Ahmet TURAN
Ramazan’ı Şerif kutlu olsun
Çok şükür Mübarek Ramazan ayına yeniden irştik
Allah’ım ibadetlerimizi kabul etsin.
Üç ayların sonuncusu ‘Ya Şehri Ramazan’ Hoş geldin.
Recep ve Şaban ayları bir yandan Kur'ân ve hadislerde mazhar oldukları övgülerle, diğer yandan da Ramazan ayının habercisi olmaları itibariyle inananlar için farklı anlamlara sahipler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)"Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır" diyerek inananlara müjdelediği bu zaman dilimi, aynı zamanda aydınlıkların habercisi kandil gecelerini de içinde bulunduruyor.
İnananlar, "Müslüman her yıl, bir ay bir ruh şölenine çağrılır” diyerek yıl içerisindeki manevi yolculuğun nihai durağının Ramazan ayı olduğu mesajını verirken, dünya nimetlerini bir kenara bırakanların gök sofralarında ödüllendirildiği bu ayın aynı zamanda bin aydan hayırlı Kadir Gecesi'ne de zaman evreninde ev sahipliğini yaptığına vurgu yaparlar.
Her günün, ayın, mevsimin farklı güzellikleri olsa da ramazana rastlayanlar biraz daha şanslıdır.
Çünkü bu aylar bedenin ruhla daha çok birleştiği, ruhsal, moral ve sosyal sağlığın güçlendiği özel zamanlara dönüşür.
Tıp ilmiyle iştigal edenler orucun, manevi bir iyileştirici ve mükemmel bir iç doktor vazifesi de gördüğünden sağlığı her alanda olumlu yönde etkilediğinden bahsederler.
Çevrenizdeki tüm eş ve dostunuza sorarsanız bu ayın sağlığımıza getirdiği en önemli hediyenin “huzur” olduğunu duyarsınız.
Çünkü bu ay kendimizle daha sık baş başa kalma, samimi iç hesaplaşmalar yapma, yanlışlarımızdan vazgeçip fazlalıklarımızdan kurtulma, güzel yanlarımızı çoğaltıp çirkin yanlarımızdan arınma ve daha dingin yolculuklara çıkma için önemli bir fırsattır. Bu fırsatların tümünü içeren sığınağın adıysa huzur olmalıdır.
Huzurun bir değil, birden çok anahtarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu anahtarlar birincisinin ise “maneviyat” olduğundan hiçbirimizin kuşkusu yok. Zaten bu nedenle de ramazan ayı boyunca birbirimizle daha çok görüşmeye, dargınlıkları unutup barışmaya ağırlık veriyoruz. Birlikte yaşadığımız toplumla daha güçlü ve daha derin bağlar oluşturmaya özen gösteriyoruz.
Hiç unutmam.
Samimi bir dostumun Ramazan ayı ile ilgili şöyle bir tavsiyesi vardı. “Bu ayın ‘huzura yolculuk’ faslını daha da güçlendirmek istiyorsanız lütfen onu “diyet ayı” değil, “niyet ayı” yapınız.
Evet
Aslında hepimiz bugünden başlayarak aile büyüklerimizi ve akrabalarınızı ziyaret planı hazırlayalım. İhtiyacı olanların ihtiyacını gidermeye, varsa imkânımızı diğer insanlarla paylaşmaya bakalım.
Duanın gücünden daha fazla istifade edelim.
Her duadan sonra belirli bir süreyi maneviyatınızı güçlendirmeye ve ruhsal bagajımızı boşaltmaya ayıralım.
İyimserlik, yardımseverlik, affedicilik, hoşgörülülük, iltifat etme ve sevgi dolu sözler sarf etme gibi davranışlara daha yakın durmaya, kıskançlık, korku, endişe, düşmanlık, öfke ve kin gibi duygulardan uzak olmaya bakalım.
Oruç tutarken açlığı ve aç kalanları anlayalım. Yardım etmenin nasıl gerekli olduğunu, hatta elzem olduğunu yüreğimizde hissedelim.
Bereket ve mağfiret mevsimine girdik. Bizleri bu aya ulaştıran rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun.
Ümmeti olmakla şerefyap olduğumuz Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’e salat ve selam olsun.
Tüm kardeşlerimizin huzurlu ve sağlıklı bir ramazan ayı geçirmesini diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.