Semih TINAS
BOŞANMA
Değerli Sarayönü Manşet Gazetesi ve Saraymedya okuyucuları;
Öncelikle tüm okurlarımıza saygılarımı sunarım. Herkese sağlık ve esenlik dolu günler diliyorum.
Basılı ve dijital medya üzerinden sizlere ilk kez ulaşmanın heyecanını yasıyorum. Bundan sonraki süreçte siz değerli okuyucularımıza mesleğim ve üzerinde bilgi sahibi olduğum konularla ilgili naçizane metinler yazmaya gayret göstereceğim. Şimdiden sürç-ü lisan edersem affola diyor ve kısaca kendimi tanıtmak istiyorum.
Bilmeyenler için ismim Semih Tınas. Aslen Ladikli olmakla birlikte, ilk öğrenimimi Halıcı Cumhuriyet İlk Öğretim Okulu'nda tamamladım. Ardından Konya Atatürk Anadolu Lisesi'nde orta öğrenimimi tamamladım ve ardından Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldum.
Mezuniyetimin ardından Konya Baro'sunda avukatlık stajımı tamamladım ve avukatlık mesleğine ilk adımımı attım. Üniversite döneminde eğitim ve is hayatımı birlikte sürdürdüm ve ikinci sınıftan itibaren çeşitli hukuk bürolarında çalıştım. Beş yılı askın süredir aktif bir şekilde hukuk ve danışmanlık sektöründe faaliyet göstermekteyim. Halihazırda Konya'da Tınas Hukuk ve Danışmanlık Ofisinde mesleğimi icra etmeye ve Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Ana Bilim Dalında yüksek lisans eğitimime devam ediyorum.
BOŞANMA
İlk olarak son zamanlarda toplumumuzu ve aileyi etkileyen konuların başında gelen boşanma hususundan ve hukuki sürecinden bahsetmek istiyorum.
Boşanma; taraflar henüz hayatta iken, eşlerden birinin yasada öngörülen nedenlerden birine dayanarak açacağı bir dava ile hâkim kararı neticesinde evliliğin ve buna bağlı olarak taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sonlandırılması işlemidir. Tarihsel sürece baktığımızda boşanmanın çok eskilere dayandığı ve birçok medeniyette önemle üzerinde durulan bir konu olduğu görülmüştür.
Bu eski uygarlıkların bir kısmı boşanmayı belirli şekil şartlarına bağlamış, bir kısmı ise boşanmanın daha basit bir şekilde sonuçlanmasını sağlamıştır. Roma Hukuku'nda karı veya koca hâkim kararına gerek duymadan, tek yanlı irade açıklamalarıyla boşanabiliyordu.
Cermen Hukuku'nda ve Franklar devrinde belirli şartlar sonucunda tarafların evden uzaklaştırılması şeklinde yapılabiliyordu. Musevi Hukuku'nda kocaya tek taraflı ve herhangi bir sebep göstermeksizin karısını boşama hakkı tanınmıştı.
Kilise Hukuku'nda ise özellikle Katolik kilisesinin baskın olduğu dönemde evlilik ebedi ve kutsal sayılarak boşanmanın kesinlikle yasak olduğu belirtilmiştir. Fakat reform sürecinin ardından Protestanlık ise bu kaideyi bozarak mahkeme kararıyla boşanmanın mümkün olabileceğine ilişkin hükümler koymuştur.
İslam Hukuku'nda ise boşanma hususu kabul edilmekle birlikte bu hak daha çok erkek tarafına tanınmıştı. Genellikle erkeğe tanınan bu hakkı kullanmak için mahkeme veyahut başka bir mercii kararına ihtiyaç duyulmuyordu. Genellikle erkeğin istediği zaman tek taraflı bir irade açıklaması sonucunda gerçekleşecek olan boşanma hususu belirli şartlara bağlanmıştı.
Fakat bu şartlara rağmen kocanın ağzından çıkacak "boş ol" sözü (talak) üzerine tarafların boşanması gerçekleşiyordu. İstisnai olsa da kadına da boşanma hakkı tanınmıştı. Bunun olması için nikah akdi yapılırken kadının da eşini boşayabileceği şart edilmiş veyahut koca tarafından sonradan bir hak verilmiş olması gerekmektedir.
Toplumu oluşturan en küçük yapı taşı ailedir. Taraflar evlilik konusunda karar verip mutlu bir yuva kurmak için bir araya geldiklerinde bunun belirli bir süre ile sınırlandırılmış olması düşünülemez.
Nitekim bu durum hem hukuki hem de ahlaki anlamda etik olmayacaktır. Karşılıklı irade ile tarafların birliktelik kurma hayalleri her zaman ümit edilen gibi olmayabilir.
Bazı durumlarda karşılıklı beklenti ve yaşam tarzlarının farklılığı bazı durumlarda ise taraflardan birinin kusuru neticesinde evlilik birliğinin devamında toplum adına fayda kalmayabilir. Bu tip durumlarda ise kanunlar taraflara kendi iradeleri ve mahkeme kararıyla boşanma hakkı tanımıştır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nda belirtildiği üzere; boşanma yoluyla evliliğe son vermek için, tarafların kanunda öngörülmüş bir nedene dayanması ve hakimin hükmü sonucu gerçekleşmesi gerekmektedir.
Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu'nun 161. ve 166. Maddeleri arasında sınırlı sayıda belirtilmiştir. Kanunda sayılan sebepler dışında bir sebeple boşanmaya karar verilemez.
Birbirlerinden mahiyetleri ve kapsamları bakımından ayrılan bu sebepler özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Özel boşanma sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmıştır.
Bunlar kısaca şu şekilde izah edilebilir:
- Zina (Aldatma): Eşlerden birinin sadakatsizliği, mutlak boşanma sebebidir ve kanıtlandığı takdirde hâkim tarafları boşamak zorundadır.
- Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranışlar: Bir eşin diğerine karşı fiziki şiddet uygulaması, tehdit etmesi veya onur kırıcı davranışlarda bulunması, mutlak boşanma sebebidir.
- Terk: Eşlerden birinin, diğerini terk etmesi ve uzun süre dönmemesi mutlak boşanma sebebidir.
- Akıl Hastalığı: Eşlerden birinin akıl sağlığı problemi nedeniyle evlilik birliğini sürdürememesi ise nispi boşanma sebebidir. Hakimin boşanma sebebiyle birlikte ortak hayatın taraflar açısından devam edilebilir olup olmayacağına göre kararı değişebilir.
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya aile birlikteliğine uygun bir hayat sürmemesi nispi boşanma sebebidir.
Diğer bir ayrım olarak; belirli bir olay veyahut olguya dayanmayan, çok çeşitli ve farklı olgulardan ve olaylardan doğan genel bir durumu esas alan nedenler ise Genel Boşanma Sebepleri olarak adlandırılır. Bunlardan kısaca bahsetmek gerekirse:
- Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması: Eşler arasındaki ciddi güven ve sevgi kaybı, evliliği sürdürülemez hale getirebilir. Bu sebeple kanun lafzıyla; Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
- Eşlerin Anlaşması: Evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması ve serbest iradeleriyle tüm hususlarda anlaştıklarının kabul edilmesiyle, evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve tarafların boşanmalarına karar verilir.
- Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması: Hâkim tarafından şartları oluştuğunda boşanmaya değil de ayrılığa karar verilebilir. Belirlenen sürede tekrar birleşme noktasında başarılı ve istekli olmayan çiftler arasında evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır.
Tüm bunların yanı sıra boşanmaya karar veren hâkim, bununla birlikte feri sonuçlara da karar verecektir. Bunlar tazminat, nafaka ve velayet hususları olarak özetlenebilir. Nitekim boşanma davalarında en çok tartışılan konulardan biri mal paylaşımıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik süresince edinilen mallar, eşler arasında eşit olarak paylaşılabilir. Ancak, mal rejimi sözleşmesinde yapılan değişiklikler veya özel anlaşmalar bu paylaşımda değişikliklere yol açabilir.
Bir diğer önemli husus ise nafakadır. Boşanmış eşlere, özellikle ekonomik olarak güçsüz olan tarafa, nafaka ödenmesi gerekebilir. Nafaka miktarı, tarafların maddi durumuna, evliliğin süresine ve diğer faktörlere göre belirlenir.
Boşanma davalarında en önemli meselelerden bir diğeri de müşterek çocukların durumu ve velayet hususudur. Müşterek çocukların en iyi şekilde korunması, güçlü bir toplum oluşturmak için devletin öncelikli sorumluluğundadır.
Boşanma sonrası çocukların kimde kalacağı, onların taraflarla olan kişisel ilişki tesisi gibi konular, mahkeme tarafından titizlikle değerlendirilir. Çocukların üstün yararını gözeten mahkemeler, eşlerin istekleri ve çocukların tercihlerini de göz önünde bulundurur.
Boşanma, sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda kişisel ve duygusal açıdan da son derece zorlu bir dönemdir. Evlilik birliğinin sona erdirilmesi, tarafların yaşamlarını önemli ölçüde etkileyeceği için, boşanma davasının psikolojik ve hukuki süreci hakkında doğru bilgi edinmek, tarafların daha sağlıklı bir sonuca ulaşmalarına yardımcı olacaktır.
Tarafların haklarını savunurken, çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemeleri önemlidir. Evliliklerin sona ermesi, insanların yaşamında bir dönüm noktasıdır ve her iki taraf için de doğru adımlar atmak, bu süreci en az zararla atlatmalarına yardımcı olacaktır.
Hem maddi hem de manevi açıdan sağlam bir zemine dayalı bir boşanma süreci, kişilerin boşanmalarının ardından daha sağlıklı bir yaşam kurmalarını sağlar. Bu sebeple okuyucularımızın boşanma sürecinin her aşamasında profesyonel anlamda psikolojik ve hukuki destek almalarını naçizane tavsiye ediyorum.
Tüm okurlarımıza esenlikler diler ve teşekkürlerimi sunarım. Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.