DİŞLERİMİZİ SATTIK

Son iki aydır gıda fiyatlarındaki aşırı artış gündemden düşmeden hububat üretimin en büyük katkısı olan gübre fiyatı arttı.

Adamlar ne zaman nerden vuracaklarını iyi biliyor.

Hatta haberleşme grubu kurarak milleti daha iyi nasıl soyarız programı oluşturmuşlar.

Bunlar yurt içinde olanlar.

Bunların birde yurt dışı ayağı var.

Birçok gıda ürününü ve hammaddesini ithal ederiz ya.

Onlardan takibi oradan iyi yapıyorlar.

Öyle de olsa, böyle de olsa sonuçta olan millete oluyor.

Bu soygunu her gün yazacağız.

Her gün konuşacağız.

Sadece hükümete havale etmek yok.

Kendimiz de mücadele edeceğiz.

Soygunu şikayet edeceğiz.

Üretime destek olmak için gücümüz yettiğince gayret edeceğiz.

Bağımızı, bahçemizi harekete geçireceğiz.

Her yıl milyonluk destekleme yapılmasına rağmen yazın iki ayın dışında meyve ve sebzenin fiyat artışının önüne geçilmiyor.

Tohum, akaryakıt ve gübre desteklemesi üretimi artırmıyorsa çözümü bulunmalı.

Tarım Bakanlığı Türkiye’nin en çok teşkilatı olan bir bakanlık. Her ilde, her ilçe de teşkilatı olan bir bakanlık Bakanını mı arıyor yoksa?

Bir okurumuz gündeme dair hikaye göndermiş.

Bende paylaşıyorum.

İstanbul da bir çarşıya ticaret yapmak için Yahudi tüccar gelmiş..

Mekân komşularına sormuş; 'Bu çarşıda en çok hangi ürünler alınıp satılır. Üretilen yerleri nerelerdir ?'

Birkaç dükkân ötesini gösterip 'Bak, orada bir Ahmet Ağa var, o buranın eskisidir. Ona sor' demişler..

Mois gitmiş Ahmet Ağa'nın yanına..

- Ne iş yaparsın Ahmet Ağa?

- Her şeyi alıp satarım..

- O da ne demek? Üretimi olmayan ürünler nasıl bu kadar iyi satılıyor.

Ama benim sana tavsiyem var. Üretimi olmayan ticarette birçok risk var. Ben sana oturduğun yerde para kazandırırım

- Mesela, kabul edersen senin dişlerini satın alırım.

- Olurmu öyle şey?

- Neden olmasın? Dişlerine 10 altın veririm..

Ömrünün sonuna kadar ağzında kalsın, öldükten sonra benim olsun..

Ahmet Ağa oturduğu yerden 10 altını alınca “Oh ne güzel üretim yok. Bedava ticaret” diye keyiflenmeye başlamış.

Aradan birkaç gün geçmiş. Mois, yanında iki-üç kişiyle Ahmet Ağa’nın dükkânına gelmiş:

'Dişlerine müşteri çıktı.. Malı görmek istiyorlar! Aç ağzını!' demiş.

Ahmet Ağa, 'Hani dişlerim ölünceye kadar benimdi' diye kızmış..

Mois, 'Canım ölümünden sonra teslim etmek üzere satacağım' demiş..

Müşteriler Ahmet Ağa’nın dişlerine 12 altın vermişler. Mois, az bulup reddetmiş..

Ertesi gün Mois, bir başka müşteri grubuyla yine Ahmet Ağa’nın dükkânına damlamış..

Yine dişleri muayene, yine pazarlık, müşteriler 15 altına çıkmış, Mois yine reddetmiş..

Üçüncü gün başka müşteri, dördüncü, beşinci gün...

Sonunda Ahmet Ağa patlamış: 'Beni hayvan pazarında dişleri kontrol edilen eşek durumuna düşürdün. Al şu 10 altınını!'

Mois, gülmüş:

'Olur mu? Bu dişler 20 altını gördü..

30'dan aşağısına geri vermem.' Ahmet Ağa çaresiz; her gün ağzını kontrol ettirmektense 30 altın vermeyi tercih etmiş..

Mois gülmüş: 'Gördün mü?

Oturduğun yerden para kazanmak ne kadar kolaymış.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet TURAN Arşivi