Zeliha BÜYÜKCENGİZ
SARAYÖNÜ AĞIZLARI, SÖZLÜĞÜ - 17
Ağız incelemelerinde yerel konuşma dilleri esas alındığı için çok sayıda sesle karşılaşılmaktadır. Ancak bunlar genellikle standart yazı dilindeki seslerden çeşitli ses hadiseleriyle oluşmuş ara seslerdir. Dolayısıyla fonolojik görevleri yoktur. Sarayönü Türkmen ağızlarında Türkiye Türkçesi standart yazı dilinde bulunan seslerden başka fonolojik değere sahip iki ses tespit edilmiştir.
[1]Bu sesler kapalı /e/ ünlüsü ve damak /n/’si ünsüzüdür. Kapalı /e/ ünlüsü; /e/ ile /i/ ünlüleri arasında boğumlanan, ince, düz, yarı geniş bir sestir. Yöre ağzında çoğunlukla –AyI- ses grubu hece kaynaşması sonucu uzun kapalı /e/ ya da normal uzunlukta kapalı /e/ sesine dönüşmektedir.
*Beşibiryerde (Beşibirlik): Kadınların süs için takındıkları, beş tam altının bir arada bulunduğu gerdanlık, beşibirlik. Örnek : Halis emmi gelin gızına düğünde beşibirlik, on kilitli burma bilezik, altın saat,elmas yüzük daktı. Gelinin sevinçten ağzı gulaklarına vardı.
*Çıfıt : Domatesin çok olgun halinin salçalık yapılacak kadar erginlenmiş hali. Örnek : Ayşa gııı, bazardan bi gasa domata aldıydım, eve gelene kadar çıfıtı çıkmış.
*Gavurga : Kavuttan biraz daha iri taneli, kavrulmuş buğdaydan yapılan yiyecek.Örnek : Gışın uzun gecelerinde zopanın üstünde gavurga gavurur, hısım akrabayla afiyetle yirdik.
*Iravak : Süt Kaymağı. Örnek : Çocukluğumda akrabalarımızın aşenelerinde (aşhane, mutfakta) ıravak çekmek için makineler olurdu.
*İnci Mahmudiye : Variyetli (varlıklı) ailelerin hanımlarının boynuna taktıkları inci gerdanlık. Örnek : Mevlüdiye gııı gördün mü? Düğün sahabı (sahibi) gelinine bileğim gadar galınlıkta inci mahmudiye daktı.
*İşlik : Eskiden kadınların iş yaparken giydikleri dış giyeceğidir. Yuvarlak yakalı, bele kadar uzanan, kolları bileklere kadar uzun bir üst giysisidir. Kadife, pazen, basma, sentetik, kaput, hümayun kumaşlarından yapılırdı. Bahar ve yaz mevsimlerinde genellikle açık yeşil, sarı, mavi renklere, sonbahar ve kış mevsiminde ise koyu renklere ilgi gösterilirdi. Bunlar genellikle koyu mavi, gri, koyu kahverengi idi. Örnek : İrametlik nenem tandır ekmeği yapacağında işliğini giyer, zabah ezanıyla hamuru yoğurur, tandırda mis gibi ekmek bişirirdi.
*Kavut : Kavrulmuş buğdayın dibekte dövülerek un gibi öğütülmüş haline toz şeker karıştırılarak hazırlanan yiyecek. Örnek : Eskiden gavrulunca mis gibi kokan, dadına doyulmayan kavut pek yinirdi.
*Kebe :Kolları ve göğüs kısımlarına işleme yapılan bir çeşit yelek. Örnek : Zübüde abanın gelini kebesini gözelce gatlamış, ganevçe işlemeli bohçanın içine yirleştirmiş, gomidinin içine goymuş. (komidin : çekmeceleri olan içine eşya, giysi konulan küçük dolap)
*Kellepoş : Eskiden Sarayönü'nde kadın dış elbiselerinden olan, kadınların başına giydikleri koyu kırmızı fesin kirlenmemesi için fesin içine giyilen kısa kenarlı takke. Örnek : Eskiden Sarayönülü kızlar gelin oldukları gün kırmızı entari giyer, başlarına, ön kısmı altın sarı liralarla süslü kırmızı fes takar, fesin içine de kellopoş giyermiş.
*Poşu : Kadınların başlarına örttükleri kenarları saçaklı, ipek, pamuk veya yünden baş örtüsüdür. Poşu, Orta Doğu ve Arap Dünyası'nda yaygın olan, genelde kare desenlerinden oluşan hem başı hem de vücudun üst kısmını kapatan giysi türüdür. Kelimenin aslı "Puşi"dir. Örnek : Mahalleye yini gelen gomşu öteğennek gırmızı gadifeden şalvarın üstüne poşu örtmüş, pek gözel olmuş.
*Salta : Yünlü kumaştan, ön kısmı açık, uzun kollu, etekleri kısa yarım bir cekete benzeyen bir yelek türü. Saltalar sırma işlemeli ve çeşitli bezemeler yapılmış, çok süslü madeni parlak pulların dikildiği yeleklerdi. Örnek : Sarayönü'nde herkesin saltası olmazdı, variyetli gadınlar daha çok giyerdi.
*Tiril tiril : 1 - Tertemiz 2 - Titrer gibi dalgalanan, ince (kumaş, elbise). Örnek : Zonnobe (Zennube) abanın gelini aman bi "yürek oyası" yapmış, tiril tiril ak bacım, pek hoşlaşdım.
[1] KÜÇÜKBALLI, Fatih Numan-YASTI, Mehmet (2015). “Sarayönü Yörük ve Türkmen Ağızlarının Belirgin Dil Özellikleri”. Tarih, Kültür, Sanat, Turizm ve Tarım Açısından Uluslararası Sarayönü Sempozyumu. ed. Hasan Bahar. (24-26 Ekim 2014). Konya: Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları.s. 453-484.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.