Hacer DAĞBAKAN
Kokuşmuş insanlık, içi boşaltılmış dünya!
Bu günün değil yüzyıllardır süregelen alışkanlıkların eseri,
İnsan neydi insan?
Hayata bir kere gelen, hayata bir kere geldiği için kendini dünyanın sahibi zannedendi.
İnsan geçici, dünya baki
Üretmek gerekli üretmek, üretmediğini tüketirsen, tüketecek kalmadığında insan denen varlık kendi kendini tüketmeye başlar.
Üreteceksin, bedeninle, beyninle, elinle, dilinle...
Üreten insandan, tüketen insana evriliverdi insan
Nasıl mı?
Topraktan koptu önce, toprağını sattı, toprağından çıkanı alabilmek için sıraya girdi.
Ormanlarını yaktı, boş kalan yerlere binalar dikti, o binalardan alabilmek için sıraya girdi.
Kaynak sularını kapattı, suyu alabilmek için sıraya girdi.
Gücün gölgesinde, köleliğe mahkum etti kendini...
Düşünmeyi bıraktı, birileri düşünsün benim yerime, çoğunluk neredeyse doğru düşünce oradadır düşüncesine inandı.
Kendi düşüncesi ile var olmayı unuttu.
Sanattan koptu, zanaate hor baktı
Resimlere put dedi
Şiirlere burun kıvırdı
Okumak zaman kaybıydı
Sinema tiyatro şeytan işiydi
Elinden bir iş gelmedi
Eli olmayanın dili uzun olur
Zanaatkarların işini diline doladı
Üretecek faydalı bir şey kalmadı
Üretemeyenler, üreten beyinlere düşman oldu.
Ve insan üretmeye başladı!
Kötülük üretti
Yalan üretti
Talan üretti
Hırs üretti
Acıyı üretti
Açlığı üretti
Kini nefreti üretti
Açgözlülüğü üretti
Ahlaksızlığı üretti
Üretti de üretti
Üretirken insanlığı tüketti
Doğayı yok etti…
Biz ne zaman bu kadar kötü olduk
Sorusunu herkes soruyor şimdi
Toplum yozlaştı, toplum çürüdü
Sende toplumun bir parçası değil misin?
Sesin çıkmıyorsa toplum senin aynadaki yansımandır
&&&&
Taştan evlerin ömrü, sahibinden uzun
Meyvenin ömrü, ağaçtan kısa
Ağacın ömrü, insan ömründen uzun
Toprağın ömrü, ağacın ömründen uzun
İnsan geçici, dünya baki
Unutma!
Yerin kulağı, göğün gözleri var
Bir gün gelir hesap sorar hepimizden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.