ELMA AĞACI’NIN HASSASİYETİ

Rusya- Ukrayna savaşı 40 günü geride bıraktı.

Rusların çekildikleri yerlerde yüzlerce vatandaşın cesetleri ortaya çıkıyor.

Bu görüntülere NATO Genel Sekreteri’nin söylediği sözleri sizlerle paylaşmak istedim. Ama önce kıymetli okurlarımızın isteğine yer verelim.

Sonra Rusya Ukrayna konusuna dönelim.

Amasya’dan okurumuz Yücel bey kardeşim önce ramazanımızı tebrik etmiş, ardından da yayınlanması ricasıyla bir ramazanlık hikaye göndermiş.

Bizim aracılığımızla Konya ya da selamlarını iletmemiz isteği de var.

Büyüklerimiz elçiye zeval olmaz demişler ya..

Bu söz bizim için de muteberdir. Alıntı olduğunu belirtiği hikayesi ise şöyle.

Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak: "Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık". Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, babasından kalan Kur’an’ını okumaya koyulurdu.

Yaşlı adam, ağacın altında dinlenip namazını kıldığı bir gün, yine elmasını istedi. Ancak dallar dolu olmasına rağmen nedense bir şey düşmemişti. Sonra bir daha, bir daha tekrarladı isteğini. Beklediği şey bir türlü gelmiyordu.

Gözyaşları, yeni doğmuş kuzuların tüylerini andıran beyaz sakalını ıslatırken, ağacın altından uzaklaşıp koyunların arasına attı kendini.

Yavrusu, meyve verdiği günden bu yana ilk defa reddediyordu onu. İhtiyar çobanın beli her zamankinden fazla bükülmüş, güçsüz bacakları da vücudunu taşıyamaz olmuştu. Hayvanlarını usulca toplayıp köye doğru yöneldiğinde, aşağıdaki caminin her zamankinden daha nurlu minarelerinden yankılanan ezan sesiyle irkildi birden.

Yeniden doğmuştu sanki çoban. Bir şey hatırlamıştı.

Çocuklar gibi sevinerek ağacın yanına koştu ve ona şefkatle sarılırken ağlayarak, "Benim güzel evladım, mis kokulum. Şu unutkan ihtiyarı üzmeden önce neden söylemedin, bugünün Ramazan’ın ilk günü olduğunu "

Evet Ramazan ayındayız.

Maşallah günler su misali akıp gidiyor.

***

Gelelim Rusya Ukrayna konusuna

24 Şubat 2022 günü başlayan savaşın durması ile ilgili Rusya tarafından ciddi bir yaklaşım da görülmüyor.

Barış görüşmeleri de umutsuzluğa doğru sürükleniyor gibi.

Savaşın bitmesi yönünde sadece Türkiye’nin çok ciddi gayreti var.  Başta ABD olmak üzere İngiltere ve batılı ülkelerin tavrı ise hiç hoş değil.

Rus işgalcilerin çekildiği Buça'da yüzlerce sivil vatandaşın katledildiği görüntülerin yayınlanması üzerine NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in, “Avrupa'da onlarca yıldır tanık olunmayan katlanılamaz vahşilik. Sivillerin hedef alınması savaş suçudur” şeklindeki açıklamasının ise nasıl bir mana taşıdığını doğrusu anlamakta zorlandım.

Bu vatandaş, Avrupa’nın göbeğinde dünyanın gözü önünde ve Avrupa’dan birçok ülkenin askerlerinin de dahliyle Sırpların sivil Boşnaklara yaptığı katliamını duymamış.

Çoluk, çocuk, kadın, yaşlı, genç yüzlerce Müslüman Boşnağın sığındıkları yerlerde topluca katledilmelerini hiç görmemiş.

Yakınlarının cenazesine hala ulaşamayan Boşnak vatandaşların acısını da işitmemiş.

Rusların yaptığına ‘Avrupa da onlarca yıldır tanık olunamayan vahşilik’ diyor.

Yakın zaman olduğu için Boşnakları hatırlattım.

Kıbrıs ta Rumların 1960 yılından 1974 yılına kadar Türk vatandaşlarına yaptığı katliamı söylemeyim.

Çünkü küçücük yavruların saklandıkları banyoda anneleriyle birlikte Rumlar tarafından vahşice katledildikleri görüntüleri hatırlamak istemiyorum.

Çünkü çok canım yanıyor.

Bu vatandaş, Afganistan da, Irak’ta, Suriye de, Cezayir de Somali de Sudan da, Filistin de ABD, İsrail ve Fransa ile birlikte batılı ülkelerin yaptığı katliamları ne çabuk unutmuş.

Biz kim olursa olsun yapılan katliama “İyi olmuş” diyecek bir millet değiliz.

Bizde vicdan var, merhamet var.

Terörle mücadele ederken dahi bırakın insanı, doğadaki canlılar zarar görmesin diye kılı kırk yarıyoruz.

Ama NATO’nun başındaki vatandaşın dahi nasıl bir duygu taşıdığını anlayın artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet TURAN Arşivi