun olması (tipiklik) durumda iddianame düzenlenerek kovuşturma aşamasına geçilir. Kovuşturma aşamasına geçilirken savcılık tarafından uygun suç tipine göre ilgili mahkemeye dosya tevdi edilir ve mahkeme tarafından asıl yargılama süreci başlatılır. İlgili mahkeme tarafından asıl yargılama süreci adil ve tarafsız bir şekilde yürütülür ve dosyaya ilişkin tüm veriler değerlendirilerek sonuca ilişkin bir hüküm verilir. Ardından verilen kararın sanık hakkında ceza içermesi durumunda ise infaz aşamasına geçilir. En genel hatlarıyla ceza hukuku sistemini bu şekilde ifade edebiliriz.
Ceza hukuku, toplumun güvenliğini sağlamakla yükümlü olsa da bu güvenliğin yalnızca cezai müeyyidelerle sağlanamayacağı bir gerçektir. Yaygın olan yanlış bir anlayışın aksine, ceza hukukunda ceza, son çaredir; her hukuka aykırılığa ceza yaptırımı uygulanmaz. Verilen kararların amacı toplumun vicdanını rahatlatmaktan ziyade adaleti sağlamak ve bireylerin özgürlüklerini ihlal etmeden, suçu teşvik etmeyen, adil bir biçimde işleyen sistemin bir parçası haline getirmektir.
Bir diğer önemli husus ise savunma hakkıdır. Her bireyin en temel hakkıdır ve bu hak, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak kutsaldır. Fakat suçlunun cezalandırılması amacına yönelerek, savunma hakları göz ardı edilmemelidir. Bu durum da hem suçlunun hem de mağdurun haklarının ihlaline yol açmamalıdır. Ayrıca, ceza hukukuna yönelik reformlar, toplumsal değişimleri göz önünde bulundurmalı, şiddet suçları ve organize suçlarla mücadele ederken, insan hakları temelinde bir denge kurmalıdır.
Sonuç olarak, ceza hukukunun sadece suçluları cezalandırmaktan ibaret bir işlevi yoktur. Hukuk, toplumun temel değerlerini güvence altına almalı, herkesin eşit ve adil bir şekilde yargılanmasını sağlamalıdır. Bu doğrultuda, ceza hukuku reformlarının hızlandırılması, ceza infaz sisteminin iyileştirilmesi ve mağdur haklarının etkin bir şekilde korunması hem hukuk devletinin güçlenmesine hem de toplumun adalet duygusunun pekişmesine katkı sunacaktır. Ayrıca karşılaşılan her hukuki durumda olduğu gibi, ceza yargılamasında da sürecin etkin takibi büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple vatandaşlarımız dava konuları veyahut bulundukları taraf fark etmeksizin profesyonel hukuki destek almalarını naçizane talep ediyorum.
Tüm okurlarımıza esenlikler diler ve teşekkürlerimi sunarım. Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.