Araştırmacı Yazar Muhammed Kemal Erdem’den ilham veren hikâyeler

Araştırmacı Yazar Muhammed Kemal Erdem’den ilham veren hikâyeler
Araştırmacı Yazar Muhammed Kemal Erdem, Milli Eğitim Bakanlığı öncülüğünde, Konya Valiliği’nin himayesi ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen “Konya Öğretmen Akademileri” kapsamında, Biyografi Akademisi’nde Seyyid Harun Veli’yi, Seydişehir’in kuruluşunu ve Turgutoğulları’nı ele aldı.

Araştırmacı Yazar Muhammed Kemal Erdem, Sözlerine, katılımcılara “Çocuklarınızla birlikte ne kadar kitap okuyorsunuz? Okuduğunuz kitapları çocuklarınıza anlatıyor musunuz?” şeklinde bir soru ile başlayan Erdem sözlerine şu şekilde devam etti.

“Seyyid Harun Veli’nin hayatı hakkında tek kaynağımız vefatından 230 yıl sonra yazılan Seyyid Harun Veli Makalatı adlı eserdir. Elimde tutuğum bu kitap ise Seydişehirli bir İmam Hatip olan merhum Abdurrahman Ayaz’ın 1970 yılında Seydişehirlilere bu eseri ve Seydişehir’in kuruluş hikayesini anlatmak gayesi ile bastırdığı Seyyid Harun Veli Makalatı’nın halk dilinde yazılmış ilk örneğidir.

Bu eserden önce 1936’da Konyalı Tarih Öğretmeni Ferit Uğur, 1946 yılında M. Çağatay Uluçay, 1956 Seydişehirli Öğretmen Rüştü ERGEN eseri Konya Halk Evi ve Türk Tarih Kurumu Belleten dergilerinde incelemiş ve tanıtımını yapmışlardır. Ayaz ise Makalatı’ı günümüz insanının anlayacağı dile daha yakın bir şekilde sadeleştirmiş ve çok akıcı bir üslupla, başlıklar koyarak hazırlamıştır.

Kitabı bugün tarihsel verilere göre incelediğimiz zaman hataları vardır fakat yerelde Seydişehirlilere Seyyid Harun Veli’nin hikâyesini anlatan bu kitap olmuştur. Kitabı annemin babası satın alıyor, ondan sora annem okuyor, annemden sonra da henüz okumayı yeni öğrendiğim sıralarda merak ederek ben okuyorum. Henüz daha küçük yaşlarımda okuduğum için, Seyyid Harun Veli’nin deve taşını yürütmesi, Ilıca bölgesinde yer alan taşlara asası ile vurarak taşların bugün bulunduğu yuvarlanarak gelmesi gibi hikayeler ile ben yıllarca Seyyid Harun Veli’yi süper kahraman olarak gördüm.

Elbette bugün tarihi veriler göz önüne alındığında bunların gerçek olmadığını biliyoruz. Fakat sizce bir çocuğun gözünde Seyyid Harun Veli’nin bir taşı yürütmesi, Süperman’ın uçmasından, örümcek adamın ağ atmasından daha az inandırıcı mıdır? Neden biz kendi değerlerimizi tanıtmak ve sahip çıkmak yerine dışarıdan ithal kahramanların hikayeleri ile çocuklarımızı büyütüyoruz?

Bakınız merhum Ayaz’ın yazdığı bu eser elden ele ulaşmış bir çocuğun hayal dünyasını şekillendirmiş ve bugün karşınızda meyve vermiş olarak duruyor. Ayaz, eseri yazma, bastırma zahmetine girmese, dedem satın almasa, annem okumasa ben bugün burada sizlere Seyyid Harun Veli’yi anlatamazdım.”

Erdem, kendi değerlerimizi toplumumuza yeniden hatırlatma amacıyla Seydişehir ve Konya tarihine ilişkin araştırmalarını sosyal medya hesapları, köşe yazıları ve seslendirmeleri aracılığıyla paylaştığını ifade etti.

Anadolu Selçuklu döneminde, coğrafyamızın Müslüman Türk yurdu olmasında önemli rol oynayan zaviyeler ve zaviye şeyhleri hakkında bilgi veren Erdem, Seyyid Harun Veli’nin bu gelenekten farklı olarak bir zaviye ya da tekke değil, doğrudan bir şehir kurduğunu vurguladı.

Erdem, konuşmasında Seyyid Harun Veli’nin Horasan’dan ayrılarak Bağdat üzerinden Anadolu’ya ulaştığını ve Konya Meram’daki Akçagizlenmez Camii’nde iki yıl konakladığını dile getirdi. Bu süre zarfında Konyalıların Seyyid Harun’u çok sevdiğini ve kalmasını istediklerini belirten Erdem, Seyyid Harun’un ise “İlahi bir emirle bir şehir kurmakla görevlendirildim” diyerek Hatunsaray üzerinden Seydişehir’e doğru yolculuğunu sürdürdüğünü aktardı.

