DERVİŞ KILIKLILAR

Birinci dünya savaşı öncesi olduğu gibi 100 yıl sonra Türkiye’nin yeniden Suriye, Irak, Lübnan gibi ülkelerin oluşturulduğu coğrafyada sıkıştırılmak istenmesi dış siyaseti tetikliyor.

İsrail güvenliğini gerekçe göstererek işgal ettiği Filistin topraklarında, Moğolların 1200’lü yıllarda Anadolu da yaptıkları zulmü ve katliamı yapıyor. Bu topraklarda pazarlık gücünü arttırmak için de ABD desteğiyle Ortadoğu’da hakimiyetini kabul ettirmeye çalışıyor.

Yunanistan 12 adalarda ve Kıbrıs’ta işgalciliğini gizlemek için İsraille işbirliği yaparak hem Ege’deki kıta sahanlığını genişletme, hem de Akdeniz de petrol arama oyunu kurmaya çalışıyor.

Ama sorsan, hepsi bunları barış ve dostluk için yapıyor. Tıpkı Amerika’nın Afganistan da, Irak ‘ta, Suriye’ de yaptıkları gibi. Hatta Türkiye de yapmak istedikleri gibi.

Afganistan, Irak, Suriye de ne yaptılar?

Bu ülkelerin halklarına kendi vatanlarını mezar yaptılar. Vatanlarını savunanları terörist ilan ederek, yanlarına aldıkları ahmaklarla İslam beldelerini kan gölüne çevirdiler.

Siyasetteki iç çekişmeler ve nefret dili başka bahara bırakalım artık

Tarihi okuduğumuz zaman hep içerdeki zayıflık bizim gözyaşımıza sebep olmuş. Bugün dostumuz dediğimiz veya dost olarak yaklaşan ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya ve Yunanistan sırtımızdan hançerlemeye hazırlar.

Diğerlerini yazmıyorum. Çünkü onlarda kenardan ‘O’ anı bekliyorlar.

Sözde bunlar bizin NATO Müttefikimizdir, dostumuzdur, ortağımızdır. Bir hikâye ile bunları daha iyi anlatayım.

***

Meşhur hikâyedir:

Bir kuş, kanadını bir dervişin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman’a gelir. Şikayetini, derdini anlatır. Hz. Süleyman da kuşun şikâyetçi olduğu dervişi huzuruna getirtip sorar:

- Bak, bu kuş senden şikâyetçi. Niye kırdın kanadını?

Derviş kendini savunur:

Sultanım, Allah bu mahlûkatı âdemoğlunun emrine musahhar kılmıştır. Ben bu kuşu avlamak istedim. Yine de ona kaçması için fırsat verdim, fakat o bekledi. Adeta “gel beni tut, ne istiyorsan yap” dedi. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. O esnada da kanadını incittim.

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner:

Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Neticede sen kendini savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun.

Kuş itiraz eder:

Efendim, avcı olsaydı o zaman hemen kaçardım. Ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Bundan bana zarar gelmez diye düşündüm.

Hz. Süleyman bu savunmayı beğenir ve kuşu haklı bulur. Kısasın yerine gelmesi için "dervişin kolunu kırın" diye emreder.

Kuş dervişe acır:

Efendim, öyle yapmayın!

Ne yapayım?

Bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileştikten sonra aynı şeyi yine yapabilir.

Peki, ne yapalım?

Siz bunun üzerindeki derviş kıyafetini çıkarın, derviş libasından sıyırın! Sıyırın ki diğer kuşlar benim gibi aldanmasın!

***

Aman dikkat. Afganistan’ı, Irak’ı, Suriye’yi demokrasi, özgürlük diye aldattılar.

Sonra demedi demeyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet TURAN Arşivi