Eski adı May bugun ise Kayasu köyüne geldiklerinde kardeşi Seyid Bedreddin’in rahatsızlanarak vefat ettiğini Kayasu’ya defn edildiğini bugün hala Kayasu halkı tarafından “Körpe Seyyidi anma ve pilav günü” düzenlendiğini anlatan Erdem, “Makalat’ta Çukurçimen bugunkü Yeşiltekke köyüne uğradığında ise Seyyid Harun’un asasını toprağa vurarak su çıkardığını buğun hala köyde bu kaynak suyunun var olduğunu, fakat aslında eserin tasavvufi yönden incelendiği zaman suyun ilme işaret ettiğini, Seyyid Harun Veli’nin de burada kurduğu mescit ve zaviye ile bölgenin ilmen susuzluğunu giderdiğini anlatmak istemiştir. Nitekim tarihi belgelerden gerçekten Yeşiltekke köyünde Merkez Seyyid Harun Veli külliyesine bağlı bir zaviye olduğunu ve zaviye şeyhi görevlendirildiğini biliyoruz.” şeklinde konuştu.

Ardından Seydişehir Çiğdem tepesine ulaşılarak, Ilıca mevkiinde bulunan antik Vervelid harabelerinden getirilen taşlar şehir kalesi cami ve hamam gibi yapıların inşa edildiğini anlatan Erdem, “Kalenin Karamanoğulları Osmanlı Mücadelesinde Fatih Sultan Mehmet tarafından Konya Gevale, Beyşehir, Akşehir kaleleri ile birlikte yıktırıldığını fakat bugun Seydişehir’de yolların hala kale çizginde olduğunu görebilirisiniz” diyerek harita üzerinde gösterdi.

Erdem, konuşmasında Turgutoğulları ile Seyyid Harun Veli arasındaki ilişkiye de değindi. Turgutoğulları’nın başlangıçta Karamanoğulları’nın askeri gücünü oluşturduğunu belirten Erdem, zamanla evlilik yoluyla hanedanla bağ kurarak yarı bağımsız bir beylik statüsü kazandıklarını ifade etti.

Tarih kitaplarında Seydişehir’in 1380 yılında Hamidoğlu Hüseyin Bey tarafından Osmanlılara satılışının eksik anlatıldığını kaydeden Erdem, “Aslında bu tam bir satmamış, satmak zorunda kalmıştır demek daha doğru bir anlatım olacaktır. Hamidoğlu Hüseyin bey Karamanoğulları ile sınır olan şehirleri Osmanlılılara vererek Karamanoğlu ve Turgutoğlu akınlarından kurtulmak istemiştir. Nitekim 16. Yüzyılın ortalarına kadar Seydişehir’de Turgutoğlu Beylerinin yerel hakimiyeti devam etmiştir” dedi.

Erdem, Seyyid Harun Veli’nin soyundan gelenlerle Turgutoğlu Rüstem Bey arasında yakın ilişkiler bulunduğunu dile getirdi. Ancak Merhum Ayaz’ın kitabında bu konuda ciddi bir hata yaptığını belirten Erdem, Seyyid Harun Veli Camii önündeki türbenin, Turgutoğlu Rüstem Bey ve ailesine ait olmasına rağmen, Seyyid Harun Veli’nin soyundan gelenlere ait olarak yazıldığını ve bu yanlış bilginin türbenin yıllardır hatalı şekilde tanınmasına neden olduğunu ifade etti.

Ayrıca Seyyid Harun Veli Malakatı yazılmadan yaklaşık yüz yıl önce inşa edilmiş Seyyid Harun Veli Camii’ne bitişik halde olan Turgutoğlu Rüstem Bey ve ailesine ait türbeden ve yine eser yazılmadan yaklaşık 40 yıl önce 1500lü yılların hemen başında Seyyid Harun Veli’nin soyundan 17 kişinin bugün Konya Yunak sınırları içerisinde yer alan Turgut’a göç ettiğini fakat Makalat’ta bunlardan hiç bahsedilmediğine değinen Erdem, “Bugun hala Turgut’ta Harunlar isminde bir köy var.

Fakat bu ismin neden verildiğini köy halkı dahil kimse bilmiyor. İbrahim Hakkı Konyalı gibi Konya tarihçileri de ismin neden verildiği hakkında bilgi verememiş. Ben ise Seyyid Harun Veli’nin soyundan gelenlerin genellikle Harun Veli’ye hürmeten Harun ismi taşıdıklarını bu yüzden köyde Harun isminin fazlaca olması sebebi ile bu ismin verildiğini düşünüyorum.

Zira Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde yer alan mühime defterlerinde 1708 yılında köyde hala bazı Seyyidlerin yaşadığını görebiliyoruz” ifadelerine yer verdi.

Sözlerine ismini taşıdığı Kore Gazisi Merhum dedesinin hayatta iken henüz çocuk yaşlarında kendisine sürekli “Beni unutturma” dediğini belki de bu sebepten tarihe yatkın olduğundan bahseden Erdem, tüm geçmiş şehit ve gazilerimizi rahmetle anarak, katılımcılara teşekkür ederek sözlerine son veren Erdem’e Konya İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Aynur Türkoğlu tarafından Teşekkür Belgesi ve hediye takdim edildi.

Kaynak:HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.